NuruAhsen
Sonsuz Temâþâ
Rotterdam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, Kürtçülüğün bölünme noktasına kadar ulaşamamasında, Bediüzzaman ve eserlerinin büyük katkısı olduğunu söyledi. Ahmet Akgündüz, Gaziantep Bediüzzaman'ı Anma ve Anlama Platformu'nun davetlisi olarak geldiği Gaziantep'te, Barla-Kastamonu Sergisi'ni gezdi. Akgündüz, burada Cihan Haber Ajansı muhabirinin sorularını cevapladı.
Akgündüz, önceki yıllarda, Bediüzzaman'dan bahsedilince, 'devlet düşmanı, Kürtçü, bölücü insanlar' denildiğini hatırlatarak, "Bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Eğer bugün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, Kürtçülük bölünme noktasına kadar ulaşamamışsa, O'nun ve eserlerinin birinci derece faktör olduğu bizzat askeri ve mülki erkân tarafından söyleniyor. Bu, devletin istihbarat raporları ile de son olaylarda tespit edilmiştir." dedi.
Platformun yaptığı çalışmaları, milletin birliği ve beraberliği adına zaruri gördüğünü belirten Akgündüz, şöyle devam etti; "Büyüklük büyük demekle olmuyor, Bediüzzaman'ın büyüklüğü hizmetiyle, eserleriyledir. Birbirine benzeyen ağaçları birbirinden ayıran meyveleridir. Ben köylü bir vatandaşım. Yalancı armutla, aşılı armudu bilirim. Köylü olmayan birine, iki ağacı tercih edin deseler, yaprağı ve dalları ile mükemmel olan yalancı armudu tercih eder. Ama asıl aşılı armudun dalları budakları, meyveden dolayı kırıktır, döküktür. Meyve olunca kimin aşılı, kimin yalancı armut olduğu ortaya çıkar."
Akgündüz, Bediüzzaman'ın, mutlakıyet, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerini yaşayan bir İslam âlimi olduğunu belirterek, "Kendisinin en önemli özelliği İslami ilimlerde zirveye yükselmekle birlikte aynı zamanda, fizik, kimya ve matematikte de asrının bir kısım âlimleri ile yarışıp onları yenecek kadar da bilim sahibi olmasıdır." diye konuştu.
Bediüzzaman'ın, kendi döneminde fazla takdir edilmediğini söyleyen Akgündüz, "Sonradan takdir edilmiş. Şu anda eserleri 50 deniliyor ama benim bildiğim 73 dile ulaştı. Risaleleri diğer dillere çevriliyor. Bediüzzaman'ın 1940'lı yıllarda o zamanın siyasetçilerine yazdığı, 'Benimle uğraşmayın, Türk milletini bölmeye çalışan ve Komünizm istilasına almak isteyen ekibe karşı mücadele ediyorum. Sizinle siyasi bir mücadelem yok. 50 sen sonra gelen nesille konuşuyorum' demiş. Bugünde bu nesil, 'Ey Üstat bizde seni dinliyoruz' diyor. Gaziantep'teki etkinlikler istisnai bir durum, bütün grupların desteği ile yapıldı. En önemlisi müspet bir hareketin açık bir tezahürü. Devlet ve millet iç içe. Böylesine bilinmeyen bir dâhiyi, eserleri ile talebeleriyle ve bu zamana kadar yaptığı hizmeti ortaya koyan bir çalışma." şeklinde konuştu.
Son yıllarda sergilendiği her ilde yoğun ziyaretçi akınına uğrayan Barla-Kastamonu Sergisi, açıldığı günden beri Gaziantep ve çevresinden gelen yüzlerce insanın ilgisini çekiyor. Sergi 30 Mart 2010'a kadar ziyarete açık kalacak. Sergi, Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatından 1927-1944 yılları arasındaki 10 yıllık bir bölümü kapsıyor. Bu bölüm içinde Bediüzzaman'ın Barla sonrası Isparta'da geçirdiği bir yıla yakın süreyle Eskişehir ve Denizli hapisleri ve Kastamonu'daki sürgün yılları yer alıyor.
Gaziantepliler tarafından yoğun ilgi gösterilen sergi, her gün 10.00-22.00 saatleri arasında açık kalacak. Sergide, 1920'li ve 1930'lu yıllarda yazılmış Kuran tefsiri Risale-i Nurların orijinal nüshaları, o dönemlerin belge ve fotoğrafları ve birçok önemli hatıralar bulunuyor. Sergiyi bugün Bediüzzaman'ın avukatlarından Gültekin Sarıgül ve Rotterdam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Ahmet Akgündüz de gezdi.
Akgündüz, önceki yıllarda, Bediüzzaman'dan bahsedilince, 'devlet düşmanı, Kürtçü, bölücü insanlar' denildiğini hatırlatarak, "Bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Eğer bugün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, Kürtçülük bölünme noktasına kadar ulaşamamışsa, O'nun ve eserlerinin birinci derece faktör olduğu bizzat askeri ve mülki erkân tarafından söyleniyor. Bu, devletin istihbarat raporları ile de son olaylarda tespit edilmiştir." dedi.
Platformun yaptığı çalışmaları, milletin birliği ve beraberliği adına zaruri gördüğünü belirten Akgündüz, şöyle devam etti; "Büyüklük büyük demekle olmuyor, Bediüzzaman'ın büyüklüğü hizmetiyle, eserleriyledir. Birbirine benzeyen ağaçları birbirinden ayıran meyveleridir. Ben köylü bir vatandaşım. Yalancı armutla, aşılı armudu bilirim. Köylü olmayan birine, iki ağacı tercih edin deseler, yaprağı ve dalları ile mükemmel olan yalancı armudu tercih eder. Ama asıl aşılı armudun dalları budakları, meyveden dolayı kırıktır, döküktür. Meyve olunca kimin aşılı, kimin yalancı armut olduğu ortaya çıkar."
Akgündüz, Bediüzzaman'ın, mutlakıyet, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerini yaşayan bir İslam âlimi olduğunu belirterek, "Kendisinin en önemli özelliği İslami ilimlerde zirveye yükselmekle birlikte aynı zamanda, fizik, kimya ve matematikte de asrının bir kısım âlimleri ile yarışıp onları yenecek kadar da bilim sahibi olmasıdır." diye konuştu.
Bediüzzaman'ın, kendi döneminde fazla takdir edilmediğini söyleyen Akgündüz, "Sonradan takdir edilmiş. Şu anda eserleri 50 deniliyor ama benim bildiğim 73 dile ulaştı. Risaleleri diğer dillere çevriliyor. Bediüzzaman'ın 1940'lı yıllarda o zamanın siyasetçilerine yazdığı, 'Benimle uğraşmayın, Türk milletini bölmeye çalışan ve Komünizm istilasına almak isteyen ekibe karşı mücadele ediyorum. Sizinle siyasi bir mücadelem yok. 50 sen sonra gelen nesille konuşuyorum' demiş. Bugünde bu nesil, 'Ey Üstat bizde seni dinliyoruz' diyor. Gaziantep'teki etkinlikler istisnai bir durum, bütün grupların desteği ile yapıldı. En önemlisi müspet bir hareketin açık bir tezahürü. Devlet ve millet iç içe. Böylesine bilinmeyen bir dâhiyi, eserleri ile talebeleriyle ve bu zamana kadar yaptığı hizmeti ortaya koyan bir çalışma." şeklinde konuştu.
Son yıllarda sergilendiği her ilde yoğun ziyaretçi akınına uğrayan Barla-Kastamonu Sergisi, açıldığı günden beri Gaziantep ve çevresinden gelen yüzlerce insanın ilgisini çekiyor. Sergi 30 Mart 2010'a kadar ziyarete açık kalacak. Sergi, Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatından 1927-1944 yılları arasındaki 10 yıllık bir bölümü kapsıyor. Bu bölüm içinde Bediüzzaman'ın Barla sonrası Isparta'da geçirdiği bir yıla yakın süreyle Eskişehir ve Denizli hapisleri ve Kastamonu'daki sürgün yılları yer alıyor.
Gaziantepliler tarafından yoğun ilgi gösterilen sergi, her gün 10.00-22.00 saatleri arasında açık kalacak. Sergide, 1920'li ve 1930'lu yıllarda yazılmış Kuran tefsiri Risale-i Nurların orijinal nüshaları, o dönemlerin belge ve fotoğrafları ve birçok önemli hatıralar bulunuyor. Sergiyi bugün Bediüzzaman'ın avukatlarından Gültekin Sarıgül ve Rotterdam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Ahmet Akgündüz de gezdi.