Sen yokken gerek yaprakların dökülmesi gerekse karın yağması bana sadece mevsimlerin değiştiğinin göstergesi gibi geliyordu. Kurulu olan düzen, bu döngü ile her geçen gün daha da kemalata eriyordu. Yaşadağım her günde, evrenin farklı yönlerinin keşfini bulmak kulluk adına bana ayrı keyif veriyordu.
Oysa ki seni tanıdıktan sonra....
Güneş başka doğdu, kar başka yağdı. Cama vuran yağmur tanelerin de seni aradım, öyle ki nefes almak, gülmek, konuşmak....Hepsi sen hayatıma girdikten sonra anlam kazandı.
Varlığının hissiyle gözlerimi açtığımda Allah'a bir kez daha şükrediyordum seni bana nasip ettiği için...
Pembe panjurlu bir evde oturmak hayalim olmadı hiçbir zaman ama aynı evde havayı teneffüs etmek, beraber hazırladığımız masa da kahvaltı etmek, beraber kitap okumak hiç eksik olmadı hayallerimden. Belki bunlar da hayata baktığım pembe gözlüklerin pembesiydi ama olsun. İleriki yaşamda hayatın gerçekleriyle tanışınca, pembesinin gidip tozunun kalacağını bilsemde şimdiden bunları düşünmek beni çok mutlu ediyor tarifi mümkün olmayan keyif veriyordu.
Bu sabah cama vuran yağmur tanelerinin sesiyle gözümü açtım. İstanbul neye ağlıyor dersin? Gidene mi geride kalana mı?
Sensiz ve bir daha hiç olmayacağını bile bile gözlerini hayata açmak ne kadar hüzün verici bir duyguymuş. Dünya hayatına nazaran şu kısacık tanışmamız meğer tüm hayatımdan daha çok yer etmiş bende. Nerde beraber hazırlayacağımız kahvaltılarımız, nerde akşam sohbetlerimiz hani nerde sinemalarımız, tiyatrolarımız.....
Ne büyük hayallerim vardı seninle paylaşacağım, ne çok şey kurmuştum senle ilgili, ne surprizler yapacaktım.
Ben yeni yıla sensiz gireceğimi hiç düşünmemiştim....
Çok ağladım, okadar çok ağladım ki utanmasam ağıtlar yakacaktım.
Birgün daha geçiyor sensiz ve ben genç yaşta toğrağa koyduğum yarime birgün daha uzağım.
Yakında ilk kar yağacak üzerine. Sensiz yaşadığım bütün ilkler beni birkez daha yaralayacak.
Acaba bundan yıllar sonra da bu ızdıraplar için olacak mıyım? Unutabilecek miyim, tekrar gülüp sen yokmuşsun gibi hayata devam edebilecek miyim?
Ve sensiz HAYAT DEVAM EDİYOR....
Oysa ki seni tanıdıktan sonra....
Güneş başka doğdu, kar başka yağdı. Cama vuran yağmur tanelerin de seni aradım, öyle ki nefes almak, gülmek, konuşmak....Hepsi sen hayatıma girdikten sonra anlam kazandı.
Varlığının hissiyle gözlerimi açtığımda Allah'a bir kez daha şükrediyordum seni bana nasip ettiği için...
Pembe panjurlu bir evde oturmak hayalim olmadı hiçbir zaman ama aynı evde havayı teneffüs etmek, beraber hazırladığımız masa da kahvaltı etmek, beraber kitap okumak hiç eksik olmadı hayallerimden. Belki bunlar da hayata baktığım pembe gözlüklerin pembesiydi ama olsun. İleriki yaşamda hayatın gerçekleriyle tanışınca, pembesinin gidip tozunun kalacağını bilsemde şimdiden bunları düşünmek beni çok mutlu ediyor tarifi mümkün olmayan keyif veriyordu.
Bu sabah cama vuran yağmur tanelerinin sesiyle gözümü açtım. İstanbul neye ağlıyor dersin? Gidene mi geride kalana mı?
Sensiz ve bir daha hiç olmayacağını bile bile gözlerini hayata açmak ne kadar hüzün verici bir duyguymuş. Dünya hayatına nazaran şu kısacık tanışmamız meğer tüm hayatımdan daha çok yer etmiş bende. Nerde beraber hazırlayacağımız kahvaltılarımız, nerde akşam sohbetlerimiz hani nerde sinemalarımız, tiyatrolarımız.....
Ne büyük hayallerim vardı seninle paylaşacağım, ne çok şey kurmuştum senle ilgili, ne surprizler yapacaktım.
Ben yeni yıla sensiz gireceğimi hiç düşünmemiştim....
Çok ağladım, okadar çok ağladım ki utanmasam ağıtlar yakacaktım.
Birgün daha geçiyor sensiz ve ben genç yaşta toğrağa koyduğum yarime birgün daha uzağım.
Yakında ilk kar yağacak üzerine. Sensiz yaşadığım bütün ilkler beni birkez daha yaralayacak.
Acaba bundan yıllar sonra da bu ızdıraplar için olacak mıyım? Unutabilecek miyim, tekrar gülüp sen yokmuşsun gibi hayata devam edebilecek miyim?
Ve sensiz HAYAT DEVAM EDİYOR....