Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Rabita şirkmi deyil. Ibadet mi ? Delilleriyle
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 393997" data-attributes="member: 1"><p>Ek olarak ele alınan şirk ve bidat meselesine bakalım ve olduğunu anlayalım ona göre hareket edelim. Yoksa tarihte enel hak ve sizin taptığınız benim ayağımın altındadır diyen zatların sözleri anlaşılamadığı ve tahkik edilemediği için onları öldürerek yanlış yapılmıştır.</p><p></p><p>Önce şirki ve bidatı öğrenelim sonra ona göre hareket edelim.</p><p></p><p><strong>ŞİRK</strong></p><p></p><p>[BILGI]"Şe-ri-ke" fiilinin masdarı, ortak olma demektir. Dinî anlamda şirk, Allah`a eş ve ortak koşma manasına gelir.</p><p></p><p>Bu fiilin dört harfli "if`âl" babındaki şekli "eşrake"dir ve ortak tanıma, ortak koşma demektir. Bu babın ismi faili olan "müşrik" de, ortak koşandır (el-İsfahânî, el-Müfredât fi Caribi`l-Kur`an, Mısır 1961, II, 259, "şe-ri-ke" md.)</p><p></p><p>Şirk, aynı kökten gelen kelimelerle birlikte, Kur`an`da yüzelliyi aşkın yerde geçmektedir.</p><p></p><p>Kur`an-ı Kerim`i incelediğimiz zaman, şirke düşen insanların nefislerine tabi olarak tevhide karşı çıkmalarının neticesinde bu duruma düştüklerini görüyoruz. Bütün müşrik toplumlarda, genellikle ahlaksızlık, nefis duyguları, zulüm, hırs, azgınlık, taşkınlık ve menfaatperestlik hakimdir. Şirkin temeli, insanların Allah`a tam manasıyle inanmamaları, O`nun emir ve yasaklarına gerektiği gibi uymamaları ve ondan sonra yukarıda arzedilen süfli bir duruma düşmelerine dayanır. Bu husus birçok âyette dile getirilmiştir (el-A`raf, 7/80, 81, 85, 86; Yusuf, 12/23, 25, 28, 29, 30, 31, 35; el-Hicr, 15/3 vb).[/BILGI]</p><p></p><p>Bu bağlamda şirk ortak koşmaktır. Yani Allah gibi başka bir ilahı tanımaktır. Mesela Hristiyanların Baba, oğul, kutsal ruh felsefesi şirktir. Çünkü üçünüde tanrı olarak görürler. Başka dinlerde ise Her işi bir tanrıya vermede bir şirktir.</p><p></p><p>Ancak Adanaya giden birinin kullanacağı araç ve güzergaha şirk demek ne kadar akıldan uzak olacaktır. O araç ve güzergahı tanrı olarak mı kabul ediyoruz haşa etmiyoruz. Adanaya, Ankara yolundan gidilebileceği gibi Konya yolundan da gidilebilir başka yollardan da gidilebilir. Yine otomobille gidilebileceği gibi otobüsle, uçakla, trenle hatta gemi ile bile gibilebilinir.</p><p> </p><p>İşte öylede Allahı tanıma ve bilme olarak insanın en büyük vazifesi olan marifetullah ve muhabbetullahda Bu araç ve güzergaha dinimiz felsefesinde vasıtalar denilmektedir. Marifete ve muhabbete hasıl olmanın tek bir yolu yoktur çok çeşitli yolları mevcuttur. Bir yol ile kayıdlamak hata olacaktır. Ancak bazı yollar kısadır bazıları uzundur, bazıları kolay bazıları zordur.</p><p></p><p>Bu iki meselede vasıtayı şirk olarak göstermek insanların Allahın marifetine ve muhabbetine engel olmak amacındadır. Böylelikle insanlar Allahı tanıyamayacak karanlıkta kalacaktır.</p><p></p><p>Birşeyin illeti o şeyin maksadıdır. Yoksa hikmetlerine bakılarak illet göz ardı edilemez. İşte öylede Rabıtanın illeti maksadı vasıtadır. Çok çeşitleri mevcuttur. Konuyu dağıtmamak için bu kadarı kafi.</p><p></p><p><strong>BİD`AT, BİDAT</strong></p><p></p><p>[BILGI]Daha önce mevcut olmayan, sonradan ortaya çıkan amel ve inançlar.</p><p></p><p>Hz. Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve İslâm`dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibâdet kabûl edilen görüş ve ameller, sünnete aykırı davranışlar.</p><p></p><p>Bid`at`ın kapsamı konusunda farklı bakış açılarının olmasından dolayı İslâm bilginleri tarafından farklı tarifler yapılmıştır.</p><p></p><p>Kimi âlimlere göre bid`at, Hz. Peygamber (s.a.s.)`den sonra meydana gelen her şeydir. Bu tarifi yapan âlimler bid`ate sözlük anlamından daha geniş bir anlam yüklemişlerdir. Bu sebeple de sonradan çıkan amel ve inançları iyi ve kötü olmak üzere ayırmak mecburiyetinde kalmışlardır. Sonradan ortaya çıkıp Kur`ân ve Sünnet`e muhâlif olmayan ya da emirlerinin bir gereği olan şeylere bid`at-i hasene (güzel bid`at); muhâlif olanlara ise, bid`at-i seyyie (kötü bid`at) ismini vermişlerdir. Ayrıca bid`at-i haseneyi kendi arasında, bid`at-i seyyieyi de kendi arasında ayrı kısımlara tabi tutmuşlardır. Böylece bid`at, vacib, mendub, mübah, mekruh ve haram olmak üzere beş kısma ayrılmaktadır. Meselâ Kur`ân ve Sünnet`in anlaşılması için zorunlu olan Arap gramerini bilmek, fıkıh, fıkıh usûlü gibi ilimlerle uğraşmak vâcib; Ehl-i Sünnet itikadına muhalif sapık fırkaların ileri sürdükleri görüşler ise, bu âlimlere göre, haram bid`at kapsamında mütalaa edilmektedir. (Tahânevî, Keşşâfu İstilahâti`l-Funûn, İstanbul 1984 I, 133).</p><p></p><p>[/BILGI]</p><p></p><p>Günümüzde pek çok bid`at, müslümanların hayatına girmiştir. Bu sebeple dininin emirlerini yerine getirmek isteyen her kişi, bu hususa dikkat etmeli; dinde eksiltme ya da ilâve mahiyetinde olan söz, tavır ve davranışların yasaklanmış şeyler olduğunu bilerek bunları hayatından ayıklayıp atmalıdır. Burada müracaat edilecek yegane kaynak ise, Kur`ân ve Sünnet`tin ışığında kendi mezhebine göre amel etmesidir.</p><p></p><p>Bu nedenlede mezhebimizde neyi yapmamız neyi yapmamamız belirtilmiş. Yeniden islamın kaidelerini şerh etmeye gerek yok. Oraya bakarız var mı var. Yok mu yok..</p><p></p><p>Ehli Sünnet vel cemaat kaynaklarında Rabıta şirk ve bidat olarak geçmemektedir. Geçtiğini bilen varsa ilgili kaynakları ile buyursunlar bizde öğrenelim..</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 393997, member: 1"] Ek olarak ele alınan şirk ve bidat meselesine bakalım ve olduğunu anlayalım ona göre hareket edelim. Yoksa tarihte enel hak ve sizin taptığınız benim ayağımın altındadır diyen zatların sözleri anlaşılamadığı ve tahkik edilemediği için onları öldürerek yanlış yapılmıştır. Önce şirki ve bidatı öğrenelim sonra ona göre hareket edelim. [B]ŞİRK[/B] [BILGI]"Şe-ri-ke" fiilinin masdarı, ortak olma demektir. Dinî anlamda şirk, Allah`a eş ve ortak koşma manasına gelir. Bu fiilin dört harfli "if`âl" babındaki şekli "eşrake"dir ve ortak tanıma, ortak koşma demektir. Bu babın ismi faili olan "müşrik" de, ortak koşandır (el-İsfahânî, el-Müfredât fi Caribi`l-Kur`an, Mısır 1961, II, 259, "şe-ri-ke" md.) Şirk, aynı kökten gelen kelimelerle birlikte, Kur`an`da yüzelliyi aşkın yerde geçmektedir. Kur`an-ı Kerim`i incelediğimiz zaman, şirke düşen insanların nefislerine tabi olarak tevhide karşı çıkmalarının neticesinde bu duruma düştüklerini görüyoruz. Bütün müşrik toplumlarda, genellikle ahlaksızlık, nefis duyguları, zulüm, hırs, azgınlık, taşkınlık ve menfaatperestlik hakimdir. Şirkin temeli, insanların Allah`a tam manasıyle inanmamaları, O`nun emir ve yasaklarına gerektiği gibi uymamaları ve ondan sonra yukarıda arzedilen süfli bir duruma düşmelerine dayanır. Bu husus birçok âyette dile getirilmiştir (el-A`raf, 7/80, 81, 85, 86; Yusuf, 12/23, 25, 28, 29, 30, 31, 35; el-Hicr, 15/3 vb).[/BILGI] Bu bağlamda şirk ortak koşmaktır. Yani Allah gibi başka bir ilahı tanımaktır. Mesela Hristiyanların Baba, oğul, kutsal ruh felsefesi şirktir. Çünkü üçünüde tanrı olarak görürler. Başka dinlerde ise Her işi bir tanrıya vermede bir şirktir. Ancak Adanaya giden birinin kullanacağı araç ve güzergaha şirk demek ne kadar akıldan uzak olacaktır. O araç ve güzergahı tanrı olarak mı kabul ediyoruz haşa etmiyoruz. Adanaya, Ankara yolundan gidilebileceği gibi Konya yolundan da gidilebilir başka yollardan da gidilebilir. Yine otomobille gidilebileceği gibi otobüsle, uçakla, trenle hatta gemi ile bile gibilebilinir. İşte öylede Allahı tanıma ve bilme olarak insanın en büyük vazifesi olan marifetullah ve muhabbetullahda Bu araç ve güzergaha dinimiz felsefesinde vasıtalar denilmektedir. Marifete ve muhabbete hasıl olmanın tek bir yolu yoktur çok çeşitli yolları mevcuttur. Bir yol ile kayıdlamak hata olacaktır. Ancak bazı yollar kısadır bazıları uzundur, bazıları kolay bazıları zordur. Bu iki meselede vasıtayı şirk olarak göstermek insanların Allahın marifetine ve muhabbetine engel olmak amacındadır. Böylelikle insanlar Allahı tanıyamayacak karanlıkta kalacaktır. Birşeyin illeti o şeyin maksadıdır. Yoksa hikmetlerine bakılarak illet göz ardı edilemez. İşte öylede Rabıtanın illeti maksadı vasıtadır. Çok çeşitleri mevcuttur. Konuyu dağıtmamak için bu kadarı kafi. [B]BİD`AT, BİDAT[/B] [BILGI]Daha önce mevcut olmayan, sonradan ortaya çıkan amel ve inançlar. Hz. Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve İslâm`dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibâdet kabûl edilen görüş ve ameller, sünnete aykırı davranışlar. Bid`at`ın kapsamı konusunda farklı bakış açılarının olmasından dolayı İslâm bilginleri tarafından farklı tarifler yapılmıştır. Kimi âlimlere göre bid`at, Hz. Peygamber (s.a.s.)`den sonra meydana gelen her şeydir. Bu tarifi yapan âlimler bid`ate sözlük anlamından daha geniş bir anlam yüklemişlerdir. Bu sebeple de sonradan çıkan amel ve inançları iyi ve kötü olmak üzere ayırmak mecburiyetinde kalmışlardır. Sonradan ortaya çıkıp Kur`ân ve Sünnet`e muhâlif olmayan ya da emirlerinin bir gereği olan şeylere bid`at-i hasene (güzel bid`at); muhâlif olanlara ise, bid`at-i seyyie (kötü bid`at) ismini vermişlerdir. Ayrıca bid`at-i haseneyi kendi arasında, bid`at-i seyyieyi de kendi arasında ayrı kısımlara tabi tutmuşlardır. Böylece bid`at, vacib, mendub, mübah, mekruh ve haram olmak üzere beş kısma ayrılmaktadır. Meselâ Kur`ân ve Sünnet`in anlaşılması için zorunlu olan Arap gramerini bilmek, fıkıh, fıkıh usûlü gibi ilimlerle uğraşmak vâcib; Ehl-i Sünnet itikadına muhalif sapık fırkaların ileri sürdükleri görüşler ise, bu âlimlere göre, haram bid`at kapsamında mütalaa edilmektedir. (Tahânevî, Keşşâfu İstilahâti`l-Funûn, İstanbul 1984 I, 133). [/BILGI] Günümüzde pek çok bid`at, müslümanların hayatına girmiştir. Bu sebeple dininin emirlerini yerine getirmek isteyen her kişi, bu hususa dikkat etmeli; dinde eksiltme ya da ilâve mahiyetinde olan söz, tavır ve davranışların yasaklanmış şeyler olduğunu bilerek bunları hayatından ayıklayıp atmalıdır. Burada müracaat edilecek yegane kaynak ise, Kur`ân ve Sünnet`tin ışığında kendi mezhebine göre amel etmesidir. Bu nedenlede mezhebimizde neyi yapmamız neyi yapmamamız belirtilmiş. Yeniden islamın kaidelerini şerh etmeye gerek yok. Oraya bakarız var mı var. Yok mu yok.. Ehli Sünnet vel cemaat kaynaklarında Rabıta şirk ve bidat olarak geçmemektedir. Geçtiğini bilen varsa ilgili kaynakları ile buyursunlar bizde öğrenelim.. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Rabita şirkmi deyil. Ibadet mi ? Delilleriyle
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst