Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Peygamber Efendimiz(S.A.V)'in Örnek Ahlakı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 174240" data-attributes="member: 15919"><p><strong>Adaleti</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>Adaleti</strong></span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Peygamberimiz (s.a.s.) adaletli insandı. Kimsenin haksızlığa uğratılmasına göz yummazdı. Esasen, doğrulukla adalet birbirini tamamlayan iki güzel haslet olup, bunların her ikisi de Peygamberimiz’de (s.a.s.) kemâl derecesinde idi. </strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Gençliğinden beri herkes onu <span style="color: red">“emin; güvenilir</span>” olarak biliyordu. Ticaret arkadaşları onun hakkında “ne kimsenin hakkını yerdi, ne de kimseye hakkını yedirirdi.<span style="color: red"> Hak konusunda hatır gönül dinlemezdi.”</span> derler. Hz. Peygamber (s.a.s.) açıkça İslâmı davetle emrolunduğunda, Safa tepesinden Kureyşlilere: <span style="color: red">“Size şu dağın ardından düşman atlılarının gelmekte olduğunu söylesem inanır mısınız?”</span> deyince; <span style="color: teal">“Evet inanırız, çünkü sen hayatında asla yalan söylemedin.”</span> cevabını veriyorlardı. </strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>İnkârcılar Mekke dönemi boyunca Peygamberimiz (s.a.s.)’e “Şâir, mecnun, sihirbaz-büyücü” diyerek iftiralarla lekelemek istemişler, yabancılara onu böyle tanıtarak İslâm’ın yayılma hızını kesmek istemişler, fakat ona asla “Yalancı, hâin” diyememişlerdir. </strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hatta Peygamberimiz (s.a.s.)’in mektubunu Şam’da alan Bizans İmparatorunun: “Daha önce bu adamın yalanına rastladınız mı?” sorusuna Peygamberimiz (s.a.s.)’in baş düşmanlarından olmasına rağmen Ebu Süfyan “Hayır, asla!” diye cevap vermek zorunda kalmıştır. Cenâb-ı Hak, Peygamberimiz (s.a.s.)’e<span style="color: red"> “Emrolunduğun gibi dosdoğru hareket et!”</span> talimatını vermiş, Peygamberimiz (s.a.s.) de hayatı boyunca sırat-ı müstakimden ayrılmamıştır.</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bir kere Mahzumîlerden bir kadın hırsızlık etmişti. Yüksek bir aileye mensuptu. Bu yüzden Kureyşliler bu kadının ceza görmesine taraftar olmamışlar, Hz. Üsâme’yi de tavassut için Peygamberimiz (s.a.s.)’e göndermişlerdi. Çünkü </strong></span></span><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Peygamberimiz (s.a.s.) Hz. Üsâme’yi çok severdi. İşte bu esnada Rasûl-i Ekrem Hazretleri (s.a.s.) şöyle buyurdu: </strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong><span style="color: red">“(Bugün medeniyetlerinden hiç bir eser kalmayan eski milletler) İsrailoğulları, bu gibi taraf tutmalar yüzünden helak oldular. Bunlar fakirler üzerine en şiddetli cezaları tatbik eder, nüfuzlu ve zengin olanları cezasız bırakırlardı... Şayet kızım Fâtıma aynı suçu işleseydi gereken cezayı ona da verirdim.” </span><span style="color: blue">(1)</span> </strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="font-size: 15px"><strong>Rebeze’den Medine’ye gelmekte olan Sa’lebe Oğullarından bir grup insan, şehrin yakınında bir yerde konaklamışlardı. Peygamberimiz (s.a.s.) onlarla karşılaştı ve satın almak istediği bir devenin fiyatını sordu. Pazarlık yapıldı. </strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong>Peygamberimiz (s.a.s.), deveyi alarak Medine’ye döndü. Fakat oradakiler, deveyi satın alanın Hz. Peygamber (s.a.s.) olduğunu bilmiyorlardı. Parasını almadan deveyi verdikleri için tartışmaya giriştiler. İçlerinden bir kadın şöyle diyordu: “Niçin tartışıyorsunuz? Bu kadar parlak alınlı adam hiç görmedik. Dikkat etmediniz mi? Onun yüzü ayın on dördü gibi parlamaktaydı” Kadın, bu sözleriyle, deveyi satın alanın kendilerini aldatacak yaratılışta olmadığını anlatmak istemişti. Aradan çok geçmedi. Hava kararmak üzere idi, bu sırada bir zat geldi. Bir miktar yiyecekle devenin bedeli olan parayı getirdi ve “bunları Rasûlullâh (s.a.s.)’in gönderdiğini” söyledi. Topluluk ertesi gün şehre girdiğinde </strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong>Peygamberimiz (s.a.s.) Mescid’de ashabına nasihat etmekle meşguldü. Bu esnada Ensar’dan bir zât Salebe Oğullarının geçmişte akrabasından birini öldürdüklerini, şimdi onlardan birinin öldürülmesi gerektiğini söyleyince Peygamberimiz (s.a.s.): <span style="color: red">“Hayır bunu yapamazsınız! Bir evlâd babasının suçu yüzünden öldürülmez!”</span> buyurdu.<span style="color: #0000ff">(2)</span> Bir defasında da ganimet dağıtılırken taşkın hareketlerde bulunan birine Peygamberimiz (s.a.s.) <span style="color: red">“Sabırlı ol, sıranı bekle!”</span> diye elindeki ince değneği uzatmış, adamın yüzü hafifçe çizilmişti. Peygamberimiz (s.a.s.) hemen değneği, adamın eline vererek “İşte yüzüm!” demişse de adam hatasını anlamış olarak Peygamberimiz (s.a.s.)’den özür dilemişti<span style="color: blue">.(3)</span></strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Century Gothic'"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: red">Hasılı, Peygamberimiz (s.a.s.), sözün tam anlamıyla adalet ve insaf sahibi idi.</span></span> </strong></span></span></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: teal"><strong>(1) İbnMâce, Hudud, 6/2547.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: teal"><strong>(2) Şibli, Asr-ı Saâdet, mtc. Ö. Rıza Doğrul, şad O. Zeki Mollaahmetoğlu, II, 74.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: teal"><strong>(3) A.g.e., 75.</strong></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 174240, member: 15919"] [b]Adaleti[/b] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][COLOR=red][B]Adaleti[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Peygamberimiz (s.a.s.) adaletli insandı. Kimsenin haksızlığa uğratılmasına göz yummazdı. Esasen, doğrulukla adalet birbirini tamamlayan iki güzel haslet olup, bunların her ikisi de Peygamberimiz’de (s.a.s.) kemâl derecesinde idi. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Gençliğinden beri herkes onu [COLOR=red]“emin; güvenilir[/COLOR]” olarak biliyordu. Ticaret arkadaşları onun hakkında “ne kimsenin hakkını yerdi, ne de kimseye hakkını yedirirdi.[COLOR=red] Hak konusunda hatır gönül dinlemezdi.”[/COLOR] derler. Hz. Peygamber (s.a.s.) açıkça İslâmı davetle emrolunduğunda, Safa tepesinden Kureyşlilere: [COLOR=red]“Size şu dağın ardından düşman atlılarının gelmekte olduğunu söylesem inanır mısınız?”[/COLOR] deyince; [COLOR=teal]“Evet inanırız, çünkü sen hayatında asla yalan söylemedin.”[/COLOR] cevabını veriyorlardı. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]İnkârcılar Mekke dönemi boyunca Peygamberimiz (s.a.s.)’e “Şâir, mecnun, sihirbaz-büyücü” diyerek iftiralarla lekelemek istemişler, yabancılara onu böyle tanıtarak İslâm’ın yayılma hızını kesmek istemişler, fakat ona asla “Yalancı, hâin” diyememişlerdir. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Hatta Peygamberimiz (s.a.s.)’in mektubunu Şam’da alan Bizans İmparatorunun: “Daha önce bu adamın yalanına rastladınız mı?” sorusuna Peygamberimiz (s.a.s.)’in baş düşmanlarından olmasına rağmen Ebu Süfyan “Hayır, asla!” diye cevap vermek zorunda kalmıştır. Cenâb-ı Hak, Peygamberimiz (s.a.s.)’e[COLOR=red] “Emrolunduğun gibi dosdoğru hareket et!”[/COLOR] talimatını vermiş, Peygamberimiz (s.a.s.) de hayatı boyunca sırat-ı müstakimden ayrılmamıştır.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Bir kere Mahzumîlerden bir kadın hırsızlık etmişti. Yüksek bir aileye mensuptu. Bu yüzden Kureyşliler bu kadının ceza görmesine taraftar olmamışlar, Hz. Üsâme’yi de tavassut için Peygamberimiz (s.a.s.)’e göndermişlerdi. Çünkü [/B][/SIZE][/FONT][FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Peygamberimiz (s.a.s.) Hz. Üsâme’yi çok severdi. İşte bu esnada Rasûl-i Ekrem Hazretleri (s.a.s.) şöyle buyurdu: [/B][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B][COLOR=red]“(Bugün medeniyetlerinden hiç bir eser kalmayan eski milletler) İsrailoğulları, bu gibi taraf tutmalar yüzünden helak oldular. Bunlar fakirler üzerine en şiddetli cezaları tatbik eder, nüfuzlu ve zengin olanları cezasız bırakırlardı... Şayet kızım Fâtıma aynı suçu işleseydi gereken cezayı ona da verirdim.” [/COLOR][COLOR=blue](1)[/COLOR] [/B][/FONT][/SIZE] [FONT=Century Gothic][SIZE=4][B]Rebeze’den Medine’ye gelmekte olan Sa’lebe Oğullarından bir grup insan, şehrin yakınında bir yerde konaklamışlardı. Peygamberimiz (s.a.s.) onlarla karşılaştı ve satın almak istediği bir devenin fiyatını sordu. Pazarlık yapıldı. [/B][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B]Peygamberimiz (s.a.s.), deveyi alarak Medine’ye döndü. Fakat oradakiler, deveyi satın alanın Hz. Peygamber (s.a.s.) olduğunu bilmiyorlardı. Parasını almadan deveyi verdikleri için tartışmaya giriştiler. İçlerinden bir kadın şöyle diyordu: “Niçin tartışıyorsunuz? Bu kadar parlak alınlı adam hiç görmedik. Dikkat etmediniz mi? Onun yüzü ayın on dördü gibi parlamaktaydı” Kadın, bu sözleriyle, deveyi satın alanın kendilerini aldatacak yaratılışta olmadığını anlatmak istemişti. Aradan çok geçmedi. Hava kararmak üzere idi, bu sırada bir zat geldi. Bir miktar yiyecekle devenin bedeli olan parayı getirdi ve “bunları Rasûlullâh (s.a.s.)’in gönderdiğini” söyledi. Topluluk ertesi gün şehre girdiğinde [/B][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B]Peygamberimiz (s.a.s.) Mescid’de ashabına nasihat etmekle meşguldü. Bu esnada Ensar’dan bir zât Salebe Oğullarının geçmişte akrabasından birini öldürdüklerini, şimdi onlardan birinin öldürülmesi gerektiğini söyleyince Peygamberimiz (s.a.s.): [COLOR=red]“Hayır bunu yapamazsınız! Bir evlâd babasının suçu yüzünden öldürülmez!”[/COLOR] buyurdu.[COLOR=#0000ff](2)[/COLOR] Bir defasında da ganimet dağıtılırken taşkın hareketlerde bulunan birine Peygamberimiz (s.a.s.) [COLOR=red]“Sabırlı ol, sıranı bekle!”[/COLOR] diye elindeki ince değneği uzatmış, adamın yüzü hafifçe çizilmişti. Peygamberimiz (s.a.s.) hemen değneği, adamın eline vererek “İşte yüzüm!” demişse de adam hatasını anlamış olarak Peygamberimiz (s.a.s.)’den özür dilemişti[COLOR=blue].(3)[/COLOR][/B][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Century Gothic][B][FONT=Verdana][COLOR=red]Hasılı, Peygamberimiz (s.a.s.), sözün tam anlamıyla adalet ve insaf sahibi idi.[/COLOR][/FONT] [/B][/FONT][/SIZE] [FONT=Century Gothic][COLOR=teal][B](1) İbnMâce, Hudud, 6/2547.[/B][/COLOR][/FONT] [FONT=Century Gothic][COLOR=teal][B](2) Şibli, Asr-ı Saâdet, mtc. Ö. Rıza Doğrul, şad O. Zeki Mollaahmetoğlu, II, 74.[/B][/COLOR][/FONT] [FONT=Century Gothic][COLOR=teal][B](3) A.g.e., 75.[/B][/COLOR][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Peygamber Efendimiz(S.A.V)'in Örnek Ahlakı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst