Konuya cevap cer



Sevgili!


Sen  gitmiştin...


Koyup bir başımıza, bırakıp pak ellerimizi, gurbetlerine  salmıştın bizi.


Yetim kaldık, öksüz kaldık ve ellerimiz kirlendi  yokluğunda...


Sen gitmiştin...


Ayrılıkların dilini hece hece ağlıyoruz  şimdi.

Akşamlar iniyor dağlara ve hasretimiz yankılanıyor  yamaçlarda.


Sevgili!


Nasıl iltica  edelim sana;

huzuruna nasıl varalım, yalvaralım?!.


Ve duyurabilsin mi  sesini!?.

Efendim, duyar mısın sesimizi?..


Sevgili!


Sen aşk ikliminde sultan, sen güzellik  şahikasında dolunay, sen vefa göğünde

hilal.


Biz bir bakışının  dilencisi,

biz dolunay tutkunları,

biz bayramı gözleyen  oruçlar.


Güzellik ordusunun hakanı sen, gam ruzigârinda gedalar biz.


Sen  imrenme, biz ayıplanma.


Sen özüsün varlığın ve biz varlık iddiasında küstah  yoksullar.


Sen sabah yıldızlarının ışığı, biz gaflet uykusunda  kervancı.


Dert ve keder denizinde çığlık çığlığayız biz,

kumrular ve  bülbüller seni bestelemekte oysa.


Çığlıklarımızı bestelere karıştırıver  efendim,

düşkünlerine, savrulmuşlarına kulak ver.


İtivermezsin elinin   tersiyle bizi, değil mi efendim?..


Sevgili!


Sen gitmiştin...


Yokluğunda kaybettik  önce varlığımızı ve sonra yok eyledik aklımızı da.


Hasretinle akan zamanlarda  cevherimiz özden, madenimiz mıknatıstan ayrıldı.


Sen  gitmiştin...


Gönüllerimiz billur kadehler gibi çalındı  sengsarlara;

ırmaklarımız mecralarında susuzluğa mahkum edildi.


Sen  gitmiştin...


Çelik mermere çarptı, iradeye ateş düştü  yokluğunda.

Hasretinden akıllar yitirildi efendim,

gönüller gölgelere  düştü.


Kucak kucağa güneşlerimiz söndü,

dudak dudağa denizlerimiz  kurudu

ve sen gitmiştin  efendim.


Sen gitmiştin...


Seninle birlikte her  şeylerimiz gitti.


Şehitlerimiz kefenlerinden sıyrıldı senden  sonra;

kanlarımız sahralar doldurdu.


Kelimelerimiz anlamlarını  yitirdi,

kutlu erlerimiz tutsak oldu nefis ordularına...


Hiçbir şey  kazanmadık ayrılığında, efendim,

hiç kâr elde edemedik.


Aldandık, hep  aldandık.


Delilimizi yitirdik, delillerimizi yitirdik.

Dillerimiz dilim  dilim edildi efendim.


Bize sevmeyi unutturdular ilkin;

sonra sevginin ne  olduğunu...


Kendi gönlüne ihanet edenlerimiz, gönlün kendisine ihanet  ediyorlardı artık.


Vurgunlar yedik pes pese efendim...

Ve sen  gitmiştin.


Sevgili!


Sen  gitmiştin...


Biricik sığınağımız, varlığımızın övüncü, yüz  akımızdın.


Hayırları söyleyip gitmiştin,

biz ser işler olduk.


Uzun uzun  emellere kapıldık,

kapılanıp kaldık umutların kapısında.


Yolunda  yürümekten üzerimize düşen,

baş kaldırdık önce ve sonra yıkılışlar gördük hep  efendim.


Ellerimiz vardı açıldıkça dolan, uzandıkça verilen;

böğrümüzde  kaldı ellerimiz.


Hanım idik halayık olduk;

bay idik köle edildik.


Sen  gitmiştin...


Yanmış igsilerle kara bahtımıza kara resimler çizdiler.


Aşk  dervişleri avare, pejmürde, hercâyî rüzgârlara kapıldılar,

dönüşlerinin  ahengini kırdılar.


Bölük bölük kadınlarımız,

grup grup erlerimiz,

demet  demet çocuklarımız,

kimi güler, kimi ağlarken yitirdiler kendilerini.


Ve  sen gitmiştin efendim...


Sevgili!


Hani  bir aşk idin, bir güzellik idin sen, güzellikle askın  kesiştiği

prizmada.


Güzelliğin cihanı gösteren bir ayna;

aşkın o  aynanın cilası idi hani.


Güzelliğin olmasa efendim,

aşkı hiç bilmeyecekti  cihan;

aşkın olmasa güzelliği hiç anlamayacaktı.


Aşk pazarında mezat hep  güzelliğine; güzellik yurdunda yollar hep aşkına

durmuştu efendim...


Ve  sen gitmiştin...


Sevgili!


Derd ile  ağlayandın; hem derde salandın!..


Gönül yurdunda çaresizlerin çaresi,  hastaların merhemiydin.


Saadetle yasamış, saadet çağını  yaşatmıştın.


Suretleri ve canları iman ile sen şekillendirmiş,

"Lâ" ile  "İlla"yı i'câz ile sen dillendirmiştin.


Sen gidince, ey sevgililer sevgilisi,  güvercinlerimiz tuzaklara esir düştü;

Hüdhüdlerimizin mil çekildi  gözlerine.


Artık düşmanlarımız dostlar arasında;

dostumuz düşman  içinde.


Divanelere döndük, yaya kaldık yolunda.


Kendimizi unuttuk, seni  bilmez olduk...


Sana muhtacız!..


Sana en fazla muhtacız.

En fazla sana  muhtacız.

Uyandır bizi uykumuzdan...


Gel ey sevgili!


Bir gelişle gel,  bir gülüşle gel.


Doğ ufkumuza, sar dünyamızı, gir gönlümüze  yeniden...


Sana muhtacız...


Sana en fazla muhtacız...





İskender  PALA


 



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst