Konuya cevap cer

Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 24 - En Faziletli Söz - Lâ İlâhe İllallah


[BILGI]Bu makam münasebetiyle hatıra gelen bir salâvatın bir nüktesini beyan ediyorum. Şöyle ki: 


Namaz tesbihatının âhirinde Şâfiîlerde gayet müstamel ve meşhur bir salâvat olan


اَللّٰهُمَّ    صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ   وَعَلٰۤى اٰلِ سَيِّدِنَا   مُحَمَّدٍ    بَعَدَدِ كُلِّ دَاۤءٍ وَدَوَاۤءٍ   وَبَارِكْ وَسَلِّمْ   عَلَيْهِ    وَعَلَيْهِمْ كَثِيرًا كَثِيرًا

[SUP]1[/SUP]  


nın  ehemmiyeti yüzündendir ki, insanın hikmet-i hilkati ve sırr-ı       câmiiyeti  ise, her zaman, her dakika Hâlıkına iltica ve yalvarmak ve       hamd ve  şükür etmek olduğundan, insanı dergâh-ı İlâhiyeye kamçı  vurup      sevk eden  en keskin ve müessir sâik, hastalıklar olduğu  gibi,  insanı     kemâl-i  şevkle şükre sevk eden ve tam mânâsıyla  minnettar  edip hamd     ettiren  tatlı nimetler ise, başta şifalar ve  devalar ve  afiyetler     olduğundan, bu  salâvat-ı şerife gayet  müşerref ve mânidar  olmuştur.  Ben    bazan[SUP] 2[/SUP] بِعَدَدِ كُلِّ دَاۤءٍ وَدَوَاۤءٍ   dedikçe,   küre-i arzı bir hastahane suretinde ve maddî ve mânevî  bütün       dertlerin ve ihtiyaçların dermanlarını ihsan eden Şâfî-i  Hakikînin   pek     âşikâr bir mevcudiyetini ve küllî bir şefkatini ve  kudsî ve  geniş   bir    rahîmiyetini hissediyorum.



1  :      “Allah’ım, Efendimiz   Muhammed’e  (a.s.m.) ve Efendimiz Muhammed’in     (a.s.m.) âline, bütün   hastalıklar  ve ilaçlar adedince salât eyle ve    onu  ve âlini çok çok   mübarek kıl ve  selâm et.”


2 : “Bütün hastalıklar ve ilâçlar adedince.”[/BILGI]



İnsanın yaratılışının hikmeti ve   alemin her yerine sirayet etmiş hisleri, zaman ve mekana sığmayan   arzuları, sonsuz acizlikleri ve fakirlikleri sebebiyle her an   ihtiyaçlarına cevap verebilecek, arzularını işitecek, dertlerine derman   olacak, her dakika ölümden, zeval ve firaktan inleyen kalbini teskin  edecek Allaha yalvarmaya, dergahında diz çökmeye ve hamd, sena ve  şükürle  mukabale etmeye muhtaçtır. Yaratılışı bunu gerektiriyor.  Musibetler  bizleri Allah'a yaklaştıran, dergahına sevk eden birer kamçı  hükmünde  olduğu gibi, sağlık ve afiyetler de hamd ve şükrümüze vesile  olmakta.  Okuduğumuz salavatlarda da bu manalar var. Üstad Hazretleri  yukarıdaki  salavatı okuduğu zamanlarda, بِعَدَدِ كُلِّ دَاۤءٍ وَدَوَاۤءٍ  - bütün hastalıkalr ve ilaçlar adedince -  kısmını okurken,  hastalıklarına ve başındaki musibetlere Allah'ın cc.  külli bir şefkatle mukabele ettiğini  ve geniş rahmetini hissettiğini  söylüyor. Kainat Allah'ın elinde,  taht-ı idaresinde olduktan sonra,  hastalık ve musibetlerde insana dost  oluyor. Bir Allah'a inanmak,  sadece Ondan istemek insana huzur veriyor,  derdine şifa oluyor.  Tefekkürde derinleşerek bizlerde bu manalara  yaklaşabiliriz. 


Tevhid haricinde musibetlere bakanlar ise hep bir sebebe bağlıyor   yaşadıklarını. Kendisi haricinde suçlu arıyor yahut bilinçsizce,   rasgele, tesadüfen musibet onu bulmuş gibi düşünebiliyor. Hem böyle  baktıkları için, o sebeplerden dileniyorlar dertlerinin devalarını. Dua  yerine  isyanlar ve ümitsizlikler hakim oluyor bu bakış açısında. 


Varlıkta, sağlık ve afiyette ise hamd ve şükür yerine, "ben  yaptım, ben  çalıştım, benim aklım, benim oğlum, benim malım- mülküm,  benim  güzelliğim ya da şunun-bunun sayesinde, falan kişi vesile oldu,  filan  kişi olmasaydı olmazdı" gibi sebeblere taksim ediliyor  olup bitenler. Bir olana  hamdetmek ve şükretmek yerine binlere övgüler  yağdırmaya mecbur  kalıyorlar. Ya da kendilerine herşeyi maledip üstü  kapalı bir nevi  rububiyet davasında bulunuyorlar. 


Allah tevhid cc. nazarıyla bakmayı ve öyle yaşamayı, yoklukta huzuruna   varıp istemeyi, varlıkta hamdedip şükretmeyi cümlemize nasib eylesin,   amin.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst