YİRMİİKİNCİ ÂYET VE ÂYETLER:
Hem Yunus, hem Yusuf, hem Ra'd, hem Hıcr, hem Şuara, hem Kasas, hem Lokman Surelerinin başlarında bulunan ﺗِﻠْﻚَ ﺍَﻳَﺎﺕُ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏِ ilân-ı kudsîsidir.
Yirmibirinci âyetin hâtimesinde bunun münasebet-i maneviyesi bir derece beyan edilmiş. Cifrîsi ise, bu âyette üç "te" bin ikiyüz eder ve iki "kef" iki "lâm" yüz eder; yekûnü bin üçyüz. Bir "ye" bir "be" dört veya beş "elif" mecmuu bin üçyüz onaltı veya onyedi (1316-1317) ederek Resail-in Nur müellifi bir inkılab-ı fikrî ile ulûm-u mütenevviayı Kur'anın hakaikına çıkmak için basamaklar yaptığı bir tarihe tam tamına tevafuku münasebet-i maneviyesinin kuvvetine istinaden deriz:
O tevafuk remzeder ki: Bu asırda Resail-in Nur denilen otuzüç aded Söz ve otuzüç aded Mektub ve otuzbir aded Lem'alar, bu zamanda, Kitab-ı Mübin'deki âyetlerin âyetleridir. Yani, hakaikının alâmetleridir ve hak ve hakikat olduğunun bürhanlarıdır. Ve o âyetlerdeki hakaik-i imaniyenin gayet kuvvetli hüccetleridir. Ve ﺗِﻠْﻚَ kelime-i kudsiyesinin işaret-i hissiyesiyle gözlere dahi görünecek derecede zahir olduğunu ifade eden böyle işarete lâyık delilleridir diye remzen Resail-in Nur'u bir işarî manasının küllî dairesine hususî ve medar-ı nazar bir ferdi olarak dâhil ediyor.
Elhasıl: Nasılki bu âyette bulunan işarî mana yedi surede yedi işaret hükmünde olup delalet, belki sarahat derecesine çıkıyor. Aynen öyle de: ﺻِﺮَﺍﻁٍ ﻣُﺴْﺘَﻘِﻴﻢٍ deki remz dahi, yedi-sekiz surelerde bulunmakla yedi-sekiz remz hükmünde olarak o remzi işaret, belki delalet, belki sarahat derecesine çıkarıyor.
İHTAR: Külfetsiz olmak üzere birden hatıra gelen işarat kaydedildi. Tekellüfe girmemek için, işaretli otuzüç âyetin çok işaratı kaydedilmedi.
YİRMİÜÇÜNCÜ ÂYET: ﻋَﺴَﻰ ﺭَﺑُّﻨَٓﺎ ﺍَﻥْ ﻳُﺒْﺪِﻟَﻨَﺎ ﺧَﻴْﺮًﺍ
Şu âyet her asra baktığı gibi bu asra da bakıyor ve bu asırda kâbuslu bir rü'ya gibi musibetlere düşen ve Rabb-i Rahîm'inden onu hayra tebdil etmesini rica edenler içinde Resail-in Nur şakirdlerine hususî remzettiğine bir emaresi şudur ki:
Bu âyetin makam-ı cifrîsi olan bin üçyüz kırkbeşte (1345) ehemmiyetli risaleler te'lif ile beraber, fevkalâde hâdiseler vukua gelmeğe hazırlandılar. Ve o Resail-in Nur'un merkez-i intişarı olan Barla karyesinde ziyade sıkıntı müellifine verildi. Ve hususan küçük mescidine ilişildiği zaman Resail-in Nur şakirdleri kuvvetli bir rica ile dergâh-ı İlahiyeye iltica edip "Yâ Rab! Bu müdhiş rü'yayı hayra tebdil eyle" deyip yalvardılar. Herkesin me'yusiyetlerine mukabil pek kuvvetli bir ümid ve rica ile müslümanların kuvve-i maneviyelerini takviye ettiler. Bu âyetin birden külfetsiz hatıra geleni bu kadardır. Yoksa esrarı çoktur. Tekellüf olmasın diye kısa kestim.