Cevap: Risale-i Nurdan Vecizeler
Şu dar-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dar-ı hizmettir; lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir. Madem dar-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir; hastalıklar ve musibetler, dini olmamak ve sabretmek şartıyla o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve herbir saati, bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden şekva değil, şükretmek gerektir. Evet, ibadet iki kısımdır: Bir kısmı müsbet, diğeri menfi. Müsbet kısmı malumdur. Menfi kısmı ise, hastalıklar ve musibetlerle musibetzede za'fını ve aczini hissedip Rabb-ı Rahimine ilticakarane teveccüh edip, onu düşünüp, ona yalvarıp halis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riya giremez, halistir. Eğer sabretse, musibetin mükâfatını düşünse, şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur.
(Bediüzzaman Said Nursi - 2. Lem'adan)
Lügatler
Acz: âcizlik, güçsüzlük
Dar-ı dünya :dünya yurdu
Dar-ı hizmet :hizmet yeri
Dini :dinle ilgili, dine yönelik
Hâlis :katıksız, saf, duru, hilesiz
Hissetmek :duymak, derinden yaşamak
Hükmüne
nun yerine, onun gibi olarak
İbadet :Allah’ın emirlerini yapmak, sevaplı ve ihlâslı iş yapmak, Allah’a kulluk
İlticakârane :sığınarak
Kısım
arça, bölüm
Lem’a :parıltı, parlamak
Lezzet :tat
Mahall-i ubudiyet :kulluğun yapılacağı yer
Mâlum :bilinen, belli olan
Menfi :müsbet olmayan, negatif, olumsuz
Meydan-ı imtihan :imtihan meydanı
Musibet :bela, felaket, afet, dert
Musibetzede :belaya uğrayan
Muvafık :uygun,yerinde, denk
Mükâfat : ödül
Müsbet
lumlu, pozitif
Ömür :yaşama, hayat, yaşayış
Rabb-ı Rahîm :merhamet sahibi rızık veren terbiyeci(Allah)
Riya : gösteriş, yapmacık, özü sözü bir olmamak
Sabır :acıya ve zorluğa katlanmak
Şekva: şikâyet
Şükür :Allah’a teşekkür, Allah’a karşı minnet duymak
Teveccüh :bir şeye doğru yönelmek, alaka duymak
Ubudiyet: Allah’a kulluk
Ücret :hizmet karşılığı verilen şey
Vakit :zaman, saat, çağ, mevsim
Za’f :zayıflık, kuvvetsizlik, güçsüzlük