Saîd nursînin sultân abdülhamîd düşmânlığı

karesi beyliði

New member
[h=1]SAÎD NURSÎNİNSULTÂN ABDÜLHAMÎD DÜŞMÂNLIĞI[/h]
Bu yazımızda, Saîd Nursî’nin, Sultan AbdülHamîd’e olandüşmânlığını kendi kitâblarından misâller vererek ele alacağız:
İstibdâd’dan en fazla zararı bizkürdler gördük. (1)

İstibdâd pis eliyle… (3)

İstibdâda sille ( tokat ) vuracağım. (4)

25 sene bir istibdâd-ı mutlak… (5)

Şerî’at ile hiç münâsebeti olmayan omüdhiş istibdâd-ı zâlimâne… (6)

İstibdâd sebebiyle Ermeniler düşmânoldular.” (7)

Memleketin se’âdeti ve selâmetiErmenilerle ittifâk ve dost olmaya bağlıdır.”(8)

Meşrûtiyyet hakîkî şerî’atdır. (9)

Meşrûtiyyetin muhâfazasına çalışınız. (10)

Meşrûtiyyeti şer’î delîllerle kabûletdim. (11)

Seâdetiniz olan meşrûtiyyet. (12)

Meşrûtiyyetin gelmesi içün, milletinyarısı dahî fedâ olsa buna değer. (13)

İttihâd ve Terakkî’den 19 bin altınaldım. (14)

Ben İttihâd ve Terakkî’denayrılmadım,ba’zîları ayrıldılar, Resneli Niyâzî , Enver Paşa gibi adamlarlaşimdi de müttefikim. Lâkin ları bizden ayrıldılar, bataklık yoluna sapdılar. (15)

Ayrıca,SaîdNursî,”İttihâd ve Terakkî’nin şark vilâyetlerindeki şu’belerini bir dereceistihsân(güzel görme) ve tebrîk ederim.”der.

SaîdNursî’nin İttihâdcılarla işbirliği yapdığı.(16)

Saîd Nursî’nin İttihâdcıların kurduğu“Teşkîlât-ı Mahsûsa’da çalışdığı ” (17)

Cumhûriyetçilerden de 150 bin banknot aldığı.”(18)

Cumhûriyetçiyim. (19)

Hareket Ordusu’nda bulunduğunu… (20)

Prof. Dr. Şerîf Mardin, SaîdNursî’nin, Sultân AbdülHamîd’e, mason Cemâleddîn ve mason Muhammed Abdüh’den aldığı ilhâmlakarşı geldiğini(21) bu niyyetle, Osmanlıyı yıkmakiçün gayret sarf etdiğini dilegetirmekdedir. (22)

SaîdNursî yalnızca Sultân AbdülHamîd’e düşmân değildir, O, Osmanlı Devletini yıkmakiçin gayret gösterenlerin safında yer almışdır. Osmanlıya düşmân olduğunugösteren, çok edeb dışı bir yazısını okuyucularımızdan özür dileyerek buradayer veriyoruz:



KânûnîSultân Süleymân için diyorki :
Hîlâf-ışerî’at (İslâm dışı) kânûnlarıAvrupadan getirdiği cihetle, İstanbul’a öyle bir bok sıçdın ki yüz senedekuvvetli sular aksa da temizleyemez.” Sikke-i tasdîk-ı gaybî, S.195. 24 sene gibi çok uzun bir
Zulm edenler pâdişâh da olsalarhaydutdur. (2)

zaman şeyhülislâmlıkda bulunan Zembilli Ali Cemâlîefendi’nin Kânûnî Sultân Sûleymân’asöylendiğini iddi’â etdiği bu sözün ne edeben ve ne de sultâna hürmetensöylenmesi mümkin değildir. [Bu sözü bırakın şeyhülislâmın söylemesinialelâde bir insânın söylemesi dahî edebsizlikdir, bu şeyhülislâma ve KânûnîSultân Süleymân’a çok ağır bir hakâret ve iftirâdır.] Saîd Nursînin, Kânûnî Sultân Süleymân zamanında Îslâmâlimlerince kânûn hâline getirilen Îslâm hukûku ile son zamanlardaki kânûnlarıkarıştırdığı anlaşılıyor...



Muhammed Abdüh’ün talebesi Reşîd Rızâ’nın (23), SultânAbdülHamîd hakkındaki ”…Ey Müslimânlar,O müstebid hükümdârı çağırın,kandırın,yâhûdzincire vurun.İslâm hükümdârları içinde AbdülHamîd kadar İslâm’a ihânet eden,fıkıh,akâid ve hadîs kitâblarını yasaklayan ve ortadan kaldıran bir kişi göstermekasla mümkin değildir.” iftirâsı ile, ittihâdcı fetvâemîni Elmalı’lı MuhammedHamdî Yazır’ın , Sultân AbdülHamîd halli için hazırladığı: ”Müslimânların imâmışerî’at kitâblarını yasaklasa,yakdırsa,devlet hazînesinde isrâf etse,insânlarıkatletse ve zâlim olsa…”ifâdelerinin yer aldığı hâl fetvâsındaki iftirâsınınbenzerliği fetvânın, ilhâmının neredenkaynaklandığını göstermesi bakımından fevkal’âde dikkât çekicidir.



SaîdNursîye, hiç kimse, Sultân AbdülHamîd’i tahtdan indirmek isteyenlerle berâberolmadı, onlara yardım etmedi diyemez, çünkü bu târîhî gerçeklere ve SaîdNursînin i’tirâflarına ters düşer. Saîd Nursî, Sultân AbdülHamîd’e düşmân olanherkesle dost olmuş, onlarla işbirliği yapmış ve maddeten de büyük paralaralarak, ittihâdcılara hizmetinin karşılığını fazlasıyla görmüşdür.
12.asrınMüceddid’i Mevlânâ Hâlid Bağdâdî ise müceddidlere yakışan bir ifâde ileDevlet-i aliyye-i Osmâniyye’ye dü’â etmişdir :”Allâhınyardımı, İstanbul’u ve bütün İslâm beldelerini himâye eden pâdişâha olsun.,,Mektûbât,4.mektûb.” Büyük Sultân, Yüce Hâkân için, Saltanâtın devâmlılığı,dîn düşmânlarının ve bozguncu kâfirlerin, övülmüş devletin sâyesinde silinmesive yok olması içün Allâh’a daha fazla dü’â etmemiz gerekir. Mektûbât, 70.mektûb, 12.mektûbunda ise : Emîr sâhiblerine, yardımcılarına dü’â etmeye gayretediniz, demekde, ” İmâmlara (sultânlara) sövmeyiniz, onların iyilerine dü’â ediniz.,gerçekde onların iyileri sizlerin menfe’atinizedir.” Hadîs-i şerîfini (Taberânî,Mu’cemü’l-kebîr.)nakl etmekdedir

Kendisini müceddid diye iddi’â eden Saîd Nursî ise daha evvelki müceddidlereinanç olarak hep ters düşüyor. Aklı başında olan, inancı doğru her müslimân,kimin sahte kimin de hakîkî müceddid olduğunu bilmekde herhalde sıkıntıçekmiyecekdir.

Allâh’ınRasûlü Muhammed aleyhisselâm’dan, sultân ile ilgili, birkaç hadîs-i şerîf dahanakl edelim :



KimAllâh’ın yeryüzündeki sultânını alçaltırsa, Allâh da onu alçaltır.” Tirmizî [Bu yüzden olacak kikendi tarafdârları cumhûriyyetçiler bile kendisine eziyyet etmişler ve uzunzaman habshânelerde kalmışdır.]

Zamanınhâlifesini bilmeden[kabûl etmeyerek, karşı çıkarak ] ölenler câhiliyye dîniüzere ölürler. Halîfe millet içün bir kalkandır. Onun komutasında harb edilir,onunla düşmândan korunulur. Buhârî, Müslim, Ebû Dâvüd, Nesâî.

“Kim bana itâ’at etmişse mutlaka Allâh’a itâ’at etmişdir, kim de banaisyân etmiş ise, mutlaka Allâh’a isyân etmişdir. Kim emîre (sultâna) itâ’at ederse mutlaka bana itâ’at etmiş olur.Kim de emîre isyân edersemutlaka bana isyân etmiş olur. Buhârî,Müslim,Nesâî.

Kim itâ’atdan dışarı çıkar ve cemâ’atden ayrılır ve bu hâlde ölürse,câhiliyye dîni üzere ölür. Buhârî, Müslim,İbni Mâce, Nesâî

Mü’min,kusur bulucu, la’net edici ve terbiyesiz(kaba vehayâsız) olmaz.Tirmizî

Müslimânın sövmesi (hakâret etmesi) yoldan sapmadır. Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî

Sultânlarasövmeyiniz, onların iyilerine dü’â ediniz.” Taberânî, Mu’cemü’l-kebîr

Allâhü te’âlâ Kur’ân-ı Kerîmde ise “ Ey imân edenler, Allâh’a,Rasûl’e, idârecilerinize itâ’at edin.” buyuruyor. Nisâ, 59. âyet-i kerîme



M. Ekmel Hakkatapan







(1) Târîhçe-i hayât, s. 65

(2) Târîhçe-i hayât, s. 66

(3) Târîhçe-i hayât, s. 66

(4) Târîhçe-i hayât, s. 73

(5) Şu’âlar, 16. şu’â ,s. 610

(6) Volkan Gazetesi, sayı: 83

(7) Âsâr-ı bedî’ıyye, s. 318, Elmas Neşriyyat, 2004, İstanbul

(8) Âsâr-ı bedî’ıyye, s. 318, Elmas Neşriyyat, 2004, İstanbul

(9) Târîhçe-i hayât, s. 65

(10) Târîhçe-ihayât, s. 65

 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Bir zaman adamın birine sormuşlar niye namaz kılmıyorsun diye adam cevaben Kuran da namaza yaklaşmayınız diyor diye cevab vermiş..

Sizin yukarıda alıntılarda bulunduğunuz bütün meselelerin hepsi bundan ibarettir.. Evveli ve ahirini vermeden işinize gelen kısımları alarak hakikati değil kendi menfi düşüncenizi empoze etmeniz ancak münafıkların başvurduğu bir yöntemdir.

İkinci husus ise Hadis-i Şeriflerdir, hadisler ile Ustad Bediüzzamanı nazardan düşürmeye çalışıyorsunuz ancak hem seyyid hem şerif olduğunu unutuyorsunuz.. Bununla beraber Hadis-i Şeriflerdeki hadislerin nasıl ele alınacağı hakkında en ufak bir fikriniz olmadığı ortada..

Size bir ayeti kerime ile cevap vereyim :

"...Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız Benden korkun. Hakkı bâtıl ile karıştırmayın, bilip dururken hakkı gizlemeyin." (2/Bakara, 41-42)
 
Üst