Cevap: 6. Ders: İnsan Tevhid Anlayışı İle Kainatın En Mükemmel Mahluku Olur..
[NOT]ÜÇÜNCÜ MEYVE
Zîşuura ve bilhassa insana bakar, Evet, sırr-ı vahdetle insan, bütün mahlûkat içinde büyük bir kemâl sahibi ve kâinatın en kıymettar meyvesi ve mahlûkatın en nazenini ve en mükemmeli ve zîhayatın en bahtiyarı ve en mes’udu ve Hâlik ı Âlemin muhatabı ve dostu olabilir. Hattâ bütün kemâlât-ı insaniye ve beşerin bütün ulvî maksatları tevhidle bağlıdır ve sırr-ı vahdetle vücut bulur.[/NOT]
Cenab-ı Hak cc. insanı, ahsen-i takvim üzere yaratmış. Tevhide bağlı kaldığında, iman üzere yaşadığında,
ahsen-i takvim sırrını üzerinde taşıyor, seciyeleri en mükemmel şekilde inkişaf ediyor. Bütün kemalata
mazhar olabilecek bir suret alıyor. İnsanlar içinde, kemalat bakımından en zirvede olan Peygamber Efendimiz
aleyhissalatü vesselam ve diğer peygamberlerle (aleyhimüsselam) birlikte ashab-ı kiram (r.a.), evliya ve
asfiyalar (k.s.) bu hakikati en bariz gösteren delillerdir. Yani insan imanı nisbetinde insani seciyeleri taşır,
insan olur. Aksi takdirde cesedi itibariyle insan görünse de, fiileri, his ve hevesleri ve hayattan aldığı lezzet
itibariyle hayvandan daha aşağı bir varlık olur.
İnsan tevhid inancı ile kainatın en kıymetli meyvesi olur. Öyle ki, kıymetinin neticesi, cemalullah ile
şereflenmeye vesiledir. Tevhid inancı olmazsa, esfel-i safiline düşer. Hem dünyada, hem de ahirette sefil ve
maskara olur. Allah katında hiçbir kıymeti de yoktur.
İnsan tevhid inancıyla dünyanın en bahtiyarı olabilir. Zira "Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi
olsa bahtiyardır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır." On Birinci Şua
Onu tanıyan, Ona iman ile intisab eden, başına gelen herşeyin Ondan geldiğini bilir, başına gelen şeyde
Rabbininmuhakkak bir hikmet gözettiğini tefekkür ederek, şekva etmez, musibetten dahi sürur duyar.
Çok sıkılsa duaya sarılır, dua vesilesiyle yine huzur bulur. Ondan gaflet eden, dünyaya hakim olsa yine doymaz,
sonsuz arzularını teskin edemez, huzuru bulamaz. Sahip olduğu şeylerinbirgün kendisini terkedeceği
düşüncesi dahi onu huzursuz etmeye yeter. Gerçek saadetten mahrum kalır.
İnsan tevhid inancı ile Allaha muhatap olabilir. Rabbisine iltica eder, secdeyle Ona yakınlaşır. Lisanından başka,
kalbinden geçen arzularını dahi işiten Rabbine muhatap olur. Elinin yetişmediği her türlü ihtiyacını, Ondan dilenir,
Ondan ister. Dua ve niyaz ile, ibadetlerle Rabbiyle irtibat kurar, Onun kudretine sığınır. Tevhid inancı olmayan
insan ise, kendisine menfaatli olan herşeye bir nevi rububiyet vermeye mecbur kalır. Ve dilendiklerinin çoğunu da
elde edemez. Elde ettiğine de kıymetinden çok fazla fiyat verir.
İnsan tevhid inancı ile maddi manevi terakkiyata mazhar olabilir. Rabbiyle irtibatı nisbetinde, insanlığın ihtiyacı
olan maddi ve manevi terakkilerde muvaffak olabilir. Bu hakikati tarih tam ispat etmiştir, ortadadır. Tevhidden
kopan insanlığın ise, insanlığa layık güzellikleri eksik kalır. Maddeten terakki de bulsa, manen sükut eder.