DOKUZUNCU ÂYET:
Hem "Elbakara" Suresinde, hem "Lokman" Suresinde ﻓَﻘَﺪِ ﺍﺳْﺘَﻤْﺴَﻚَ ﺑِﺎﻟْﻌُﺮْﻭَﺓِ ﺍﻟْﻮُﺛْﻘَﻰ cümlesidir. Yani: "Allah'a iman eden hiç kopmayacak bir zincir-i nuraniye yapışır, temessük eder." Risale-i Nur ise, iman-ı billahın Kur'anî bürhanlarından bu zamanda en nuranisi ve en kuvvetlisi olduğu tahakkuk ettiğinden, bu ﺑِﺎﻟْﻌُﺮْﻭَﺓِ ﺍﻟْﻮُﺛْﻘَﻰ külliyetinde hususî dâhil olduğuna teyiden makam-ı cifrîsi bin üçyüz kırkyedi (1347) ederek Risalet-ün Nur intişarının fevkalâde parlaması tarihine tam tamına tevafukla bakar. Ve bu ondördüncü asırda Kur'anın i'caz-ı manevîsinden neş'et eden bir urvet-ül vüska ve zulümattan nura çıkaracak bir vesile-i nuraniye Risale-in Nur olduğunu remzen bildirir.
ONUNCU ÂYET:
ﻳُﺆْﺗِﻰ ﺍﻟْﺤِﻜْﻤَﺔَ ﻣَﻦْ ﻳَﺸَٓﺎﺀُ
ONBİRİNCİ ÂYET:
ﻭَ ﻳُﻌَﻠِّﻤُﻬُﻢُ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏَ ﻭَ ﺍﻟْﺤِﻜْﻤَﺔَ ﻭَ ﻳُﺰَﻛِّﻴﻬِﻢْ
ONİKİNCİ ÂYET:
ﻭَ ﻳُﺰَﻛِّﻴﻜُﻢْ ﻭَ ﻳُﻌَﻠِّﻤُﻜُﻢُ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏَ ﻭَ ﺍﻟْﺤِﻜْﻤَﺔَ âyetleridir. Meal-i icmalîleri der ki: "Kur'an hikmet-i kudsiyeyi size bildiriyor. Sizi manevî kirlerden temizlendiriyor." Bu üç âyetin küllî ve umumî manalarında Risale-i Nur kasdî bir surette dâhil olduğuna iki kuvvetli emare var:
Birisi şudur ki: Risale-i Nur'un müstesna bir hâssası, İsm-i Hakem ve Hakîm'in mazharı olup bütün safahatında, mebahisinde nizam ve intizam-ı kâinatın âyinesinde İsm-i Hakem ve Hakîm'in cilveleri olan hikmet-i kudsiyeyi ve hikemiyat-ı Kur'aniyeyi ders veriyor. Mevzuu ve neticesi, hikmet-i Kur'aniyedir.
İkinci Emare: Birinci Âyet bin üçyüz yirmiiki (1322) ederek makam-ı ebcedî ile Risale-in Nur müellifinin doğrudan doğruya ulûm-u âliyeden ﺍَﻟِﻴَﻪ başını kaldırıp hikmet-i Kur'aniyeye müteveccih olarak hâdim-ül Kur'an vaziyetini aldığı tarihtir ki, bir sene sonra İstanbul'a gitmiş manevî mücahedesine başlamış.
İkinci âyet ise: Makam-ı cifrîsi bin üçyüz iki (1302) ederek Risale-i Nur müellifinin Kur'an dersini aldığı tarihe tam tamına tevafuk ile remzen Kur'anın bahir bir bürhanı olan Resail-in Nur'a bakar.
Üçüncü âyet ise: Bin üçyüz otuzsekiz (1338) olduğundan hikmet-i Kur'aniyeyi Avrupa hükemasına karşı parlak bir surette gösterebilen ve gösteren Risale-in Nur müellifi "Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye"de hikmet-i Kur'aniyeyi müdafaa etmekle, hattâ İngiliz'in baş papazı sual ettiği ve altıyüz kelime ile cevab istediği altı sualine altı kelime ile cevab vermekle beraber inzivaya girip bütün gayretiyle Kur'anın ilhamatından Risale-i Nur'un mes'elelerini iktibasa başladığı aynı tarihe tam tamına tevafukla remzen bakar.