hikmet.net
25.12.2009
Saç boyamak “hidab” kelimesiyle ifade edilir. Birçok hadis-i şerifte ve fıkıh kitaplarında saç ve sakal boyamayla ilgili hükümler yer almıştır. Dolayısıyla hayatın birçok alanını getirdiği hükümlerle düzenleyen İslam, saç veya sakal boyamakla ilgili de hükümler vaz’etmiştir. Hidab konusunda ulemanın ihtilaf ve ittifak ettiği hususlar vardır. Aslında bir konuda ulema arasında ihtilafların olması, dinin o konuda kesin ve sert bir tavır belirlemeyip suhûleti esas aldığını gösterir. Bu yüzden saç ve sakal boyamak müstehab olmakla birlikte bu konuda caiz olmayan hususlar da vardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) zamanında ehl-i kitap, süslenmenin Allah’a kulluğa aykırı olduğunu düşünerek saç boyamaktan kaçınmışlardır. Allah Resulü (s.a.s) ashabına ehl-i kitaptan bağımsız ve müstakil bir yol çizmek istediğinden saç ve sakallarını boyamalarını istemiş ve şöyle buyurmuştur: “Yahudi ve Hıristiyanlar (saç ve sakallarını) boyamaz. Onlara muhalefet ediniz (de boyatınız).” (Müslim, Libâs, 80) Ancak ulema bu hadis-i şerifte geçen emrin vücup ifade etmeyip istihbab ifade edeceğini söylemiştir. Yani bu hadis gereğince saç veya sakal boyamak vacip değil müstehab görülmüştür.
Allah Resulü’nün (s.a.s) saç boyamayı güzel gördüğünü anlatan bir diğer hadis-i şerif de şu şekildedir: “Saçlarına kına yakmış bir adam gelmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Bu ne güzel!” buyurup takdir etti. Daha sonra kına ve ketem (saçları siyaha boyamada kullanılan bir bitki çeşidi) ile boyanmış biri geldi. “Bu evvelkinden de güzel!” buyurdu. Sonra saçlarını sarıya boyamış biri daha gelmişti ki: “Bu öbürlerinden de güzel!” buyurdu.” (Ebû Dâvud, Tereccül 19)
Saç boyamada kullanılan boyanın rengi de önemlidir. Mesela Allah Resûlü (s.a.s) saçları siyaha boyamayı yasaklamıştır. Nitekim Mekke’nin fethi günü Hz. Ebu Bekir’in babası olan Ebu Kuhafe’nin saçlarının beyazlaştığını gören Allah Resûlü (s.a.s): “Bu beyaz saçları değiştiriniz ve siyahtan sakınınız” (Ebu Davud, Tereccül 18) buyurmuştur. Abdullah b. Mes’ud da Allah Resulü’nün on şeyi sevmediğini, ak saçların rengini değiştirmenin de bunlardan biri olduğunu ifade etmiştir. (Nesai, Zinet 17) Saçları siyaha boyamayı yasaklayan bir diğer hadis de şu şekildedir: “Ahir zamanda, güvercin havsalası gibi siyah renkle saçını boyayacak insanlar zuhur edecek. Onlar var ya cennetin kokusunu bile koklayamazlar.” (Nesai, Zinet 5) Havsala, güvercinin kursağı, göğsü demektir. Genellikle siyah olur.
Bununla birlikte saçı beyaz olan kimsenin genç olması halinde saçlarını siyaha boyamasında bir sakınca görülmemiştir. Yani saçları siyaha boyamanın yasaklığının ihtiyarlar için söz konusu olduğu ifade edilmiştir. Çünkü ihtiyarların beyazlaşan saçlarını siyaha boyamalarında daha genç görünmek suretiyle başkalarını aldatma söz konusudur. Ancak gençler için böyle bir durum söz konusu değildir. Saçı siyaha boyamanın caiz olduğu bir diğer durum da düşmanla cihad halidir. Düşmana karşı dinç ve mehîb görünmek için saçları siyaha boyamada bir mahzur görülmemiştir.
Efendimiz (s.a.s) saçları siyaha boyamayı yasaklamasına mukabil: “Saçın beyazlığını değiştirmek için kullandığınız şeylerin en iyisi kına ve ketem bitkisidir” (Ebû Dâvud, Tereccül, 18) buyurmak suretiyle kına ve ketem kullanmayı tavsiye etmiştir. Buna göre saçları siyaha boyamak mekruh olmakla birlikte sarı veya kızıl renge boyamak müstehab görülmüştür.
Saçları siyaha boyamak gençler için mekruh olmadığı gibi kadınlar için de mekruh değildir. Ancak açık kadınların saç boyamalarını farklı açıdan ele almak gerekir. Çünkü kadınların saç boyamalarının caiz olması, saçlarını sadece kocalarına veya mahremlerine göstermeleri durumunda geçerlidir. Yoksa yabancılara karşı başı açık duran kadınlar öncelikle dinin kat’î emri olan tesettürü terk ettiklerinden dolayı günaha girmiş olurlar. Diğer yandan saç boyama bir yönüyle kadın için bir ziynet ve süstür. Hâlbuki fitneye sebebiyet vermemesi için kadının dışarıda tesettüre uygun giyinmesi, dikkat çekmemesi, koku sürünmemesi ve makyajdan uzak durması esastır. Bundan dolayı başı açık bir kadının saçlarını boyaması ayrı bir günah ve israftır.
Saç boyamakla ilgili bir diğer husus da abdeste mani olup olmamasıdır. Eğer kullanılan boya maddesi kafada bir tabaka oluşturuyor ve suyun altına geçmesine mani oluyorsa, kuru yer kalmış olacağından gusül abdesti sahih olmaz. Böyle değil de kınada olduğu gibi suyun deriye temasına mani olmayan bir maddeyse saç boyamak gusle mani olmaz.
25.12.2009
Saç boyamak “hidab” kelimesiyle ifade edilir. Birçok hadis-i şerifte ve fıkıh kitaplarında saç ve sakal boyamayla ilgili hükümler yer almıştır. Dolayısıyla hayatın birçok alanını getirdiği hükümlerle düzenleyen İslam, saç veya sakal boyamakla ilgili de hükümler vaz’etmiştir. Hidab konusunda ulemanın ihtilaf ve ittifak ettiği hususlar vardır. Aslında bir konuda ulema arasında ihtilafların olması, dinin o konuda kesin ve sert bir tavır belirlemeyip suhûleti esas aldığını gösterir. Bu yüzden saç ve sakal boyamak müstehab olmakla birlikte bu konuda caiz olmayan hususlar da vardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) zamanında ehl-i kitap, süslenmenin Allah’a kulluğa aykırı olduğunu düşünerek saç boyamaktan kaçınmışlardır. Allah Resulü (s.a.s) ashabına ehl-i kitaptan bağımsız ve müstakil bir yol çizmek istediğinden saç ve sakallarını boyamalarını istemiş ve şöyle buyurmuştur: “Yahudi ve Hıristiyanlar (saç ve sakallarını) boyamaz. Onlara muhalefet ediniz (de boyatınız).” (Müslim, Libâs, 80) Ancak ulema bu hadis-i şerifte geçen emrin vücup ifade etmeyip istihbab ifade edeceğini söylemiştir. Yani bu hadis gereğince saç veya sakal boyamak vacip değil müstehab görülmüştür.
Allah Resulü’nün (s.a.s) saç boyamayı güzel gördüğünü anlatan bir diğer hadis-i şerif de şu şekildedir: “Saçlarına kına yakmış bir adam gelmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Bu ne güzel!” buyurup takdir etti. Daha sonra kına ve ketem (saçları siyaha boyamada kullanılan bir bitki çeşidi) ile boyanmış biri geldi. “Bu evvelkinden de güzel!” buyurdu. Sonra saçlarını sarıya boyamış biri daha gelmişti ki: “Bu öbürlerinden de güzel!” buyurdu.” (Ebû Dâvud, Tereccül 19)
Saç boyamada kullanılan boyanın rengi de önemlidir. Mesela Allah Resûlü (s.a.s) saçları siyaha boyamayı yasaklamıştır. Nitekim Mekke’nin fethi günü Hz. Ebu Bekir’in babası olan Ebu Kuhafe’nin saçlarının beyazlaştığını gören Allah Resûlü (s.a.s): “Bu beyaz saçları değiştiriniz ve siyahtan sakınınız” (Ebu Davud, Tereccül 18) buyurmuştur. Abdullah b. Mes’ud da Allah Resulü’nün on şeyi sevmediğini, ak saçların rengini değiştirmenin de bunlardan biri olduğunu ifade etmiştir. (Nesai, Zinet 17) Saçları siyaha boyamayı yasaklayan bir diğer hadis de şu şekildedir: “Ahir zamanda, güvercin havsalası gibi siyah renkle saçını boyayacak insanlar zuhur edecek. Onlar var ya cennetin kokusunu bile koklayamazlar.” (Nesai, Zinet 5) Havsala, güvercinin kursağı, göğsü demektir. Genellikle siyah olur.
Bununla birlikte saçı beyaz olan kimsenin genç olması halinde saçlarını siyaha boyamasında bir sakınca görülmemiştir. Yani saçları siyaha boyamanın yasaklığının ihtiyarlar için söz konusu olduğu ifade edilmiştir. Çünkü ihtiyarların beyazlaşan saçlarını siyaha boyamalarında daha genç görünmek suretiyle başkalarını aldatma söz konusudur. Ancak gençler için böyle bir durum söz konusu değildir. Saçı siyaha boyamanın caiz olduğu bir diğer durum da düşmanla cihad halidir. Düşmana karşı dinç ve mehîb görünmek için saçları siyaha boyamada bir mahzur görülmemiştir.
Efendimiz (s.a.s) saçları siyaha boyamayı yasaklamasına mukabil: “Saçın beyazlığını değiştirmek için kullandığınız şeylerin en iyisi kına ve ketem bitkisidir” (Ebû Dâvud, Tereccül, 18) buyurmak suretiyle kına ve ketem kullanmayı tavsiye etmiştir. Buna göre saçları siyaha boyamak mekruh olmakla birlikte sarı veya kızıl renge boyamak müstehab görülmüştür.
Saçları siyaha boyamak gençler için mekruh olmadığı gibi kadınlar için de mekruh değildir. Ancak açık kadınların saç boyamalarını farklı açıdan ele almak gerekir. Çünkü kadınların saç boyamalarının caiz olması, saçlarını sadece kocalarına veya mahremlerine göstermeleri durumunda geçerlidir. Yoksa yabancılara karşı başı açık duran kadınlar öncelikle dinin kat’î emri olan tesettürü terk ettiklerinden dolayı günaha girmiş olurlar. Diğer yandan saç boyama bir yönüyle kadın için bir ziynet ve süstür. Hâlbuki fitneye sebebiyet vermemesi için kadının dışarıda tesettüre uygun giyinmesi, dikkat çekmemesi, koku sürünmemesi ve makyajdan uzak durması esastır. Bundan dolayı başı açık bir kadının saçlarını boyaması ayrı bir günah ve israftır.
Saç boyamakla ilgili bir diğer husus da abdeste mani olup olmamasıdır. Eğer kullanılan boya maddesi kafada bir tabaka oluşturuyor ve suyun altına geçmesine mani oluyorsa, kuru yer kalmış olacağından gusül abdesti sahih olmaz. Böyle değil de kınada olduğu gibi suyun deriye temasına mani olmayan bir maddeyse saç boyamak gusle mani olmaz.