faris
Well-known member
Said Nursi'nin İzmir'de ne işi var? - (Yusuf İNAN, Yerel Gündem Gazetesi Köşe Yazısı)
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Barla Platformu Said Nursi sergisi düzenlemek istemiş. Daha önce farklı illerde açılan sergi büyük ilgi görünce "İzmir nasıl olsa gavur değil, orası da bizim, orada da açalım" demişler.
Bilbordlarda reklamları görünce şaşırmıştım. Burası İzmir, Said Nursi'nin burada ne işi var, burası gavur memleketi mi diye içimden geçirmiştim!
Sergi Türkan Saylan'ın adına düzenlenmiş olsaydı olurdu!
Nazım Hikmet adına yapılsaydı yine olurdu!
Ama Said Nursi adına olmaz!
Said Nursi'nin İzmir'de ne işi var? Gitsinler gavur memleketlerinde açsınlar! Hem sergi açmadan önce kentin haramilerini de görmeleri gerekirdi. Bunlar yol yordam bilmiyorlar ki, gelmiş kimseyi görmeden kendi kafalarına göre sergi açmışlar.
Öyle kendi başınıza sergi açarsanız haramiler de gelir içine limonu sıkar!
İnönü Dönemi'nde olsaydı sıkılan limon sütü bozardı. Şimdi bozmuyor...
İzmir'de Said Nursi sergisi açılmış kimin haberi vardı ki? Üç beş, on kişi.
Haramilerin sayesinde tüm İzmir duydu. Sergiye gitmeyi düşünmeyenlerde akın edince sergi salonu ana baba günü oldu. Tüm İzmir medyası olayı haber olarak değerlendirince sergi amacının da ötesinde başarılı oldu.
Gördüğüm o ki "bu kayık kürek çekmesen de gidiyor"...
Haramiler akıntıya karşı kürek çektiği için, ne kadar çabalarsa çabalasınlar geri geri gidiyorlar.
Ne kadar acı değil mi?!
İzmir'de bir şeyler yapmak isteyenler için "Haramiler ve kuralları" adlı bir el kitabı hazırlamayı düşünüyorum. Oraya "haramilerin" herşeyini koymak istiyorum. Bilmeyenler öğrensin ve kural dışı işlere girmesinler!
Bir de yıllardır biriktirdiğim "şarap koleksiyonum" var! Onun açılışını yapsam açılışa haramiler de gelir mi? Nerden baksan kırk yıllık koleksiyon. Bir iki tanesini açmayı da düşünüyorum. Gelip içine tuz atmazlarsa haramileri de davet ediyorum.
Buyursun gelsinler.
En güzel şarap nerde içilirmiş göstereyim.
Haramiler sayesinde Said Nursi hakkında biraz araştırma yaptım.
Said Nursi 1873 yılında Bitlis'in Hizan kazasının Nurs köyünde doğdu. O dönemin alimleri ile yapılan tüm münazaraları kazanarak Bediüzzaman ünvanını aldı.
Hayatı boyunca din ve fen ilimlerinin birlikte okutulacağı bir üniversite kurmak için çalıştı. Üniversitenin yeri olarak ta Van Gölü'nün kenarında bir yer belirledi. Bu üniversite olmazsa ileriki yıllarda ülkede birliğin bozulacağını öne sürdü.
PKK terörüne dikkat çekti.
Bu görüşlerini açıkladığı için deli diye tımarhaneye kapatıldı.
31 Mart Olayı'nda idamla yargılanıp beraat etti.
Kurtuluş Savaşı'nda talebelerinden Polat Alemdar tarzı bir birlik kurdu. Tarihte "keçe külahlılar" olarak anılan birlik Rus cephesinde büyük yararlılık gösterdi.
Türk Milleti'ne özel ilgi duydu ve Türk kavmini işaret etti. "Kur'an Türk kavmine işaret ediyor, siz de onlara itaat edin" dedi...
Tarihçe-i Hayat adlı kitabında yer alan Türklerle ilgili görüşleri...
Ey efendiler! Ben, her şeyden evvel Müslüman'ım ve Kürdistan'da dünyaya geldim. Fakat Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sâdık ve en hâlis kardeşlerim Türklerden çıkmış ve İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek-i Kur'âniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak Kutsi hizmetimin muktezası olduğundan; bana Kürt diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk Milletine hizmet ettiğimi, hakikî ve civanmert bin Türk gençlerini işhâd edebilirim.
Hayatı sürgünlerde geçti. Hapishanelerde ambalaj kağıtlarına yazılan kitapları Risale-i Nur Külliyat'ını oluşturdu. Kitaplarında iman ve fen ilişkisini ön plana çıkardı. Kur'an-ı Kerim'in çağdaş bir tefsiri denilecek eserleri büyük halk kitleleri tarafından ilgi gördü.
Hayatındaki en büyük zorlukları İnönü Dönemi'nde CHP iktidarında yaşadı.
23 Mart 1960 tarihinde Urfa'da vefat etti. 27 Mayıs ihtilalinde askerler naaşını alıp askeri uçakla Isparta'ya nakletti. Nakil sırasında cesedin çürümemiş olması uzun süre tartışıldı.
Mezarı bilinmiyor...
Yusuf İnan
29.11.2010
Yerel Gündem
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Barla Platformu Said Nursi sergisi düzenlemek istemiş. Daha önce farklı illerde açılan sergi büyük ilgi görünce "İzmir nasıl olsa gavur değil, orası da bizim, orada da açalım" demişler.
Bilbordlarda reklamları görünce şaşırmıştım. Burası İzmir, Said Nursi'nin burada ne işi var, burası gavur memleketi mi diye içimden geçirmiştim!
Sergi Türkan Saylan'ın adına düzenlenmiş olsaydı olurdu!
Nazım Hikmet adına yapılsaydı yine olurdu!
Ama Said Nursi adına olmaz!
Said Nursi'nin İzmir'de ne işi var? Gitsinler gavur memleketlerinde açsınlar! Hem sergi açmadan önce kentin haramilerini de görmeleri gerekirdi. Bunlar yol yordam bilmiyorlar ki, gelmiş kimseyi görmeden kendi kafalarına göre sergi açmışlar.
Öyle kendi başınıza sergi açarsanız haramiler de gelir içine limonu sıkar!
İnönü Dönemi'nde olsaydı sıkılan limon sütü bozardı. Şimdi bozmuyor...
İzmir'de Said Nursi sergisi açılmış kimin haberi vardı ki? Üç beş, on kişi.
Haramilerin sayesinde tüm İzmir duydu. Sergiye gitmeyi düşünmeyenlerde akın edince sergi salonu ana baba günü oldu. Tüm İzmir medyası olayı haber olarak değerlendirince sergi amacının da ötesinde başarılı oldu.
Gördüğüm o ki "bu kayık kürek çekmesen de gidiyor"...
Haramiler akıntıya karşı kürek çektiği için, ne kadar çabalarsa çabalasınlar geri geri gidiyorlar.
Ne kadar acı değil mi?!
İzmir'de bir şeyler yapmak isteyenler için "Haramiler ve kuralları" adlı bir el kitabı hazırlamayı düşünüyorum. Oraya "haramilerin" herşeyini koymak istiyorum. Bilmeyenler öğrensin ve kural dışı işlere girmesinler!
Bir de yıllardır biriktirdiğim "şarap koleksiyonum" var! Onun açılışını yapsam açılışa haramiler de gelir mi? Nerden baksan kırk yıllık koleksiyon. Bir iki tanesini açmayı da düşünüyorum. Gelip içine tuz atmazlarsa haramileri de davet ediyorum.
Buyursun gelsinler.
En güzel şarap nerde içilirmiş göstereyim.
Haramiler sayesinde Said Nursi hakkında biraz araştırma yaptım.
Said Nursi 1873 yılında Bitlis'in Hizan kazasının Nurs köyünde doğdu. O dönemin alimleri ile yapılan tüm münazaraları kazanarak Bediüzzaman ünvanını aldı.
Hayatı boyunca din ve fen ilimlerinin birlikte okutulacağı bir üniversite kurmak için çalıştı. Üniversitenin yeri olarak ta Van Gölü'nün kenarında bir yer belirledi. Bu üniversite olmazsa ileriki yıllarda ülkede birliğin bozulacağını öne sürdü.
PKK terörüne dikkat çekti.
Bu görüşlerini açıkladığı için deli diye tımarhaneye kapatıldı.
31 Mart Olayı'nda idamla yargılanıp beraat etti.
Kurtuluş Savaşı'nda talebelerinden Polat Alemdar tarzı bir birlik kurdu. Tarihte "keçe külahlılar" olarak anılan birlik Rus cephesinde büyük yararlılık gösterdi.
Türk Milleti'ne özel ilgi duydu ve Türk kavmini işaret etti. "Kur'an Türk kavmine işaret ediyor, siz de onlara itaat edin" dedi...
Tarihçe-i Hayat adlı kitabında yer alan Türklerle ilgili görüşleri...
Ey efendiler! Ben, her şeyden evvel Müslüman'ım ve Kürdistan'da dünyaya geldim. Fakat Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sâdık ve en hâlis kardeşlerim Türklerden çıkmış ve İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek-i Kur'âniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak Kutsi hizmetimin muktezası olduğundan; bana Kürt diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk Milletine hizmet ettiğimi, hakikî ve civanmert bin Türk gençlerini işhâd edebilirim.
Hayatı sürgünlerde geçti. Hapishanelerde ambalaj kağıtlarına yazılan kitapları Risale-i Nur Külliyat'ını oluşturdu. Kitaplarında iman ve fen ilişkisini ön plana çıkardı. Kur'an-ı Kerim'in çağdaş bir tefsiri denilecek eserleri büyük halk kitleleri tarafından ilgi gördü.
Hayatındaki en büyük zorlukları İnönü Dönemi'nde CHP iktidarında yaşadı.
23 Mart 1960 tarihinde Urfa'da vefat etti. 27 Mayıs ihtilalinde askerler naaşını alıp askeri uçakla Isparta'ya nakletti. Nakil sırasında cesedin çürümemiş olması uzun süre tartışıldı.
Mezarı bilinmiyor...
Yusuf İnan
29.11.2010
Yerel Gündem