Şimdi susun, yasımızı tutalım

Huseyni

Müdavim
Nazmiye Yılmaz


Yine dayanamadım.

Bu köşeyi ikinci kez Genç Siviller'in kaleminden çıkan satırlara ayırdım.

N'apiyim!

Yazmaya hazırlandığım yazının tüm satırbaşlarını almışlar.

Sormaya niyetlendiğim tüm soruları sormuşlar.

Bir haftadır dilimden dökülen serzenişi, içimde büyüyen tepkiyi benim dillendirebileceğim cümlelerden daha net ortaya koymuşlar.

Amiral gemisinin kaptanı Ertuğrul Özkök'ün bir haftadır attığı savaş naralarını,

'akıl izan vicdan' çizgisini darmaduman eden savaş çığırtkanlığını,

körpe çoçukların başı üzerinde çaldığı savaş tamtamlarını,

koparttığı oportünist milliyetçi fırtınayı,

sokağa dökülen öfke ve nefreti, savaş ve kan kalıbına dökme çabasını bir başka yazıya bıraktım.

Birkez daha 'sadece su(sus) değil söz de gençlerin olsun' dedim.

Yazının tümü Genç Siviller'e, girişi sevgi ve saygı duyduğum bir büyüğümü, Cahit Koytak'a ait.

Sizinle paylaşmak istedim:


***

SESSİZLiKTEN BiR SES

Vıdı vıdı vıdı vıdı..

Bunca sözü nereden buluyorsunuz?

ne kadar çok şey istiyorsunuz

ne kadar çok şey biliyorsunuz

mezar taşlarından, kitabelerden çok

Ayıp, ayıp!

Tanrı konuşmak için

sizin susmanızı bekliyor.

(Cahit Koytak)

Sessizce yasımızı tutamadan, sessizce dualarımızı edemeden siyasi sloganlarınız, intikam isteyen çığlıklarınız, düşmanlığı artıracak ölçüsüz tepkilerinizle yine hamasetin, siyasetin dibine vurdunuz!

Yas tutmayı, vakur durmayı, itidali elden bırakmamayı, sağduyulu davranmayı yine beceremediniz!

Size inanmıyoruz!

Onları gerçekten sevseydiniz, hamaset dolu cümleleriniz samimi olsaydı önce 19 yaşında gençlerin 3 aylık eğitimlerle çatışmalara gönderilmelerine isyan ederdiniz

Onları gerçekten düşünseydiniz, onları hayatlarına gerçekten kıymet verseydiniz bütçeden aslan payını alan silahlı kuvvetlerin bir ay içinde bu kadar büyük kayıplar vermesini sorgular, bu kayıplar için üzerlerine vazife olmayan her konuda açıklama yapan askeri yetkililerden acılı aileler adına hesap sorma cesaretini gösterirdiniz!

Onlar umurunuzda olsaydı, sekiz askerin nasıl olup da kaçırılabildiğini, o askerlerin akıbetleri hakkında yapılan çelişkili açıklamaları, siyasi konularda gece yarısı açıklama yapan askeri yetkililerin saatlerce kamuoyundan bu gerçeği saklamalarını eleştirebilir, havanda su dövmek yerine sorumluları istifaya çağırma basiretini gösterebilirdiniz!

Daha birkaç ay öncesine kadar göbeğini kaşıyan adamlar diyerek aşağılanan insanların çocuklarına sahiden kıymet verseydiniz, gencecik ölümleri yaşlanmış siyasetlerinize hayat vermek için kullanmaz, onları ölümleri üzerinden siyaseten yaşadığınız yenilginin rövanşını alma peşine düşmezdiniz!

Onların gerçekten "öldü denilmemesi gereken şehitler" olduğuna inansaydınız, Hrant Dink'i öldüren çapulcu katillerle birlikte adlarını anarak aziz hatıralarını rahatsız etmezdiniz.

Onların annelerinin acılarını gerçekten yüreğinizde hissetseydiniz, sınır ötesi operasyon, savaş naraları atarak başka annelerin acıları üzerinden bedeller ödeme yeminleri etmezdiniz.

Gerçekten vatanınızı sevseydiniz, evinize bayrak asarak, sokaklarda taşkınlıklar yaparak, ileri geri konuşarak toplumsal barışımızın köküne kibrit suyu dökmezdiniz!

Gerçekten Türkiye'nin menfaatlerini düşünseydiniz, Irak bataklığına bizi çekmeye çalışanların apaçık tahriklerine gelmezdiniz!

Gerçekleri merak etseydiniz, sahiden Türkiye için en iyisini isteseydiniz sivil anayasa tartışılırken, Mecliste barış rüzgarları eserken, sivil siyaset güçlenirken şiddetin neden yeniden yükseldiği sorusuna sahici yanıtlar arardınız!

Gerçekten barış ve çözüm isteseydiniz, iktidarlarını şiddetin ve çatışmaların devam etmesi üzerine kuranların siyasetlerine alet olmazdınız.!

Üzerlerinde asker kostümleri olan gencecik siviller öldü yine. Daha hayata tam başlayamadan.

Şimdi Susun! Yasımızı tutalım
 
Üst