Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
peygamberimizin hastalığı..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 35741" data-attributes="member: 1"><p><strong>Ynt: peygamberimizin hastalığı..</strong></p><p></p><p><em><strong><span style="color: red">Peygamber Efendimiz Hücre-i Saadetlerinde</span></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>Son günün sabah namazını Hz. Ebû Bekir'e uyup Ashabının arasında kılarak onları sevince garkeden Fahr-i Kâinat Efendimiz, namazın edâsından sonra yine Hücre-i Saadetine döndü. Yataklarına yattılar.</strong></em></p><p><em><strong>Bu arada kumandan Hz. Üsâme son defa kendisiyle vedâlaşmak üzere geldi. Resûl-i Ekrem, "Allah'ın bereketi ile artık hareket et!" buyurdu.896</strong></em></p><p><em><strong>Emri alan kumandan .Hz. Üsâme bin Zeyd doğruca ordugâha gidip mücahidlere hareket emrini verdi.</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong><span style="color: red">Hz. Ebû Bekir'in İzin İsteyip, Sünh'taki Evine Gidişi</span></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>Pazartesi günü, Hz. Ebû Bekir de, Fahr-i Kâinat Efendimizin durumunun bir ara iyileştiğini fark etmişti. Bunun için huzura girip, "Yâ Resûlallah! Allah'a hamdolsun! Onun lütuf ve keremiyle sağ salim sabaha çıktınız! Müsâade buyurursanız, Sünh'taki evime gideyim" dedi.</strong></em></p><p><em><strong>Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, "Olur" buyurdu.</strong></em></p><p><em><strong>Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir, Sünh'taki evine gitti.897</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong><span style="color: red"></span></strong></em></p><p><em><strong><span style="color: red">Müslümanlara Ve Ev Halkına Son Seslenişi</span></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>Son gün Pazartesi. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübârek dillerinden şu cümleler dökülüyordu:</strong></em></p><p><em><strong>"Ey insanlar! Karanlık gece kıtaları gibi fitneler geliyor! Ey insanlar! Siz bana karşı hiç bir şeyle delil bulamazsınız! Zira ben, ancak Allah'ın Kitabı Kur'an'ın helâl kıldığını helâl, haram kıldığım da haram kıldım!</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>"Ey kızım Fâtıma! Ey halam Safiyye!</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>"Allah katında makbul olacak ameller işleyiniz. Bana güvenmeyiniz. Çünkü ben, sizi Allah'ın gazabından kurtaramam!"898</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong><span style="color: red">Peygamberimizin Hz. Fâtıma'ya Söyledikleri</span></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>Hz. Fâtıma, Resûl-i Ekremin hayatta kalmış olan biricik kızı idi. Kâinatın Efendisinin evlâd sevgisini kendisiyle tatmin ettiği tek evlâdı.</strong></em></p><p><em><strong>Hz. Fâtımatü'z-Zehrâ, güzel ahlâkta, yürüyüşte, oturuşta, kalkışta Peygamber Efendimize en çok benzeyen evlâdı idi.</strong></em></p><p><em><strong>Resûl-i Ekrem hastalığının son gününde bir ara biricik kızı, güzel ahlâk ve zerâfet timsali Hz. Fâtıma'yı yanına çağırdı.</strong></em></p><p><em><strong>Hz. Fâtıma gelince, onu sol tarafına oturttu. Ona gizlice bir şey söyledi.</strong></em></p><p><em><strong>Hz. Fâtıma'yı birden bir hüzün ve keder havası kapladı. Arkasından gözyaşları boşanmaya başladı.</strong></em></p><p><em><strong>Peygamber Efendimiz, sonra bu güzide kızına gizlice bir şey daha söyledi. Bu sefer, biraz evvel gözyaşı döken Hz. Fâtıma birden gülümseyip sevinmeye başladı.</strong></em></p><p><em><strong>O sırada orada bulunan Hz. Âişe, daha sonra bunun sebebini sorunca Hz. Fâtıma şu cevabı verir:</strong></em></p><p><em><strong>"Önce bana pek yakında dünyadan ve benden ayrılacağını söyledi. Bunun için ağladım.</strong></em></p><p><em><strong>"Sonra da 'Âilem içinde en evvel bana sen kavuşacaksın' deyince de sevindim."899</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong><span style="color: red">Ve Artık Son Anlar</span></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>Rebiülevvel ayının on ikisi, Pazartesi günü.</strong></em></p><p><em><strong>Güneş, batıya doğru kayıyordu.</strong></em></p><p><em><strong>Peygamber Efendimizin mübârek başları, Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Artık nefes alıp vermekte güçlük çekiyordu. Dili Allah'ı zikretmekle meşguldü: "Allah'ım! Beni, Refik-i A'lâ'ya* ulaştır" duâsını tekrarlıyordu. Bu esnada bile ümmetine irşadda bulunmaktan geri durmuyordu:</strong></em></p><p><em><strong>"Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız! Namaza dikkat ve devam ediniz!"900 diyordu.</strong></em></p><p><em><strong>Bu hazin manzara orada bulunan Hz. Fâtıma'nın yüreğini âdeta dağlıyordu. Bir ara Resûl-i Kibriyâ Efendimizi bağrına bastı: "Vay! Babamın çektiği ıztıraba" diyerek gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı.</strong></em></p><p><em><strong>Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, "Bugünden sonra baban hiç bir zaman ızdırap çekmeyecektir" buyurdu ve ilâve etti:</strong></em></p><p><em><strong>"Kızım! Sakın ağlama! Ben vefat ettiğim zaman 'İnnâ lillahi ve innâ ileyhi Raciûn' de."901</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong><span style="color: red">Hz. Cebrâil İle Hz. Azrail'in Birlikte Gelişleri</span></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, bu fani dünyada artık son dakikalarını yaşıyordu.</strong></em></p><p><em><strong>Bu esnada, Hz. Cebrâil Hz. Azrail ile birlikte geldi. Resûl-i Kibriyâ Efendimizin hal ve hatırını sordu. Sonra, "Ölüm meleği Azrail içeri girmek için izin ister" dedi.</strong></em></p><p><em><strong>Resûl-i Kibriyâ Efendimiz müsâade edince, Hz. Azrail içeri girdi. Efendimizin önünde oturdu, "Yâ Resûlallah!" dedi, "Yüce Allah, senin her emrine itaat etmemi bana emretti. İstersen ruhunu alacağım. İstersen sana bırakacağım."</strong></em></p><p><em><strong>Resûl-i Kibriyâ Efendimiz Hz. Cebrâil'e baktı. O da, "Yâ Resûlallah, Mele-i A'lâ seni beklemektedir" dedi.</strong></em></p><p><em><strong>Bunun üzerine Hâtemü'l-Enbiya Efendimiz, "Yâ Azrail! Gel, memuriyetini yerine getir"902 buyurdu.</strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong><span style="color: red">Peygamberimizin Rabbine Kavuşması</span></strong></em></p><p><em><strong></strong></em></p><p><em><strong>Mübârek başları Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Yanında su kabı vardı. İki elini suya batırıp ıslak ellerini mübârek yüzlerine sürdü. Mübârek dudaklarından "Lâ ilâhe İllallah" cümlesi döküldü. Sonra ellerini yüzünden kaldırdı. Gözlerini evin tavanına dikti. "Allah'ım! Refik-i Alâ" cümlesini tekrarlaya tekrarlaya altmış üç yaşında iken mübarek ruhu Refik-i Alâ'ya yükseldi.903</strong></em></p><p><em><strong>Tarih: Hicretin 11. senesi, Rebiülevvel ayının on ikisi, Pazartesi günü.</strong></em></p><p><em><strong>Milâdî 8 Haziran 632.</strong></em></p><p><em></em></p><p><em>885. Tabakât, 2:255; Taberî, 3:191; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:257.</em></p><p><em>886. İbn-i Kesîr, Sîre, 4:257.</em></p><p><em>887. Tabakât, 2:225; Taberî, 3:191.</em></p><p><em>888. Tabakât, 2:227-228; Müslim, 4:1854-1855.</em></p><p><em>889. Tabakât, 2:227.</em></p><p><em>890. Tabakât, 2:217</em></p><p><em>* Peygamber Efendimiz hayatında, Hz. Ebû Bekir'e on yedi vakit namaz kıldırmıştır.</em></p><p><em>891. Tabakât, 2:218; Müsned, 1:356-357.</em></p><p><em>892. Tabakât, 2:259.</em></p><p><em>893. A.g.e., 2:119-120.</em></p><p><em>894. Taberî, 3:220.</em></p><p><em>895. Sîre, 4:302; Müsned, 3:196.</em></p><p><em>896. Tabakât, 2:191.</em></p><p><em>897. Sîre, 4:304; Tabakât, 2:191.</em></p><p><em>898. Sîre, 4:303-304; Tabakât, 2:256; Taberî, 3:196.</em></p><p><em>899. Tabakât, 2:247; Buharî, 3:92; Müslim, 4:1904.</em></p><p><em>* Refik-i A'lâ; en yüksek makamlarda bulunan peygamberler cemaatı demektir.</em></p><p><em>900. Tabakât, 2:254; Müsned, 1:78.</em></p><p><em>901. Tabakât, 2:312.</em></p><p><em>902. A.g.e., 2:259; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:550.</em></p><p><em>903. Tabakât, 2:229; Müsned, 4:89; Buharî, 3:96; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:475.</em></p><p></p><p></p><p><span style="color: red"><span style="font-size: 10px"><em><strong><a href="http://www.resulullah.org" target="_blank">www.resulullah.org</a></strong></em></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 35741, member: 1"] [b]Ynt: peygamberimizin hastalığı..[/b] [i][b][color=red]Peygamber Efendimiz Hücre-i Saadetlerinde[/color] Son günün sabah namazını Hz. Ebû Bekir'e uyup Ashabının arasında kılarak onları sevince garkeden Fahr-i Kâinat Efendimiz, namazın edâsından sonra yine Hücre-i Saadetine döndü. Yataklarına yattılar. Bu arada kumandan Hz. Üsâme son defa kendisiyle vedâlaşmak üzere geldi. Resûl-i Ekrem, "Allah'ın bereketi ile artık hareket et!" buyurdu.896 Emri alan kumandan .Hz. Üsâme bin Zeyd doğruca ordugâha gidip mücahidlere hareket emrini verdi. [color=red]Hz. Ebû Bekir'in İzin İsteyip, Sünh'taki Evine Gidişi[/color] Pazartesi günü, Hz. Ebû Bekir de, Fahr-i Kâinat Efendimizin durumunun bir ara iyileştiğini fark etmişti. Bunun için huzura girip, "Yâ Resûlallah! Allah'a hamdolsun! Onun lütuf ve keremiyle sağ salim sabaha çıktınız! Müsâade buyurursanız, Sünh'taki evime gideyim" dedi. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, "Olur" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir, Sünh'taki evine gitti.897 [color=red] Müslümanlara Ve Ev Halkına Son Seslenişi[/color] Son gün Pazartesi. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübârek dillerinden şu cümleler dökülüyordu: "Ey insanlar! Karanlık gece kıtaları gibi fitneler geliyor! Ey insanlar! Siz bana karşı hiç bir şeyle delil bulamazsınız! Zira ben, ancak Allah'ın Kitabı Kur'an'ın helâl kıldığını helâl, haram kıldığım da haram kıldım! "Ey kızım Fâtıma! Ey halam Safiyye! "Allah katında makbul olacak ameller işleyiniz. Bana güvenmeyiniz. Çünkü ben, sizi Allah'ın gazabından kurtaramam!"898 [color=red]Peygamberimizin Hz. Fâtıma'ya Söyledikleri[/color] Hz. Fâtıma, Resûl-i Ekremin hayatta kalmış olan biricik kızı idi. Kâinatın Efendisinin evlâd sevgisini kendisiyle tatmin ettiği tek evlâdı. Hz. Fâtımatü'z-Zehrâ, güzel ahlâkta, yürüyüşte, oturuşta, kalkışta Peygamber Efendimize en çok benzeyen evlâdı idi. Resûl-i Ekrem hastalığının son gününde bir ara biricik kızı, güzel ahlâk ve zerâfet timsali Hz. Fâtıma'yı yanına çağırdı. Hz. Fâtıma gelince, onu sol tarafına oturttu. Ona gizlice bir şey söyledi. Hz. Fâtıma'yı birden bir hüzün ve keder havası kapladı. Arkasından gözyaşları boşanmaya başladı. Peygamber Efendimiz, sonra bu güzide kızına gizlice bir şey daha söyledi. Bu sefer, biraz evvel gözyaşı döken Hz. Fâtıma birden gülümseyip sevinmeye başladı. O sırada orada bulunan Hz. Âişe, daha sonra bunun sebebini sorunca Hz. Fâtıma şu cevabı