Seyyidii'l-İstiğfâr Duası (İstiğfarın Büyüğü):
1049- Şeddad İbni Evs'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayete göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"İstiğfarın başı, kulun şöyle demesidir:
"Allâhümme ente rabbî Iâ ilahe illâ ente. Halaktenî ve ene abdüke ve ene ala ahdike ve va'dike ve mestetâtü e'ûzü bike min şerri mâ sana'tü ebûu leke bini'metike aleyye ve ebû'u bizenbî. Feğfir lî. feinnehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente."
"Allah'ım! Sen Rabbimsin. Senden başka İlâh yoktur. Sen beni yarattın, ben Senin kulunum. Sana verdiğim (tevhidden ibaret) söz ve va'd üzereyim, gücüm yetesiye.. Yaptığım şeylerin kötülüğünden Sana sığınırım. Bana olan nimetini itiraf ediyorum. Günahımı da itiraf ediyorum. Beni bağışla; çünkü Senden başkası günahları bağışlayamaz; ancak Sen bağışlarsın. Kim bu sözlere kesinlikle inanarak gündüz bunları söyler de o gün akşamlamadan önce ölürse, o kimse cennet ehlindendir. Kim de bu sözlere kesinlikle inanarak bunları geceleyin söylerde, sabahlamadan önce ölürse, o kimse cennet ehlindendir." [13 ]
1050- İbni Ömer'den (Radıyallahu Tealâ Anhüma) yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır:
"Biz bir meclisde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüz defa:
"Rabbiğfir lî ve tüb aleyye inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm."
"Rabbim, beni mağfiret et, tevbemi kabul et. Sen (evbeleri çok çok kabul eden merhamet sahibisin, dediğini sayardık." [14]
1051- îbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur" Kim istiğfara devam ederse Allah ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir rahatlık verir ve ummadığı yerden ona rızık ihsan eder."[15]
1052- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmuştur.
"Canım kudret elinde olana yemin ederim ki, eğer günah işlemeseydi-niz, Allah sizi giderirdi de günah işleyen bir kavim getirirdi. Onlar Al-lah'dan mağfiret dilerlerdi. Allah'da onları bağışlardı."[16]
1053- Abdullah İbni Mes'ud'dan (Radıyallahu Teafâ Anh) yapılan rivayete göre:
"Üç defa duâ etmek ve üç defa istiğfarda bulunmak Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hoşuna giderdi." [17]
1054- Ebû Bekir Es-Sıddîk'm (Radıyallahu Anh) azadlısından yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Günde yetmiş defa günaha dönse bile, istiğfarda bulunan kimse, günahda ısrar etmiş olmaz."[18]
1055- Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah Tealâ buyurdu:
Ey insanoğlu! Sen bana duâ ettiğin ve benden umduğun müddet, senden olan günahları sana bağışlarım; ve ey insanoğlu, senin günahların gökteki bulutlara kadar olsa bile beis görmem. Sonra benden mağfiret dilesen, seni bağışlarım. Ey insanoğlu! Eğer yer dolusu günahlarla bana karşı çıkıpda sonra hiç bir şeyi bana ortak koşmayarak (küfür üzerinde olmayarak ölüp) bana geiirsen, ben de sana yer dolusu mağfiret ihsan ederim."[19]
1056- Güzel bir isnadla Abdullah İbni Büsr'den (Radıyallahu Tealâ Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Amel defterinde çok istiğfar bulan kimseye ne mutlu!. .."[20]
1057- İbni Mes'ud'dan (Radıyallahu Tealâ Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kim:
"Esteğfirullahelİezî lâ ilahe illâ huve'î-hayyu '1-kayyûmu ve etûbü ileyhi."
"Hayat sahibi olup her şeyi idare edip ayakta tutan, kendisinden başka hiç bir ilâh bulunmayan Allah'dan mağfiret dilerim." derse savaştan kaçmış olsa bile, günahları bağışlanır."[21]
Derim ki, bu bölüm doğrusu çok geniştir. Bunu kısaltmak konuyu kavrama bakımından daha kolaydır. Bunun için bu kadarla yetiniyoruz.
İstiğfar ile ügili olarak Rebî İbni Huseym'den (Radıyallahu Anh) şu
söz nakledilmiştir.
O demiştir ki:
Sizden hiç biriniz, "Esteğfirullahe ve etûbü ileyhi." "Allah'dan mağfiret dilerim ve ona îevbe ederim" demesin bunu söylemek günah ve yalan olur; eğer günahından tevbe etmemişse...
Doğrusu şöyle demelidir:
ALLÂHÜMME'ĞFİR LÎ VE TÜB ALEYYE. (Allah'ım beni bağışla ve tevbemi kabul et.) Allah'ım beni bağışla ve tevbemi kabul et, diye söylediği söz güzeldir. Fakat Allah'tan mağfiret dilerim, sözünü kerih görmesi ve onu yalan sayması görüşüne katılmayız. Çünkü "Esteğfirullah" sözünün manası, Allah'ın mağfiretini dilerim, demektir. Burada yalan yoktur. Bundan önce geçen îbni Mes'ud'-un hadisi bunu reddetmeye yeterlidir.
Fudayl'dan (Radiyallahu Anh) rivayet edilmiştir:
Günahı söküp atmadan istiğfar yapmak, yalancıların tevbesidir. Allah kendisinden razı olsun, Râbia El-Adeviye'den nakledilen söz buna yakındır.
O şöyle demiştir:
Bizim istiğfarımız, çok istiğfara muhtaç olur. (Günahları kökünden atarak tevbe etmediğimizden çok istiğfarda bulunmamız gerekir,)
Kabe'nin örtülerine tutunarak bir A'rabî'in şöyle dediği
nakledilmiştir:
Allah'ım! Günahlarıma ısrarla senden mağfiret dilemem yüzsüzlüktür. Senin afv ve mağfiretinin genişliğini bildiğim halde, istiğfarda bulunmayı terk etmem de aciziyettir. Bana muhtaç olmadığın halde, bana ne kadar çok nimetlerle şefkat gösteriyorsun. Ben ise, sana muhtaç olduğum halde günahlarla buğzunu kazanıyorum. Ey söz verdiği zaman onu yerine getiren, azabla korkutunca da bağışlayıp afv eden Allah! Benim büyük günahımı senin büyük afvimn içine koy; ey merhamet edenlerin en merhametlisi!..
[13] Buhârî. Tirmizî. Nesâî.
[14] Ebû Dâvud. Tirmizî. İbn Mâce. İbn Sünnî. Nesâî. Hâkim, el-Müstedrek. (Tirmizî, bu sahih hadistir, demiştir.)
[15] Ebû Dâvud. İbn Mâce. Nesâî, el-yeymü velleyletü. Ahbed b. Hanbel.
[16] Müslim.
[17] Ebû Dâvud.
[18] Ebû Dâvud. (Tirmizî demiştir ki, bunun isnadı sağlam değildir.)
[19] Tirmizî. Dârımî. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadisıir.)
[20] İbn Mâce. Nesâî, el-yevmü velleyletü.
[21] Ebû Dâvud, Tirmizî, Hâkim, el-Müstedrek. (Hâkim demişiir ki, bu hadis Buharı ve Müslim'in şartı üzere şahindir.)
1049- Şeddad İbni Evs'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayete göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"İstiğfarın başı, kulun şöyle demesidir:
"Allâhümme ente rabbî Iâ ilahe illâ ente. Halaktenî ve ene abdüke ve ene ala ahdike ve va'dike ve mestetâtü e'ûzü bike min şerri mâ sana'tü ebûu leke bini'metike aleyye ve ebû'u bizenbî. Feğfir lî. feinnehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente."
"Allah'ım! Sen Rabbimsin. Senden başka İlâh yoktur. Sen beni yarattın, ben Senin kulunum. Sana verdiğim (tevhidden ibaret) söz ve va'd üzereyim, gücüm yetesiye.. Yaptığım şeylerin kötülüğünden Sana sığınırım. Bana olan nimetini itiraf ediyorum. Günahımı da itiraf ediyorum. Beni bağışla; çünkü Senden başkası günahları bağışlayamaz; ancak Sen bağışlarsın. Kim bu sözlere kesinlikle inanarak gündüz bunları söyler de o gün akşamlamadan önce ölürse, o kimse cennet ehlindendir. Kim de bu sözlere kesinlikle inanarak bunları geceleyin söylerde, sabahlamadan önce ölürse, o kimse cennet ehlindendir." [13 ]
1050- İbni Ömer'den (Radıyallahu Tealâ Anhüma) yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır:
"Biz bir meclisde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüz defa:
"Rabbiğfir lî ve tüb aleyye inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm."
"Rabbim, beni mağfiret et, tevbemi kabul et. Sen (evbeleri çok çok kabul eden merhamet sahibisin, dediğini sayardık." [14]
1051- îbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur" Kim istiğfara devam ederse Allah ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir rahatlık verir ve ummadığı yerden ona rızık ihsan eder."[15]
1052- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmuştur.
"Canım kudret elinde olana yemin ederim ki, eğer günah işlemeseydi-niz, Allah sizi giderirdi de günah işleyen bir kavim getirirdi. Onlar Al-lah'dan mağfiret dilerlerdi. Allah'da onları bağışlardı."[16]
1053- Abdullah İbni Mes'ud'dan (Radıyallahu Teafâ Anh) yapılan rivayete göre:
"Üç defa duâ etmek ve üç defa istiğfarda bulunmak Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hoşuna giderdi." [17]
1054- Ebû Bekir Es-Sıddîk'm (Radıyallahu Anh) azadlısından yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Günde yetmiş defa günaha dönse bile, istiğfarda bulunan kimse, günahda ısrar etmiş olmaz."[18]
1055- Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah Tealâ buyurdu:
Ey insanoğlu! Sen bana duâ ettiğin ve benden umduğun müddet, senden olan günahları sana bağışlarım; ve ey insanoğlu, senin günahların gökteki bulutlara kadar olsa bile beis görmem. Sonra benden mağfiret dilesen, seni bağışlarım. Ey insanoğlu! Eğer yer dolusu günahlarla bana karşı çıkıpda sonra hiç bir şeyi bana ortak koşmayarak (küfür üzerinde olmayarak ölüp) bana geiirsen, ben de sana yer dolusu mağfiret ihsan ederim."[19]
1056- Güzel bir isnadla Abdullah İbni Büsr'den (Radıyallahu Tealâ Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Amel defterinde çok istiğfar bulan kimseye ne mutlu!. .."[20]
1057- İbni Mes'ud'dan (Radıyallahu Tealâ Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kim:
"Esteğfirullahelİezî lâ ilahe illâ huve'î-hayyu '1-kayyûmu ve etûbü ileyhi."
"Hayat sahibi olup her şeyi idare edip ayakta tutan, kendisinden başka hiç bir ilâh bulunmayan Allah'dan mağfiret dilerim." derse savaştan kaçmış olsa bile, günahları bağışlanır."[21]
Derim ki, bu bölüm doğrusu çok geniştir. Bunu kısaltmak konuyu kavrama bakımından daha kolaydır. Bunun için bu kadarla yetiniyoruz.
İstiğfar ile ügili olarak Rebî İbni Huseym'den (Radıyallahu Anh) şu
söz nakledilmiştir.
O demiştir ki:
Sizden hiç biriniz, "Esteğfirullahe ve etûbü ileyhi." "Allah'dan mağfiret dilerim ve ona îevbe ederim" demesin bunu söylemek günah ve yalan olur; eğer günahından tevbe etmemişse...
Doğrusu şöyle demelidir:
ALLÂHÜMME'ĞFİR LÎ VE TÜB ALEYYE. (Allah'ım beni bağışla ve tevbemi kabul et.) Allah'ım beni bağışla ve tevbemi kabul et, diye söylediği söz güzeldir. Fakat Allah'tan mağfiret dilerim, sözünü kerih görmesi ve onu yalan sayması görüşüne katılmayız. Çünkü "Esteğfirullah" sözünün manası, Allah'ın mağfiretini dilerim, demektir. Burada yalan yoktur. Bundan önce geçen îbni Mes'ud'-un hadisi bunu reddetmeye yeterlidir.
Fudayl'dan (Radiyallahu Anh) rivayet edilmiştir:
Günahı söküp atmadan istiğfar yapmak, yalancıların tevbesidir. Allah kendisinden razı olsun, Râbia El-Adeviye'den nakledilen söz buna yakındır.
O şöyle demiştir:
Bizim istiğfarımız, çok istiğfara muhtaç olur. (Günahları kökünden atarak tevbe etmediğimizden çok istiğfarda bulunmamız gerekir,)
Kabe'nin örtülerine tutunarak bir A'rabî'in şöyle dediği
nakledilmiştir:
Allah'ım! Günahlarıma ısrarla senden mağfiret dilemem yüzsüzlüktür. Senin afv ve mağfiretinin genişliğini bildiğim halde, istiğfarda bulunmayı terk etmem de aciziyettir. Bana muhtaç olmadığın halde, bana ne kadar çok nimetlerle şefkat gösteriyorsun. Ben ise, sana muhtaç olduğum halde günahlarla buğzunu kazanıyorum. Ey söz verdiği zaman onu yerine getiren, azabla korkutunca da bağışlayıp afv eden Allah! Benim büyük günahımı senin büyük afvimn içine koy; ey merhamet edenlerin en merhametlisi!..
İmam Nevevi : Dualar Ve Zikirler
[13] Buhârî. Tirmizî. Nesâî.
[14] Ebû Dâvud. Tirmizî. İbn Mâce. İbn Sünnî. Nesâî. Hâkim, el-Müstedrek. (Tirmizî, bu sahih hadistir, demiştir.)
[15] Ebû Dâvud. İbn Mâce. Nesâî, el-yeymü velleyletü. Ahbed b. Hanbel.
[16] Müslim.
[17] Ebû Dâvud.
[18] Ebû Dâvud. (Tirmizî demiştir ki, bunun isnadı sağlam değildir.)
[19] Tirmizî. Dârımî. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadisıir.)
[20] İbn Mâce. Nesâî, el-yevmü velleyletü.
[21] Ebû Dâvud, Tirmizî, Hâkim, el-Müstedrek. (Hâkim demişiir ki, bu hadis Buharı ve Müslim'in şartı üzere şahindir.)