DÖRDÜNCÜ REMZ:
İmam-ı Ali (R.A.) Siracünnur'dan haber verdikten sonra yine otuzüç ve bir cihetle otuziki aded Süryanîce esmayı ta'dad ederken Risale-i Nur'un en kuvvetli, en kıymetdar olan Mu'cizat-ı Kur'aniye Risalesi'ne ve Otuzikinci Söz'e kuvvetli işaret ettiği gibi, sair risalelere de remzen veya îmaen veya telvihen bakar.
Evet Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) Risale-i Nur'a bakarak Süryanî isimleri dercederek diyor:
ﺗُﻘَﺎﺩُ ﺳِﺮَﺍﺝُ ﺍﻟﻨُّﻮﺭِ ﺳِﺮًّﺍ ﺑَﻴَﺎﻧَﺔً ٭ ﺗُﻘَﺎﺩُ ﺳِﺮَﺍﺝُ ﺍﻟﺴُّﺮْﺝِ ﺳِﺮًّﺍ ﺗَﻨَﻮَّﺭَﺕْ
ﺑِﻨُﻮﺭِ ﺟَﻠﺎَﻝٍ ﺑَﺎﺯِﺥٍ ﻭَ ﺷَﺮَﻧْﻄَﺦٍ ٭ ﺑِﻘُﺪُّﻭﺱِ ﺑَﺮْﻛُﻮﺕٍ ﺑِﻪِ ﺍﻟﻨَّﺎﺭُ ﺍُﺧْﻤِﺪَﺕْ
ﺑِﻴَﺎﻩٍ ﻭَﻳَﺎ ﻳُﻮﻩٍ ﻧَﻤُﻮﻩٍ ﺍَﺻَﺎﻟِﻴًﺎ ٭ ﺑِﻄَﻤْﻄَﺎﻡٍ ﻣِﻬْﺮَﺍﺵٍ ﻟِﻨَﺎﺭِ ﺍﻟْﻌِﺪَﺍﺳَﻤَﺖْ
ﺑِﻬَﺎﻝٍ ﺍَﻫِﻴﻞٍ ﺷَﻠْﻊٍ ﺷَﻠْﻌُﻮﺏٍ ﺷَﺎﻟِﻊٍ ٭ ﻃَﻬِﻰٍّ ﻃَﻬُﻮﺏٍ ﻃَﻴْﻄَﻬُﻮﺏٍ ﻃَﻴَﻄَّﻬَﺖْ
ﺍَﻧُﻮﺥٍ ﺑِﻴَﻤْﻠُﻮﺥٍ ﻭَ ﺍَﺑْﺮُﻭﺥٍ ﺍُﻗْﺴِﻤَﺖْ ٭ ﺑِﺘَﻤْﻠِﻴﺦِ ﺍَﻳَﺎﺕٍ ﺷَﻤُﻮﺥٍ ﺗَﺸَﻤَّﺨَﺖْ
ﺍَﺑَﺎﺫِﻳﺦَ ﺑَﻴْﺬُﻭﺥٍ ﻭَ ﺫَﻳْﻤُﻮﺥٍ ﺑَﻌْﺪَﻫَﺎ ٭ ﺧَﻤَﺎﺭُﻭﺥٍ ﻳَﺸْﺮُﻭﺥٍ
{(Haşiye): Haşre dair meşhur Yirmidokuzuncu Söz'e, sonra Mi'rac ve zeyli Şakk-ı Kamer'e bakar.}
ﺑِﺸَﺮْﺥٍ ﺗَﺸَﻤَّﺨَﺖْ ٭ ﺑِﺒَﻠْﺦٍ ﻭَ ﺳِﻤْﻴَﺎﻥٍ ﻭَ ﺑَﺎﺯُﻭﺥٍ ﺑَﻌْﺪَﻫَﺎ
ﺑِﺬَﻳْﻤُﻮﺥٍ ﺍَﺷْﻤُﻮﺥٍ ﺑِﻪِ ﺍﻟْﻜَﻮْﻥُ ﻋُﻤِّﺮَﺕْ ٭ ﺑِﺸَﻠْﻤَﺨَﺖٍ ﺍِﻗْﺒَﻞْ ﺩُﻋَٓﺎﺋِﻰ diye dua ile hatmeder. Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) başta sarahat ile haber verdiği Risale-i Nur'u, Siracünnur ve Siracüssürc namıyla birinci mertebede aşikâr onu gösterip ta'dad ederken, tâ yirmibeşe geldiği vakit
ﺑِﺘَﻤْﻠِﻴﺦِ ﺍَﻳَﺎﺕٍ ﺷَﻤُﻮﺥٍ ﺗَﺸَﻤَّﺨَﺖْ der. Âyât-ı Kur'aniyenin i'cazlarını beyan ve Kur'anın kırk vecihle mu'cize olduğunu yedi aded küllî vecihlerde isbat eden Risale-i Nur'un en meşhur ve parlak risalesi olan Yirmibeşinci Söz namındaki Mu'cizat-ı Kur'aniye Risalesi'ne işaret eder. Çünki başta Siracünnur'un birinci mertebede sayılması, hem ﺑِﺘَﻤْﻠِﻴﺦِ ﺍَﻳَﺎﺕٍ fıkrasında ﺍَﻳَﺎﺕٍ kelimesinin bulunması, hem yirmibeşinci mertebede zikretmesi, kuvvetli bir karinedir ki; pekçok âyetleri zikredip i'cazları ve sırları beyan eden Yirmibeşinci Söz'e mana-yı mecazî ile bakar. Ve surelerin ta'dadında dahi yine yirmibeşinci mertebede ibareyi değiştirip baştan başlar gibi ﺑِﺤَﻖِّ ﺗَﺒَﺎﺭَﻙَ diyerek Risale-i Nur'un en mübarek ve bereketli olan Yirmibeşinci Söz'ün ehemmiyetini gösteriyor. Sonra yirmialtı ve yedide ﺍَﺑَﺎﺫِﻳﺦَ ﺑَﻴْﺬُﻭﺥٍ ﻭَ ﺫَﻳْﻤُﻮﺥٍ ﺑَﻌْﺪَﻫَﺎ der. Sonra otuz ve otuzbirincide ﺑِﺒَﻠْﺦٍ ﻭَ ﺳِﻤْﻴَﺎﻥٍ ﻭَ ﺑَﺎﺯُﻭﺥٍ ﺑَﻌْﺪَﻫَﺎ deyip yine ibareyi değiştirip ﺑَﻌْﺪَﻫَﺎ kelimesini zikreder. Gayet zahir ve kuvvetli bir karine ile içtihada dair Yirmiyedinci Söz'ün sahabeler hakkındaki çok mühim ve kıymetdar zeylini ve Mi'raca dair Otuzbirinci Söz'ün Şakk-ı Kamer'e dair ve ona çok ihtiyaç bulunan ehemmiyetli zeylini ﺑَﻌْﺪَﻫَﺎ kelimesiyle gösterir gibi, kuvvetli işaret eder.
Ben itiraf ediyorum ki; ben bu zeyilleri unutmuştum. İmam-ı Ali'nin (R.A.) bu ihtarı ile tahattur ettim. Şakk-ı Kamer'i sâbıkan yazdım. Şimdi bu anda sahabeler hakkındaki zeyli hatırladım. İşte madem ilm-i belâgat ve fenn-i beyanda bir tek karine ile mecazî bir mana murad olunabilir ve bir tek münasebetle, bir mefhuma işaret bulunsa, o mefhum bir mana-yı işarî olarak kabul edilir. Elbette zahir ve çok karinelerden ve emarelerden kat'-ı nazar, yalnız bu iki yerde tam zeyillerin bulunduğu aynı makamda ve zeyl manasında olan ﺑَﻌْﺪَﻫَﺎ kelimesini tekrar suretinde ifadeyi değiştirerek söylemesi, tam bir karinedir ki; Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) mana-yı hakikîsinden başka bir mana-yı mecazî ve işarîyi dahi ifade etmek istiyor.
Sonra yirmidokuzuncu mertebede, heybetli bir tarzda ﺧَﻤَﺎﺭُﻭﺥٍ ﻳَﺸْﺮُﻭﺥٍ ﺑِﺸَﺮْﺥٍ ﺗَﺸَﻤَّﺨَﺖْ der. Yirmibeşte geçen ve sırları bilmek manasında olan ﺗَﺸَﻤَّﺨَﺖْ kelimesini tekrar ile sâbıkan beyan ettiğimiz hârikalı Yirmidokuzuncu Söz'e kuvvetli bir karine ile işaret eder.
Sonra otuzikinci mertebede surelerin ta'dadında ehemmiyetle işaret ettiği risale-i câmia olan Otuzikinci Söz'e yine nazar-ı dikkati kuvvetli celbetmek için ﺫَﻳْﻤُﻮﺥٍ ﺍَﺷْﻤُﻮﺥٍ ﺑِﻪِ ﺍﻟْﻜَﻮْﻥُ ﻋُﻤِّﺮَﺕْ ve bir nüshada ﺑِﻪِ ﺍﻟْﻜَﻮْﻥُ ﻋُﻄِّﺮَﺕْ yani İsm-i Adl ve İsm-i Hakem'in tecellisiyle ve adalet ve mizanıyla ve intizam ve hikmetiyle dünya tamir edilir, tahribden kurtulur. İkinci nüsha ile o iki ismin rayiha-i tayyibesiyle ve çok hoş kokularıyla, dünya güzel kokular alır. Attar dükkânı gibi rayiha-i tayyibe verir.
İşte İsm-i Adl ve İsm-i Hakem'in parlak bir âyineleri ve bir tefsirleri hükmünde olan Otuzikinci Söz'e parmak basıyor ve mana-yı mecazî suretinde ifade eder. ﺫَﻳْﻤُﻮﺥٍ kelimesinin tekrarıyla Sözler otuzüç iken bir mertebesi mektublardan ibaret olduğuna ve Otuzikinci Söz son mertebesi bulunduğuna îma eder.
Ben Süryanî kelimelerinin manalarını tamamıyla bilemediğimden ve İmam-ı Gazalî (R.A.) dahi tamamıyla izah etmediğinden Hazret-i İmam-ı Ali'nin (R.A.) o kelimeler ile sair risalelere işaratını şimdilik bırakıyorum.