Risale-i Nur Külliyatı’nın ilk ve asıl eseri “Sözler”dir. 1925 yılı öncesi yazılanlar dışında diğer eserler hep Sözler’in bölümlerinden ibarettir: Mesela, Mektubat kitabı 33’üncü Söz’dür! 27. Mektup Lâhikalar, 30. Mektup İşârâtü’l-İ’caz, 31. Mektup da Lem’alar risalesidir.
Bundan dolayı Bediüzzaman bazen Risale-i Nur Külliyatı diyeceği yerde “Sözler” der ki, esasen Sözler bütün külliyatı ifade ediyor demektir. Sözler ve diğer eserler asrın getirdiği sorulara, şüphelere bazen uzun uzun ve açıktan, bazen de kısaca ve işaretle cevaplar vermektedir. İçinde bulunduğumuz zamanın iman, İslam ve Kur’an’a dair soruları bellidir. Risale-i Nurlar’da da bu sorulara aklî ve mantıkî cevaplar vardır. Dolayısıyla külliyatı benimseyerek ve özümseyerek okuyan bir insan fen ve felsefeden gelip inanca tuzak kuran bütün sorulara yerinde cevaplar verebilir. Zira o, işin ruhunu ve felsefesini bilmektedir. Ayrıca Bediüzzaman işe kendinden başlamaktadır. Zira kendisi ikna olmamış, kendi nefsini ikna edememiş kimselerin insanlara verecekleri bir şey yoktur. Risale-i Nur, müellifinin kendi nefsine yüksek perdeden söylediği hususları herkesin anlayabileceği şekilde yine kendi nefsine tekrar etmesidir. Ancak isteyen onunla beraber dinleyecektir.
Her bir bölüm veya Üstad’ın ifadesiyle her bir risale, imanî bir meselenin, bir veya birkaç ayetin tefsiridir. Mesela, Birinci Söz, her işe başlarken niçin Besmele çektiğimizi veya niçin çekmemiz gerektiğini ifade ederken, İkinci Söz imanda ne kadar büyük bir saadet, nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu temsili bir hikâye ile aklın çok rahat anlayacağı şekilde anlatır.
( Alıntı )