ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Kur’ân-ı Kerim’de ismi geçen peygamberlerden biri olan Sâlih (a.s.), Semûd kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Hz. Nuh‘un (a.s.) oğullarından Sam'ın neslindendir. Âd kavmi helâk olduktan sonra felâketten kurtulanlardan birisi de Hz. Hûd (a.s.) ile birlikte Nuh’un (a.s.) oğlu Sam’ın neslinden olan Semûd idi. Şam ile Hicaz arasındaki Hicr denilen yere yerleşti. Semûd'un nesli zamanla çoğaldı. Cenâb-ı Hak bunlara da Âd kavmi gibi bol nimetler ihsan etti. Kuvvet ve medeniyetlerinin seviyesini gösteren en bariz özelliklerinden birisi sarp dağları yontarak sağlam kaleler ve evler yaptıkları için Kur’ân’da “Ashabü’l-Hicr” olarak zikredilmişlerdir.
Semûd kavmi zamanla bolluğa kavuşup Ad kavmi gibi azdılar. Taşlardan yaptıkları putlara tapmaya başladılar. Allahü Teâlâ onlara, putlara tapmaktan men'edip azgınlıklarından sakındırmak için Hz. Sâlih’i (a.s.) peygamber olarak gönderdi. Hz. Sâlih (a.s.) onları imâna davet edip Hz. Nuh'un dinini tebliğ etti. Birçok kavim gibi Semûd kavminin çoğunluğu Hz. Sâlih’e (a.s.) iman etmedi. Peygamberliğini ispat için ondan bir mu’cize istediler; mu’cize gösterdiği takdirde ona inanacaklarına söz verdiler. Kendilerine göre olması mümkün olmayan bir şeyi, kayadan bir deve meydana gelmesini istediler. Deve olmasını istedikleri kaya büyüyüp gebe bir deve şekline döndü. Devenin yavrulaması üzerine bazıları imân etti.
Sâlih (a.s.) devenin kayadan çıkması üzerine kavmine: “Ey kavmim, Allah'a kulluk ediniz! O Allah ki, sizin için O'ndan başka ibâdet edecek hiç bir ilâh yoktur. Onu kendi hâline bırakınız! Sakın ona bir fenalık etmeyiniz! Sonra sizi çok elemli bir azap yakalar. İşte şu deve—Nâka-i Salih—peygamberliğimin doğruluğuna bir delildir. Bu kuyunun suyunu nöbetle muayyen bir gün devenin içme hakkı vardır. Belirli bir gün de sizin içme hakkınız vardır. Sakın bu deveye fenalık dokundurmayınız! Sonra sizi büyük bir günün azabı yakalar”
Semûd kavmi bunu dinlemeyip devenin ayaklarını kesip öldürdüler. Hz. Sâlih (a.s.) ile alay edip: “Eğer hakikaten peygamber isen bize vâd ettiğin azabı getir” dediler.
Allahü Teâlâ, Hz. Sâlih’e (a.s.) kendine inananlarla birlikte o beldeyi terk etmesini ve şiddetli bir azabın geleceğini vahyetmesi üzerine Hz. Sâlih (a.s.), kendisine imân eden dört bin kişi ile birlikte orayı terk etti. Semûd kavminin bundan sonra yüzleri önce sarardı, daha sonra kana boyanmış gibi kıpkırmızı, daha sonra da simsiyah oldu. Cebrail (a.s.) onları, bir sabah vakti korkunç bir ses ile gelerek helâk etti.
Sâlih (a.s.) bundan sonra imân edenlerle birlikte Şam taraflarına giderek Remle kasabasına yerleşti. Hadramut taraflarına da gittiği rivayetler arasındadır. Enbiya Sûresinde zikredildiğine göre tarihte hiçbir peygamber, helâk edilen kavminin oturduğu bölgede felâketten sonra dönüp ikamet etmemiştir.
İbni Kuteybe’ye göre, Hz. Salih (a.s.) kendine inanan mü’minlerle birlikte yirmi yıl daha yaşadıktan sonra yüz elli sekiz yaşında vefat etmiştir.