verir: "Önce bana pek yakında dünyadan ve benden ayrılacağını söyledi. Bunun için ağladım. "Sonra da 'Âilem içinde en evvel bana sen kavuşacaksın' deyince de sevindim."899 [color=red]Ve Artık Son Anlar[/color] Rebiülevvel ayının on ikisi, Pazartesi günü. Güneş, batıya doğru kayıyordu. Peygamber Efendimizin mübârek başları, Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Artık nefes alıp vermekte güçlük çekiyordu. Dili Allah'ı zikretmekle meşguldü: "Allah'ım! Beni, Refik-i A'lâ'ya* ulaştır" duâsını tekrarlıyordu. Bu esnada bile ümmetine irşadda bulunmaktan geri durmuyordu: "Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız! Namaza dikkat ve devam ediniz!"900 diyordu. Bu hazin manzara orada bulunan Hz. Fâtıma'nın yüreğini âdeta dağlıyordu. Bir ara Resûl-i Kibriyâ Efendimizi bağrına bastı: "Vay! Babamın çektiği ıztıraba" diyerek gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, "Bugünden sonra baban hiç bir zaman ızdırap çekmeyecektir" buyurdu ve ilâve etti: "Kızım! Sakın ağlama! Ben vefat ettiğim zaman 'İnnâ lillahi ve innâ ileyhi Raciûn' de."901 [color=red]Hz. Cebrâil İle Hz. Azrail'in Birlikte Gelişleri[/color] Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, bu fani dünyada artık son dakikalarını yaşıyordu. Bu esnada, Hz. Cebrâil Hz. Azrail ile birlikte geldi. Resûl-i Kibriyâ Efendimizin hal ve hatırını sordu. Sonra, "Ölüm meleği Azrail içeri girmek için izin ister" dedi. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz müsâade edince, Hz. Azrail içeri girdi. Efendimizin önünde oturdu, "Yâ Resûlallah!" dedi, "Yüce Allah, senin her emrine itaat etmemi bana emretti. İstersen ruhunu alacağım. İstersen sana bırakacağım." Resûl-i Kibriyâ Efendimiz Hz. Cebrâil'e baktı. O da, "Yâ Resûlallah, Mele-i A'lâ seni beklemektedir" dedi. Bunun üzerine Hâtemü'l-Enbiya Efendimiz, "Yâ Azrail! Gel, memuriyetini yerine getir"902 buyurdu. [color=red]Peygamberimizin Rabbine Kavuşması[/color] Mübârek başları Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Yanında su kabı vardı. İki elini suya batırıp ıslak ellerini mübârek yüzlerine sürdü. Mübârek dudaklarından "Lâ ilâhe İllallah" cümlesi döküldü. Sonra ellerini yüzünden kaldırdı. Gözlerini evin tavanına dikti. "Allah'ım! Refik-i Alâ" cümlesini tekrarlaya tekrarlaya altmış üç yaşında iken mübarek ruhu Refik-i Alâ'ya yükseldi.903 Tarih: Hicretin 11. senesi, Rebiülevvel ayının on ikisi, Pazartesi günü. Milâdî 8 Haziran 632.[/b] 885. Tabakât, 2:255; Taberî, 3:191; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:257. 886. İbn-i Kesîr, Sîre, 4:257. 887. Tabakât, 2:225; Taberî, 3:191. 888. Tabakât, 2:227-228; Müslim, 4:1854-1855. 889. Tabakât, 2:227. 890. Tabakât, 2:217 * Peygamber Efendimiz hayatında, Hz. Ebû Bekir'e on yedi vakit namaz kıldırmıştır. 891. Tabakât, 2:218; Müsned, 1:356-357. 892. Tabakât, 2:259. 893. A.g.e., 2:119-120. 894. Taberî, 3:220. 895. Sîre, 4:302; Müsned, 3:196. 896. Tabakât, 2:191. 897. Sîre, 4:304; Tabakât, 2:191. 898. Sîre, 4:303-304; Tabakât, 2:256; Taberî, 3:196. 899. Tabakât, 2:247; Buharî, 3:92; Müslim, 4:1904. * Refik-i A'lâ; en yüksek makamlarda bulunan peygamberler cemaatı demektir. 900. Tabakât, 2:254; Müsned, 1:78. 901. Tabakât, 2:312. 902. A.g.e., 2:259; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:550. 903. Tabakât, 2:229; Müsned, 4:89; Buharî, 3:96; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:475.[/i] [color=red][size=2][i][b][url=http://www.resulullah.org]www.resulullah.org[/url][/b][/i][/size][/color] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
peygamberimizin hastalığı..
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst