ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Şeyh Abdülhakim, 1865 yılında Van iline bağlı Başkale ilçesinde dünyaya geldi. Seyyid Mustafa Efendinin oğludur. İlk derslerini babasından aldı. İlkokul ve liseyi Başkale’de bitirdikten sonra, eğitim maksadıyla Irak’a gitti. Burada bazı bölgeleri dolaşarak alimlerden icazet aldı. Buradaki eğitimini de tamamladıktan sonra Başkale’ye geri döndü.
Şeyh Abdülhakim, Başkale’ye döndükten sonra burada bir medrese yaptırdı. Elindeki bütün imkânları harcayarak büyük bir kütüphane vücûda getirdi. Kendi kurmuş bulunduğu medresesinde yirmi yıla yakın ders okuttu. Daha sonra Hâlidiye Tarikatı şeyhlerinden olan Seyyid Fehim’e intisap etti.
l. Dünya Savaşı’nın başlaması ve Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinden sonra bölge Ruslar tarafından işgal edildi. Bu arada Başkale de Ruslar tarafından istilâ edildi. Bu gelişmeler üzerine Şeyh Abdülhakim, 150 kişiyi bulan ailesi ile birlikte buradan göç etti.
Şeyh Abdülhakim, Musul’a vardıktan sonra burada iki yıl kaldı. Ardından yine ailesi ile birlikte tekrar göç ederek önce Adana’ya ardından Eskişehir’e gitti. Daha sonra buradan da ayrılarak 1919 yılında İstanbul’a geçti. Eyüp’te kendisine tahsis edilen Yazılı Medrese’de misafir edildi. Ayrıca, Kaşgari Dergâhı şeyhliğine tayin edildi. Daha sonra Sultan Vahdeddin tarafından Medrese-i Mütehassisin’e müderris olarak görevlendirildi. Bu arada dergâh şeyhliği, imamlık ve vaizlik vazifelerini de ifa etti. Bu görevi tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar devam ettirdi.
Menemen hadisesi sonrasında, çok sayıda insan tutuklanarak hapis ve ağır cezalara çarptırıldı. Şeyh Abdülhakim de tutuklandı ve Menemen’e gönderildi. Ancak, olayla ilgisinin olmadığı anlaşıldı.
Soyadı kanununun çıkarılmasından sonra Üçışık soyadını alan Şeyh Abdülhakim, İstanbul’da çalışmalarına devam etti. Beyoğlu’nda bulunan Ağa Camii ile Beyazıt Camilerinde ders okuttu.
Eylül 1943 tarihinde sıkıyönetimin emriyle İzmir’e gönderilen Şeyh Abdülhakim, aynı yıl içinde hastalandı ve hemen ardından Ankara’ya getirildi. Kısa bir süre sonra 27 Kasım 1943 tarihinde Ankara’da vefat etti. Naaşı Ankara’nın kuzeyinde bulunan Bağlum Mezarlığına defnedildi.
Şeyh Abdülhakim, Birinci Şuâ’da geçen bazı Kur’ân ayetlerinin cifir ve ebced açısından yorumlanmasını tenkid etmişti. Kastamonu Lâhikasında Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur’daki bazı meselelere itiraz yönelten Seyyid Abdülhakîm Arvâsî ile ilgili şöyle demiştir:
“Şahsım için mucib-i hayrettir ki, o itiraz eden zât, benim silsile-i ilimde en mühim üstadım olan Şeyh Fehim’in (k.s.) tilmizi (talebesi) ve en ziyade merbut olduğum (bağlandığım) İmam-ı Rabbânî’nin (r.a.) bir talebesi olduğu halde, herkesten ziyade kusurlarıma, eski karışık hayatlarıma, taşkınlıklarıma bakmayarak bütün kuvvetiyle imdadıma koşmak lâzım iken, maatteessüf, ondan tereşşuh eden bir itiraz, bazı zayıf arkadaşlarımıza fütur ve ehl-i dalâlete bir senet hükmüne geçtiğini çok teessüfle işittik. O ihtiyar zattan, çabuk bu su-i tefehhümü (yanlış anlaşılmayı) izale etmek için tamire çalışmasını, hem duasıyla, hem tesirli nasihatiyle yardımını bekleriz.”