Konuya cevap cer

Cevap: Risale-i Nurdan Vecizeler


Her yüz, yüzer cihetle Allah'a şehadet eder

             04 Haziran 2011 / 00:01

             Günün Risale-i Nur dersi

        

                                      Bismillahirrahmanirrahim

    Eşya, vücut ve teşahhusatlarında, nihayetsiz imkânat yolları içinde mütereddit, mütehayyir, şekilsiz bir surette iken,

    birden bire gayet muntazam, hakîmâne öyle bir teşahhus vechi veriliyor ki,

     meselâ herbir insanın yüzünde, bütün ebnâ-yı cinsinden herbirisine  karşı birer alâmet-i farika o küçük yüzde bulunduğu ve zâhir ve bâtın  duygularıyla, kemâl-i hikmetle teçhiz edildiği cihetle, o yüz, gayet  parlak bir sikke-i ehadiyet olduğunu ispat eder.

    Herbir yüz,  yüzer cihetle bir Sâni-i Hakîmin vücuduna şehadet ve vahdetine işaret  ettikleri gibi, bütün yüzlerin heyet-i mecmuasıyla izhar ettikleri o  sikke, bütün eşyanın Hâlıkına mahsus bir hâtem olduğunu akıl gözüne  gösterir.

    Ey münkir! Hiçbir cihetle kabil-i taklit olmayan şu  sikkeleri ve mecmuundaki parlak sikke-i samediyeti hangi destgâha havale  edebilirsin? (Otuz Üçüncü Söz)

    Bediüzzaman Said Nursi

    SÖZLÜK:

    âciz : güçsüz

    alâmet-i farika : ayırt edici işaret

    bâtın : görünmeyen, iç

    bilmüşahede : gözle görüldüğü gibi

    câmid : cansız

    ebnâ-yı cins : kendi cinsinden olanlar

    efrat : fertler

    envâ : türler

    erzak : rızıklar

    faaliyet-i hakîmane ve basîrâne ve rahîmâne : şefkat ve merhametle, görerek ve bilerek yapılan hikmetli işler, icraatlar

    fâsık-ı gafil : âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan günahkâr kimse

    hakîmâne : hikmetli biçimde

    Hâlık : herşeyi yaratan Allah

    hâtem : mühür, damga

    heyet-i mecmua : genel yapı, bütün

    imkânat : olabilirlikler, varlığı ile yokluğu ihtimal dahilinde olanlar

    izhar : gösterme

    kabil-i taklit : taklidi mümkün

    kemâl-i hikmet : tam ve mükemmel bir hikmet

    kemâl-i mizan ve intizam : mükemmel bir ölçü ve düzen

    kıyamet : dünyanın sonu, varlığın bozulup dağılması

    muntazam : düzenli

    münkir : inkârcı, inançsız

    münkir-i cahil : cahil inkârcı

    mütehayyir : şaşkın, hayrete düşen

    mütereddit : teredütte kalan, kararsız

    nebâtât : bitkiler

    nihayetsiz : sonsuz

    Sâni-i Hakîm : herşeyi hikmetle ve san’atla yaratan Allah

    sikke : mühür, işaret

    sikke-i ehadiyet : Allah’ın herbir varlıkta birliğini gösteren mühür

    sikke-i samediyet : hiç kimseye muhtaç olmayan ve herşey Kendisine muhtaç olan Allah’a ait mühür, işaret

    suret : şekil, biçim

    şehadet : şahitlik, tanıklık

    tabiat : doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem

    taife : grup, topluluk

    talimat : emirler, eğitimler

    teçhiz : donatma

    terhisat : görevlerin sona ermesi

    teşahhus : şahıslanma, belirlenme

    teşahhusat : şahıslanmalar, belirlenmeler

    vahdet : birlik

    vech : şekil

    vücud : varlık

    zâhir : görünen, dış

    zaman-ı Âdem : Âdem peygamberin zamanı

    zemin : yer

    ziyade : fazla, çok


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst