Konuya cevap cer

[NOT]Meselâ, kavak ağacını umum zeminde halk eden ve tedbirini gören bir  kuvvet, hiç mümkün müdür ki, onun yanında ve efradı içinde yayılmış ve  karışmış olan ceviz ve elma ve zerdali misillü ağaçların kavağa bitişik  olan cüz’î fertlerini, o kavak nev’ini tamamen, birden zapteden küllî  kuvveti altına ve tedbiri içine almasın ve istilâ etmesin ve başka  kuvvetlere kaptırsın.


Evet, herbir nev’i mahlûkatta, belki herbir fertte tasarruf eden öyle  bir kuvvet ve kudret hissediliyor ki, bütün kâinatı istilâ ve bütün  eşyayı zapt ve bütün mevcudatı hükmü altına alabilir bir mahiyette  görünüyor. Elbette böyle bir kuvvet, iştiraki hiç bir cihette kabul  edemez, şirke meydan vermez.

[/NOT]



Allahın kainatta bir külli , bir de cüz'i tecellileri var. Bunlardan külli olanına vahidiyet, cüz'i olanına ehadiyet diyoruz. Mesela burda verilen kavak misali gibi. Bir kavakta tecelli eden isim ve sıfatlar Allahın ehadiyetinin delili olurken, aynı isim ve sıfatların bütün kavaklarda tecelli etmesi vahidiyetin delili oluyor. Burdan yola çıkarak şöyle diyebiliriz. Bir kavağı kim yaratmışsa, yer yüzündeki bütün kavakları yaratan Odur. Kavakla beraber bütün ağaçları ve bitkileri de yaratan odur. Çünkü nasıl ki, kavağın yeşermesi, büyümesi, intişarı için bütün kainat fabrikasının çarklarının işlemesi gerekiyorsa, diğer bütün nebatat ve eşcarın da büyümesi, yeşermesi veya meyve vermesi için de aynı tezgahın işlemesi gerekiyor. Yani bir kavağın vücuda gelmesinde hangi kuvvet ve kudret eli işliyorsa, bütün ağaçların ve bitkilerin vücuda gelmesinde aynı kudret eli işliyor. Demek kavağın sahibi kimse bütün ağaçların sahibi Odur. Toprağın sahibi de Odur, çünkü o tezgahta ağaç vücuda geliyor. Güneş de Onundur. Güneşin bir mizanda durmasına etki eden, galaksiler de Onundur. Meyve de, yaprakta Onundur..Herşey Onundur..


[TAVSIYE]Evet, müteharrik herbir şey, zerrattan seyyârâta kadar, kendilerinde  olan sikke-i samediyet ile vahdeti gösterdikleri gibi, harekâtlarıyla  dahi, gezdikleri bütün yerleri vahdet namına zaptederler, kendi  Mâlikinin mülküne idhal ederler. Hareket etmeyen masnuat ise, nebâtattan  nücum-u sevâbite kadar, birer mühr-ü vahdâniyet hükmündedirler ki,  bulunduğu mekânı, kendi Sâniinin mektubu olduğunu gösterirler. Demek  herbir nebat, herbir meyve birer mühr-ü vahdâniyet, birer sikke-i  vahdettirler ki, mekânlarını ve vatanlarını, vahdet namına, Sânilerinin  mektubu olduğunu gösterirler. Elhasıl, herbir şey, hareketiyle bütün  eşyayı vahdet namına zapteder. Demek bütün yıldızları elinde tutmayan,  birtek zerreye rab olamaz.



Sözler[/TAVSIYE]


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst