ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Asıl adı, Şemseddin Muhammed bin Ali bin Melik’tir. Tebrizli Melikdâd oğlu Ali’nin oğludur. Doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, 1185’de Tebriz’de dünyaya geldiği söylenir. Ailesi, gençlik yılları ve öğrenimi hakkındaki bilgiler yetersizdir. Şems-i Tebrizî’ye ait bilgilerin çoğu, onun günümüze kadar ulaşan tek kitabı olan Makâlât’tan alınmıştır.
Şems-i Tebrizî, ilkin Tebriz’de, bazı kaynaklara göre Ebû Bekir Sellebaf’a, bazı kaynaklara göre de Necmeddîn-i Kübrâ’nın (bk. Necmeddîn-i Kübrâ maddesi) halifelerinden Baba Kemal’e mürid oldu. Ancak daha sonra Tebriz’den ayrıldı. Bağdat, Şam ve Haleb’i dolaştı. Şems, bir yerde fazla durmaz, talebelerin bulunduğu yerlere giderek onları yetiştirirdi. Bunun için kendisine “Uçan Güneş” anlamında “Şems-i Perende” lâkabı da verilmiştir. Şems-i Tebrizî, gittiği yerlerde iyi bir dost bulmak için dua ederdi. Mânevî bir işaretle, aradığı kişinin Rum diyarında bulunan Mevlânâ Celâleddin Rumî hazretleri (bk. Mevlânâ Celâleddîn maddesi) olduğu bildirildi ve Şems 1244 yılında Konya’ya geldi. Makâlât’tan anlaşıldığına göre, Konya’ya gelmeden önce Erzurum, Erzincan ve Tokat gibi Anadolu’nun çeşitli yerlerini dolaştı ve Erzincan’da öğretmenlik yaptı.
Konya’ya geldiğinde ilk olarak Şekerciler Hanı’na yerleşti ve ilk sorduğu Mevlânâ oldu. Mevlânâ’nın Meram bağlarında olduğunu ve ikindiden sonra geleceğini öğrenince onu yol üstünde bekledi. Karşılaştıklarında Mevlânâ’nın atının dizginlerinden tuttu ve ona Hz. Muhammed’in (a.s.m.) mi, yoksa Beyazid-i Bistamî’nin mi büyük olduğunu sordu. Mevlânâ’nın Hz. Muhammed’i (a.s.m.) yücelten cevabından sonra aralarında büyük bir dostluk başladı.
Mevlânâ, Şems ile tanıştıktan sonra çevresiyle ilgisini kesti. Bu durum halkın Şems-i Tebrizî’ye tepki göstermesine sebep oldu. Hakkındaki itirazlar bitmek bilmeyince, Şems 1246 yılında Konya’yı terk etti. Ancak Mevlânâ onun gidişiyle dostlarının beklediği gibi tekrar insan içine çıkmadı. Aksine bütün bütün kendi içine kapandı. Oğlu Sultan Veled Şam’a giderek Şems’i tekrar Konya’ya davet etti. Şems’in gelişi Mevlânâ’yı çok sevindirdi. Ancak aleyhindeki dedikodular tekrar başlayınca Şems bir daha dönmemek üzere Konya’dan ayrıldı ve Tebriz’e dönerek 1247 yılında orada vefat etti.
Şems-i Tebrizî’nin müridleri tarafından kayda geçirilen bazı sözleri sonradan Makâlât ismi altında bir araya getirildi. Bu eser günümüze kadar ulaşan tek kitabıdır.