Yıldız Hanım ve Suat Bey, yarım asra dayanan evlilikleri boyunca ciddi bir olumsuzluk yaşamadıklarını belirtiyor
Prof. Dr. Suat Yıldırım ve eşi Yıldız Hanım evlerini Zaman'a açtı. Yeni evli çiftlere sorunlarına Peygamber Efendimiz'in hayatından çözüm aramaları tavsiyesinde bulunan Yıldırım çifti, 40 yıllık evliliklerinin mutluluk sırrını ise sabırlı ve beklentisiz olmaya bağladı. Yıldırım çiftinin kızları Hatice, Esma ve Nesibe, babalarını, "Babam her akşam meyve saatinde bize kitap okur, sohbet ederdi." diyerek anlattı.
Prof. Dr. Suat Yıldırım, Kur'an-ı Kerim meali denilince ilk akla gelen isimlerden. Kısa bir süre önce emekliye ayrılsa da o, hâlâ çok yoğun. İlmî çalışmalar, konferans ve seminerler yanında hayır hizmetlerine katılmayı da ihmal etmiyor. Yıldız ve Suat Yıldırım çifti, 40 yıllık evli ve üç çocuk sahibi. 5 torunu bulunan çiftin, kızları Hatice Öztürk Cidde'de, Esma Tuncel Adapazarı'nda, Nesibe Tosyalı ise Isparta'da yaşıyor. Yarıyıl tatilini fırsat bilen aile üyeleri baba evinde bir araya geliyor.
Yıldız Hanım ve Suat Bey, neredeyse yarım asra dayanan evlilikleri boyunca ciddi denebilecek bir olumsuzluk yaşamadıklarını belirtiyor. Yıldız Hanım mutlu evliliklerinin formülünü şöyle tanımlıyor: "Sabırlı ve beklentisiz olmak." Suat Bey ise taşların yerine oturması dönemi denebilecek ilk on yıllık dönemde bazı tatsızlıkları şu formülle rayına oturttuklarını söylüyor: "Öfke insana, kendisini haklı, eşini ise haksız gösterir. Sakin bir tahlil sonucunda yaşadığımız şeyler üçe ayrılır. Bir bölümü bendedir. Bir bölümü bizi birleştiren İlahi takdirin sırrında saklıdır. Kalan bölüm eşimde olsa da azınlıktadır. Şimdilerde empati dediğimiz bu uygulamayı hayatımıza yerleştirdik."
Bir tanıdık vesilesiyle tanışan çiftin nikâhı Suat Bey'in yurtdışına gitmesi gerektiğinden 40 gün içerisinde kıyılır. Evlendiklerinde Yıldız Hanım 18, Suat Bey 27 yaşındadır. Eşini tanıdıkça daha çok sevdiğini söyleyen Yıldız Hanım, "40 gün gibi kısa bir sürede evlenmiş olsam da Suat Bey'le evlendiğim için hiç pişman olmadım, birbirimizi tanıdıkça karşılıklı sevgimiz daha da güçlendi. Hiçbir zaman beklenti içine girmedim. Günümüzde çiftlerin çoğu, istekleri yerine getirilmediğinde hemen kavgaya başlıyor. Sürekli bir beklenti içinde yaşadıkları için de kendilerine ve eşlerine hayatı zehir edebiliyor." diyor.
Evlilikleri boyunca Suat Bey, akademik çalışma hayatına devam ederken bir yandan da çeşitli yardım kuruluşlarında aktif rol alır. Öyle ki bir Ramazan ayında ailesiyle hiç iftar yapamaz, yardım faaliyetlerinde bulunduğu için bayramı da ailesinden uzak geçirir. Yıldız Hanım ve çocukları 'sevabından mahrum kalmayalım' diye bu durumdan hiç şikâyet etmez. Yıldız Hanım bir yandan çocuklarının yetişmesi ve eğitimiyle uğraşırken diğer yandan da kitap okuma ve eğitim faaliyetlerine katılır.
Yıldırım çiftinin diğer bir mutlu evlilik sırrı ise herhangi bir sorunda kapris veya tartışma yerine Allah'ın hükümlerine başvurmak. Çift, ufak bir meselede dahi Allah ve Resulü'nün izinden gidiyor, Peygamber Efendimiz'in aile yaşamını örnek alıyor.
Prof. Dr. Suat Yıldırım, Fethullah Gülen Hocaefendi ile de yakın dost. 1964-1965 yılları arasında Edirne'de aynı evi paylaşırlar. İlahiyat Fakültesi'nden yeni mezun olan Suat Yıldırım, Edirne'ye müftü olarak tayin edilir ve aynı evde kalmaya başlarlar. Suat Yıldırım askerlik sebebiyle Edirne'de ancak 6 ay kalabilir. Hocaefendi ile kısa bir süre aynı evde kalmalarına rağmen beraberlikleri bugün dahi devam etmekte.
Hocaefendi'nin sabah namazından sonra eve gitmek yerine cami cemaatine dinî bilgiler verdiğini söyleyen Yıldırım, "Akşamları da camide veya ev durumu müsait bir arkadaşta gece dersi verirdi. Hocaefendi ile bir prensibimiz vardı: Yemeğe davet edilen yere gitmeyecektik. Bazı çevrelerde hocaların, kendi konumlarını maddi çıkar sebebi yaptıkları zannı vardı. Bu zanlara yol açmak istemiyorduk." diyor.
Her akşam meyve sohbetleriyle ilmî bilgilerimiz arttı
Yıldırım ailesinin olmazsa olmaz bir kuralı var: Akşamları meyve saatine katılmak. Kimin ne işi olursa olsun aile bireyleri birlikte meyve molası verirmiş. Baba Suat Bey, yarım saat dahi olsa herhangi bir kitaptan sohbet edermiş. Büyük kız Hatice Öztürk bu durumu şöyle aktarıyor: "Babam, herkesin meyvesini soyar, ikram ederdi. Ardından 'hadi bakalım getirin bir kitap' der, sohbete başlardı, biz bu meyve saatleri sayesinde çok şey öğrendik. Babamızı az görüyorduk ama onunla nitelikli vakit geçiriyorduk. Geç saatte gelse dahi bize vakit ayırırdı. Bir gün eve çok yorgun gelmesine rağmen isteğimiz üzerine gecenin 12'sinde parka götürdü. O, bize şunu yapın bunu yapmayın demezdi. Hal diliyle örnek olurdu." Ortanca kız Esma Tuncel ise babasının dışarıda anlattığı ilmî bilgileri evde yaşayan ve ailesine örnek biri olduğunu ifade ediyor.
Zaman