Konuya cevap cer

6. Risale-i Nur’dan a’zami derecede istifade edebilmenin altıncı şartı üstadın devamlı okuduğu vird ve duaları okumaktır: 



Zikir ve duanın faziletine dair ayetler ve pek çokta hadisi şerifler vardır. Biz burada yalnızca mevzuumuzla münasebettar bir ikisini kaydedelim.

Ayeti Kerimede 

“siz beni zikredin, bende sizi zikredeyim” (Bakara:152) 

buyrulmuştur. bu ayete “siz bana itaat etmek suretiyle beni zikredin, bende yardımım ile sizi zikredeyim” manası da verilmiştir. Bu manaya göre zikir Allahın inayetini celbeder. Bu hususta şöyle bir hadiste vardır. “Allahı zikret. Çünki o taleb ettiğin şey için sana yardımcıdır.” Kenzül ummal: Hn: 1755. bundan yola çıkarak Allahı zikretmek –her şeyde olabileceği gibi – ilim öğrenmekte de büyük bir yardımcıdır.

Bir başka hadis te şöyledir “Allahı zikretmek kalpler için şifadır.” (Kenzül ummal: c.1.s.414. hn.1751.) hasta adam yediği yemeğin lezzetini alamadığı gibi manen hasta olanlarda maneviyatın lezzetini alamazlar. Zikri ilahi kalplere şifa olur ve maneviyatı ve maneviyatın lezzetini kalplere hissettirir.


 Üstad Cevşen, celcelutiyye, sekine gibi virdlere devam etmesiyle ve onların feyzi ile bu risalelerin tezahür ettiğini söyler. Madem risalelerin telifinde bu virdlerin feyzi mühim rol oynamıştır öyleyse risalelerin anlaşılmasında da  aynı faideyi gösterirler.

            

Aşağıya bu mevzu ile ilgili kısımları kaydediyoruz.

Namaz tesbihatı 


17. sözün zeylinde üstad namazdan sonraki tesbihatı talebeliğin şartlarından gösterir. Şöyle der : “Şu kısa tarîkın evradı: İttiba-ı sünnettir, feraizi işlemek, kebairi terketmektir. Ve bilhassa namazı ta'dil-i erkân ile kılmak, namazın arkasındaki tesbihatı yapmaktır.” (Sözler: )

 

Sekine duası: 


18. lemadan

Hz. Ali (r.a.) keremallahü vechehü ecnebi hurufuna karşı şiddetli teessüf ve hiddet ettiği ve bid'aya taraftarlık eden bir kısım ulemaü's-su'a karşı şiddetli nefret ve hiddet ettiği yerde irşadkârâne bazılarla konuşuyor. Ve Hz. Cibril'in tabiriyle Sekine ismi verilen ve İsm-i Âzam sandukçası olan Esma-ı Sitteye devam edeni irşad ediyor, taltif ediyor. İşte o Esma-i Sittenin devamından tereşşüh eden ve Esmanın lemeatı olan Risale-i Nur, ve o Risale-i Nur kendi şakirtleri ile lâakal yüzer kalemle yüz parça Risale-i Nur'un eczalarıyla ve intişar eden yirmi bin nüshasıyla lâakal yüz bin adamı huruf-u Kur'âniye lehine ve sünnet-i seniyeye ittibaa ve imanlarının takviyesine ve Hz. Ali'nin (r.a.) hiddet ettiği iki cereyana karşı tamamıyla mukavemet ettiklerinden elbette Hz. Ali'nin (r.a.) (Ya eyyühel ihvan – ey kardeşlerim) diye tabir ettiği ihvanları içinde hususî bir surette onlara bakıyor.

28. lemadan.

Hem madem o iki kasidesinde takip ettiği en mühim esas ve en büyük ders ism-i Âzamdır. Ve ism-i Âzam ile meşgul olanlar ile konuşur, teselli ve teşci' eder.Hem madem Hz. Ali'nin (r.a.) kudsi Üstadından aldığı ve bu ümmete verdiği en mühim ders ve bu iki kaside-i gaybiyesinin mevzuu ve esas ve ruhu olan Sekine'yi ve ism-i Âzamı bu zamanda herkesten ziyade kendine vird eden ve on üç seneden beri ism-i Âzamla beraber binbir Esma-i İlahiye içinde bulunan Cevşenü'l-Kebir ile ve o Esma ile ulûm-u Kur'âniyenin hazinesini açan yüz yirmi risaleyi o Esma'nın feyzi ile Kur'ân'a tefsir yapan ve yirmi dört saatte yüz yetmiş defa Sekine ve ism-i Âzam denilen Esma-i Sitte-i Meşhureyi bin üç yüz mükerrer âyetle okuyan ve Âl-i Beytin mânevî ve gayet mühim bir mirası ve bir maden-i feyzi olan Cevşenü'l-Kebir'i kendine üstad eden ve bidayette her günde bir defa bazan üç defa tamamını okuyan ve talebesine tavsiye eden adam, Risale-i Nur müellifidir.


Elbette bu mezkur dokuz hakikat gayet kat'i bir surette netice verir ki Hz. Ali (r.a.) Ercüze ve Celcelûtiye'sinde Risale-i Nur'u alkışlıyor, haber veriyor ve müellifi ile konuşuyor, teselli ediyor. 


Risale-i Nur'un Cevşen-ül Kebir'den ve Celcelutiye'den aldığı bir kuvvet ve feyizle.. (Emirdağ. 72)


Yeni Said'in hususî üstadı olan İmam-ı Rabbanî, Gavs-ı A'zam ve İmam-ı Gazalî, Zeynelâbidîn (R.A.) -hususan Cevşen-ül Kebir münacatını bu iki imamdan ders almışım- ve Hazret-i Hüseyin ve İmam-ı Ali'den (Kerremallahü Vechehu) aldığım ders, otuz seneden beri, hususan Cevşen-ül Kebir'le daima onlara manevî irtibatımda, geçmiş hakikatı ve şimdiki Risale-i Nur'dan bize gelen meşrebi almışım .  (Emirdağ.210)


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst