Son Şahitlerden - A. HİKMET TEZCAN

Huseyni

Müdavim
"1952'de Üstadın İstanbul Sirkeci'deki Akşehir Palas Otelinde bulunduğunu söylemişlerdi. Hemen koşa koşa ziyaretine gittim. Sonra Üstadın orada değil de Fatih'teki Reşadiye Otelinde bulunduğunu öğrendim.

"Reşadiye Otelinin yirmi üç numaralı odasına müracaat edeceksiniz' demişlerdi. Çünkü orada talebeleri vardı. Kendisi ise yirmi dört numaralı odadaydı. Müracaat edince Üstadın risale yazdığını, meşgul olduğunu söylediler.


"Günlerden Cuma idi. Namaz vaktine kadar bekledik. Baktım, Üstad konuşarak iniyordu. Sert ve heybetli bakışları vardı. Yanında bir talebesi vardı. O da Üstadı gibi heybetli bir haldeydi. 'Ziyaretinize gelmişler' diye Üstada bizi haber vermişti. Eli yumuktu. Kapanıp ellerini öptük.


"Sağdan Fatih Camiine doğru yürüyorduk. Fatih türbesine gelince hemen durup, dua etmeye başladı. Duadan sonra Fatih Camiine girdi.


"Üstadı ilk ziyaretten sonra 1959'daki son seyahatinde Ankara'da da ellerini öpmek saadetine erdim. Onu Ankara Beyrut Palas Otelinde ziyaret ettim.


"Hacı Bayram Camiinde namazdan çok sonralara kadar kalmıştı. Çıkarken ehl-i iman hep ziyaret edip, ellerini öpmek istiyorlardı. Üstad iki eliyle selâm veriyordu.


"Hacı Bayram imamı Mustafa Efendiye hitaben Üstad buyurdu ki: 'Ben kırk sene evvel buraya geldiğimde, Hacı Bayram Veli'nin ibadethanesi vardı, şimdi oraya ne oldu? Ben orada kalmıştım!'


"İmam Efendi ise, 'Orası yıkıldı, avluya katıldı' diye cevap verdi. Üstad orada bir müddet kalarak, o heybetli bakışlarıyla derin derin baktı. Daha sonra Hacı Bayram Veli'nin türbesine girdi. Kapıyı kapattı. Beş dakika kadar içerde kaldı. Derin gözlerle etrafa bakışlarını hiç unutamıyorum."


(Son Şahitler kitabının, dördüncü cildinden derlenmiştir...)

Kaynak: sorularlarisaleinur.com
 

akna

Well-known member
Son Şahitler'den Abdullah Ekinci anlatıyor:

Said Nursi bana polis olmanın şartını söyledi


(1899 yılında Van'da doğmuş, 1980 senesi Ocak ayında yine Van'da vefat etmiştir.)

Muhacirlikten dönmüştük. Çok fakirdik, iflas etmiştim. Memurluğa talip oldum. Anneme sorunca, 'Git, Seyda'ya (Bediüzzaman Said Nursi) sor. O razı olursa gir' dedi.

1923 yılındaydı. Üstad çok değişmişti. Tamamen Yeni Said olduğu belli idi. Çok mütevazi bir elbise giymişti.
Memuriyete, polisliğe girmek istediğimi söyledim.

Üstad:
"Polislik vazifesi çok mukaddestir. Mazlumları korur, milletin malını, şahsiyetini korur, zulme imkân bırakmaz, haksızlıkları önler" dedi.

Üstad bunları söyledikten sonra ayrıca ilâve etti:
"Eğer sen bunları yapabilirsen, polisliğe gir."
"Ben de bu mukaddes vazifeleri yapmak azmiyle polislik mesleğine girdim.

(Son Şahitler, Necmeddin Şahiner)
 

LEVLAK

Well-known member
Hikmet abi dünyevi polismiş ama şunu getirdi aklıma; bizde kendi nefsimizin polisi olabiliriz.Hani polislik vazifesi mazlumları korumak, milletin malını, şahsiyetini korumak, zulme imkân bırakmamak, haksızlıkları önlemektir buyurmuş ya Üstad hazretleri. Biz de bunları nefsimiz adına düstur edinirsek onun polisi olabiliriz.
 


Bu alana bir cevap yazın...
Üst