Konuya cevap cer

Cevap: Risale-i Nurdan Vecizeler


Dünya mağazasından nasıl alıyorsunuz?

             05 Haziran 2011 / 00:01

             Günün Risale-i Nur dersi

        

                                      Bismillahirrahmanirrahim

    İ’lem eyyühe’l-aziz! 

     Küre-i arz mağazasından me’kûlât ve meşrûbat ve libas ve sair  ihtiyaçlarınızı temin ediyorsunuz. Parasız aldığınız bu malları İlâhî  hazineden almayıp birer birer esbaba yaptıracak olursanız, acaba bir nar  tanesini ne kadar zamanlarda elde edip ne kadar pahalı alacaksınız?  Çünkü o nar, bütün eşya ile alâkadardır. Az bir zamanda, az bir kıymetle  husule gelmesi imkân haricidir. Ve aynı zamanda, ondaki ziynet,  intizam, san’at, râyiha, tat ve koku gibi lâtif şeylerden anlaşılıyor  ki, o nar tanesi öyle bir Saniin masnûudur ki, icadında külfet ve  mübaşeret yoktur.

    Mesele böyle olduğu halde, haşeratın zevk ve  heveslerini tatmin için herbir noktasında bin türlü i’câz nükteleri  bulunan o küre-i arz mağazasındaki eşyanın Sânii ya şuursuz, hissiz,  iradesiz, ilimsiz, ihtiyarsız, kemâlsizdir ki, bu kadar bol zîkıymet  antika eşyayı parasız dağıtıyor. Bu bâtıl ihtimal, isbata muhtaç olmayan  bedihî bir hakikattir. Veya o hazine sâhibi, o hazineyi, âhirete gitmek  üzere gelip muvakkaten kalan insanlara, İlâhî ve Rahmânî bir sofra  olarak yaratmıştır. O hazine-i gaybda eşyanın icadı “Kün” emriyle  bağlıdır. Ve bütün eşyanın melekûtiyetleri, santral gibi, Hakîm, Kadîr,  Mürîd, Alîm bir Vâcibü’l-Vücudun yed-i kudretindedir.

    Maahaza, o  İlâhî sofradaki eşya yalnız insan ve hayvanların lezzet ve zevklerini  tatmin için değildir. Herbir ferd-i müstehlikte zevilhayata âit cüz’î  faidelerden başka esmâ-i İlâhiyenin tecelliyatına ve faaliyetteki esrar  ve şuûnâtına ait gayr-ı mütenâhi hikmetler, gayeler vardır. Öyle ise, bu  ziyafet-i âmme ve bu feyz-i âmmın bir kör kuvvetten neş’et etmesi ve bu  eşyanın semeratı sel gibi akıp ittifakı ve tesadüfün eline havalesi  muhaldir. Çünkü, o eşyanın intizamlı hakîmâne teşahhusatı ve şuurkârâne  muhkem hususiyatı, kör tesadüf ve ittifakı reddediyor. Öyle de, o  sofra-i rahmetteki ucuzluk ve kolaylık ve çokluk o eşyanın bir Cevad-ı  Mutlakdan, bir Hakîm-i Mutlaktan, bir Kadîr-i Mutlakdan geldiğini  gösteren şahitlerdir. (Mesnevi-i Nuriye, Zeylû'l-Hubâb)

    Bediüzzaman Said Nursi

    SÖZLÜK:

    âhiret : öldükten sonra yaşanılacak olan sonsuz hayat

    alâkadar : alâkalı, ilgili

    Alîm : küçük büyük, görünen görünmeyen, gelmiş ve gelecek herşeyi hakkıyla bilen ve ilmi herşeyi kuşatan Allah

    antika : eski ve kıymetli san’at eseri

    bâtıl : doğru olmayan, yalan, yanlış

    bedihî : açık, aşikâr

    cüz’î : az, sınırlı, ferdî, bireysel

    esbab : sebepler

    esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri

    esrar : sırlar

    eşya : şeyler; varlıklar

    ferd-i müstehlik : tüketen, tüketici kişi

    gayr-i mütenâhi : sonsuz

    hakikat : gerçek

    Hakîm : herşeyi hikmetle belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah

    haşerat : küçük zararlı hayvanlar

    hazine-i gayb : görünmeyen hazine

    heves : nefsin arzu ve isteği

    hikmet : gaye, fayda, anlam, sır

    husule gelme : meydana gelme

    i’câz : mu’cize oluş; bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstülük

    i’lem eyyühe’l-aziz : “Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!” mânâsında  muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir söz

    icad : var etme, yaratma

    ihtiyar : dileme, seçme, tercih etme

    İlâhî : Allah tarafından olan

    imkân harici : imkânsız, imkân dışı

    intizam : disiplin, düzen

    irade : dileme, tercih, seçme gücü

    Kadîr : herşeye gücü yeten, sonsuz güç ve kudret sahibi Allah

    kemâlsiz : mükemmellikten uzak, noksan

    külfet : güçlük, zorluk

    kün emri : Arapça “kün = كُنْ”, yani “Ol” emri

    küre-i arz : yerküre, yeryüzü

    lâtif : şirin, güzel, hoş

    libas : elbise

    maahaza : bununla beraber

    masnû : san’atlı şekilde yaratılmış varlık

    me’kûlât : yiyecekler

    melekûtiyet : bir şeyin görünmeyen iç yüzü, aslı, hakikati

    meşrûbat : içecekler

    muvakkaten : geçici olarak

    mübaşeret : doğrudan temas

    Mürîd : her şeyi istediği gibi, istediği zamanda ve keyfiyette yapan ve bir anda sonsuz şeyleri dilemekten âciz olmayan Allah

    nükte : ince mânâ

    Rahmânî : rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah’a âit

    râyiha : güzel koku

    sair : diğer

    Sâni : herşeyi mükemmel ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah

    şuûnât : hâller, durumlar, vaziyetler

    tatmin : doyurma

    tecelliyat : tecellîler; yansımalar

    temin etmek : sağlamak

    Vâcibü’l-Vücud : varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allah

    yed-i kudret : Allah’ın kudret eli

    zevilhayat : canlılar

    zîkıymet : kıymetli

    ziyafet-i âmme : umumî, herkesi içine alan ziyafet

    ziynet : süs


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst