Risale-i Nur Üzerine Tefekkürler

age

Active member
NUR’LARDAN İLHAMLAR

Miracın neticesinde edvar-ı Erbaa açılmış:
1. Sahabeler,
2. Veraset-i Nübüvvetin silsile-i nuranisi. Kutbiyet, Gavsiyet, Ferdiyet,
3. Müceddidiyet,
4. Mehdiyet.

23.SÖZ

“İMAN HEM NURDUR”
Kör bir adamın dairesi, sadece elinle dokunduğu dar bir alandır. Fakat birden görmeye başlasa dairesi genişler. Bütün semayı görüyor.

İmansız bir adamın iman sahibi olması bu misalden bin derece daha harikadır. Çünkü imansızın dairesi sadece gördüğü ve aklının ihata ettiği alan kadardır. Fakat iman, birden daireyi genişlendiriyor, daire-i vücuba kadar uzanıyor. Bütün âlem-i gayb ve melekûtu içine alıyor.

Düz bir hayat düz bir hattır. Hiçbir mana ifade etmez. İnsan hayatı ne kadar eğri büğrü, musibetli olsa bir mana kazanıyor. Cenneti kazandırıyor. Koyunun hayatı düz bir hat. Oruçsuz bir sene düz bir hattır. Arada bir ay oruç ona bir eğrilik veriyor. Yeknesak bir hayat bir mana ifade etmez.

Koyun bir sene daha fazla yaşasa ve ya yaşamasa bir şey ifade etmez. Ama insan için bir ay hatta bir gün bile çok şeyleri değiştirir. Çok fasıklar salih olur, çok kâfirler mümin olabilir.

İçtimai hayattaki mevkiler bahanedir.(Anne, baba, çoluk, çocuk) İçtimai hayat bir sevap fabrikası oluyor. Baba çocuklarını İslamiyet üzere yetiştirir. Peygamberin vazifesini yapmış olur. Çocuk babasına hürmet eder, sevap kazanır. Bir akraban hasta olur, ziyaret edersin, sevap kazanırsın.

TEVEKKÜL

Tohumu toprağa atıyorsun. Eve geliyorsun, namaza duruyorsun. O tarlada çalışıyor, sen de evde çalışıyorsun. O da büyüyor, sen de (manen) büyüyorsun.

Tevekkülde tefrit: Tamamen esbaba verip esbabperest olmaktır.
Tevekkülde ifrat: Esbaba hiç bağlanmadan tembellik etmektir.
SIRAT-I MÜSTEKİM: Esbaba riayetten sonra tevekkül etmektir.


Risale-i Nur’un kutsiyetine arif olan bir nur talebesinin himmet ve hamiyetini küllendiren, kapan bir takım Saikler var:
1. Meyl-i rahat
2. Uyutucu hevesat (heves, heva, sefahat)

İnsanda menfi iki lâtife var:
1. Kamine: İnsanı gaflete sokuyor.
2. Naime: İnsanı uyutuyor. Medeniyet-i sefinenin eliyle gelen lâtifeler.

“Lemeat Risale-i Nur’un sancaktarı” ÜSTAD

Risale-i Nur’un meşrebi, meşreb-i sahabedir.
“ Sahabe mesleğinin bir cilvesidir”
“ Hakikat dersimi İmam-ı Ali’den almışım. Onun için hizmet ettiğimiz daire onların dairesidir” Emirdağ Lahikası

Nefisten gelen bir heva, insandaki hisleri iptal ediyor. o bir daha müstakim olamıyor.

Risale-i Nur hizmetine liyakat nasıl olur?

Feraset, kesb-i ubudiyetten gelen bir nurdur.

SIRR-I KAYYUMİYET

Avam-ı nas sırtını hayat-ı içtimaiye ye giren nur talebelerine dayar. Peki, bu hayat-ı içtimaiye ye giren nur talebeleri ne yapacak? Hayat-ı içtimaiye ye giren bir bur talebesi çözülüyor. İşte bu sohbetler onları tekrar kuruyor. Hayat-ı içtimaiye ye giren nur talebeleri dahi, cemaat içindeki bir mümtaz zümreye dayanması lazımdır. Bu zümre hakikat-ı İhlâsa vasıldır. Lillah için bu hizmeti yüklenmek onlara vaciptir.

Risale-i Nur’a hayatını feda etmek büyük meziyettir. Hayatını Kur’an’a hasretmesi, vakfetmesi, nezretmesi güzel bir şeydir. Fakat sırr-ı Kayyumiyet için yeterli değildir.
“Ben dünyamı da feda ettim ahiretimi de” bu da yetmez. Ya neyini feda etmesi lazımdır?
1. Nefsi: İnsan dünyasını feda edebiliyor. Ahiretini de feda edebiliyor. Ama nefsini feda edemiyor. Hz. Davud (A.S)’a Cenab-ı Hak buyuruyor: “ Ya Davud nefsini bırak gel”
2. Hissiyatını bırak gel,
3. İzzetini bırak gel,
4. Rahatını bırak gel.

Kâinattaki bu sırr-ı Kayyumiyet keyfiyetin kemiyete rüçhaniyetine işaret ediyor. Üstad Van’da Akdamar adasında “50 talebe yetiştireceğim İslamiyet’i dünyaya hâkim kılarım” diyor. (Kudsiler 30 kişi) İşte 30 kişi de keyfiyet açısından az değil.

Hadiselere ism-i Hakîm’le baktın mı bulandırmadan hadiseleri görebilirsin. İsm-i Hakîm, pusula-yı manevidir. İsm-i Hakîm, en mudil, en müşkil meseleleri hallediyor.

Bütün ehl-i hakikat hikmet dersini topraktan almışlar. Nefislerini toprağa atmışlar. Görmüşler ki, hangi çekirdek kuvvedeki istidadını fiile çıkarmak istiyorsa kendisini toprağa atıyor.

İşte o hakir gördüğümüz toprak Cenab-ı Hakk’ın pek çok isminin tecellisine mazhar o toprak mahviyet ve tevazusundan dolayı Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin tecellisine mazhar olmuştur. İşte ehl-i hakikat nefislerini toprağa atmışlar.

“Said tam toprak olmak lazımdır. Ta ki, Risale-i Nur’u bulandırmasın”

Demek ki, tam toprak olmayanlar Risale-i Nur’u bulandırır. İşte Risale-i Nur hizmetinde o kudsiyeti üzerine alan nur talebelerinin vasf-ı mümeyyizleri tam toprak olmaktır. Yürü yürü toprak ol!


Risale-i Nur öyle bir balyoz-u hakikat ki, ister Ağrı Dağı, ister Himalaya gibi enaniyeti olsun onu 40 dakikada tuz ile buz edebilir.

“Konuş, hakikati öyle beyan et ki, hakikatin kuvvetiyle senin muhatabın tuz olsun, buz olsun”
“Festac bimâ tü’mer” Ayet

Sohbet-i Resulullah; devr-i cehaletteki bir bedeviyi 1 dakikada sahabe seviyesine çıkarıyor. İşte sohbetteki sırr-ı ihlâs tuz buz ediyor.

Bir adamda hattatlık sıfatı var. Bu sıfat hattatın aynı mı? Değil, gayr da değil. İşte sıfat-ı İlâhiye, Zat-ı İlâhiyenin ne aynıdır, ne de gayrdır.

Güneşin ışığı güneşin aynı değildir. Ama gayr da değil. Güneş olmadan ışık olmaz.

Görme gözün aynı değil. Gayr da değildir. Çünkü göz olmadan görme olmaz. Tat, elmaya ne ayndır, ne de gayrdır.

Bunlar temsildir. Mirsad-ı tefekkürdür. Bunlarla Cenab-ı Hakk’a bir cihetten bakılabilir. Fakat bunlarla hâşâ! Tartılmaz!

Kıyasın şartlarından biri de muadelettir, denkliktir. Mantıkta kaide: Bir arifle, ami Müslüman da kıyasa girmez. Meçhulü malumla kıyas; kıyas-ı hadi (Aldatıcı kıyas) denizin dibindeki bir balık sohbetin, ilmin zevkini alabilir mi?

Risale-i Nur mütalaa edilse ilm-i kelamın en müşkül meselelerini halleder. İmanın şevk ve şüphelerden kurtulması çok büyük bir makamdır.

Müdakkik bir nur talebesine itikadi açıdan şeytan arız olmaz.

Amele taalluk eden kusurların izalesi kolaydır. Ama itikada taalluk eden kusurların izalesi çok zordur.

Allah’a en yakın an secde halidir. Dergâh-ı İlâhiyeye tezellül ve ve zillet…

Muhalakat üzerindeki müessiriyetin dili ittikadır. Risale-i Nur’u hayat, ruh, mana olarak yürüten talebelere gıbta ediyorum.

Takva imanın libasıdır. Günahlar da o libası yırtıyor. “Her günahın içinde küfre giden bir yol vardır”

İnsanın iç âlemine gelen baharın tezahürleri:
1. İnbisat,
2. İnkişaf,
3. İnşirah.
Risale-i Nur’un her sohbeti bizi o iklime götürüyor.

İnkıbazın çok sebepleri vardır. Temelinde de günah ve isyan yatıyor.

Yaz, kemal mevsimidir. Fakat baharda dolu vurmamak şartıyla… Hakikat âleminin tespit ve tayini 40 yaşından sonra açılır. Ama şu şartla ki; gençlikte vurmamak şartıyla.

Şener Dilek Ağabeyin notlarından
 
Üst