...
"Ümmetinin hadsiz salâvatına hadsiz ihtiyaç göstermekle..." cümlesinde Resullah (a.s.m)'in ümmetinin salavatına ihtiyacı var mı? Varsa neden ve bunu nasıl anlamalıyız?
Yazar: Sorularla Risale, 31-7-2010
Makam-ı mahmud: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Allah indinde medhe müstehak, layık ve sena edilmiş olan, şefaat-ı uzmasıdır. Cenab-ı Hak kullarının kurtulması noktasında, en yüksek şefaati ve makamı diğer peygamberlere nisbeten, Resul-ü Kibriyaya vermiştir. İşte biz bu şefaati uzmaya makâm-ı mahmûd diyoruz.
Nasıl ki, o nun dini olan İslamiyet'le bütün insanlık, maddi ve manevi huzur, sürur ve saadete kavuşmuş ve bu saadet diğer nebilere göre en yüksek ve en büyük mahiyette ise; Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şefaat-ı uzması da ahirette; o kadar külli, geniş ve daimi olarak tezahür edecektir.
Bu makâm-ı mahmûd ya da şefaat-ı uzmanın liyakatı için de, Resul-ü Kibriya'ya bol bol dua, salat ve salavat icap etmektedir. Bunlar ise, o sofraya yapılan davete, bir çeşit icabet şekilleri ve usulleridir.
İşte bu nokta-i nazardan, salavatın nereye baktığını, nasıl bir vazife ifa ettiğini ve neticesinin ne olduğunu şuuren bilen insanlar, o salavata ve salata ehemmiyet verirler ve devam ederler.