Tarihçe-i hayat dersleri 13.9.risale-i nur ve hariç memleketler(devamı)

uður1

Well-known member
TARİHÇE-İ HAYAT DERSLERİ 13.9.RİSALE-İ NUR VE HARİÇ MEMLEKETLER(DEVAMI)
Bağdat’ta çıkan, ehemmiyetli, siyasî bir ceride olan Ed-Difa gazetesinin muharriri İsa Abdülkadir diyor ki:

Nur talebelerinin mürşidi olan Bediüzzaman Said Nursî hakkında Ed-Difa gazetesini okuyanlar benden soruyorlar. “Türkiye’deki Nur talebelerinden ve Üstadları olan Said Nursî’den bize malûmat ver” diyorlar. Ben de bunlar hakkında kısa bir cevap vereceğim. Çünkü, Üstadın, Nurun ve Nur talebelerinin Araplarda hakkı olduğu için, Araplar onlardan ciddî bahsetsinler. Zira, İslâmiyetin madde-i esasiyesi olan Araplar Risale-i Nur’dan ziyadesiyle fâide görmeye başlamışlar.

Bu Nur talebeleri, Risale-i Nur’la hem Türkiye’de, hem bilâd-ı Arabda komünistliğe karşı muhkem bir sed te’sis ediyorlar.

..................

Bu yazı Demokratlar çıkmadan evvelki zamana bakar; onun için, Nur Talebelerinin adedi hakkında müddeiumuminin dediği gibi, yalnız beş yüz bin değil, belki şimdi Türkiye’de milyonları aşmış bulunuyor ve her gün de ziyadeleşiyor…

Risale-i Nur ise, öyle geniş bir mikyasla intişar ediyor ki, değil yalnız Türkiye’de ve bilâd-ı İslâmiyede, hattâ ecnebîlerde de iştiyakla istenilir oluyor. Ve Nurun talebelerinin şevklerini hiçbir şey kıramıyor.

İşte, Nur talebeleriyle Nur risaleleri ve onların bu büyük hizmet-i Kur’âniyeleri Demokrat Hükûmetinin bir büyük hasenesidir ki, mübarek âlem-i İslâmdaki hareket-i İslâmiye bu hükûmet-i demokrasiyeyi takdir ve tahsinle karşılıyor. Bütün Irak ahali-i Müslimesi ki, Arap, Türk, Kürt, İran, bu İslâmî hizmeti ve kudsî mücahedeyi kemâl-i ferahla karşılıyorlar. Ve Türkiye’deki Türk kardeşlerimiz, garbın yanlış tesiratlarına karşı bunlarla mukavemet gösteriyorlar kanaatindedirler.

İsa Abdülkadir
***
Gençlik Rehberi’nin beraati münasebetiyle Camiü’l-Ezher Üniversitesi Türk talebelerinin tebrik mektubu
Mektup: Kahire’den 13.4.1952

Muhterem Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine,

Kalblerdeki imanı nurlandıran ve umumî nizamın direği, âhiret yolunun hakiki pusulası olan ve ilhamını Kur’ân-ı Kerîmden alan eserlerinizden Gençlik Rehberi adlı risaleniz suç teşkil ettiği iddiasıyla devam eden mahkemenizin beraat kararını ölçülmez sevinçlerimizle öğrendik. Siz mübarek Üstadımızı ve Demokrat Türk adliyesinin âdil hâkimlerini candan tebrik ediyoruz.

Hayatını İslâmiyetin sıhhati için vakfeden, Türk milletine hizmet etmeyi şeref addeden, asrımızda eşine tesadüf edilmeyen bir din mücahidi bulunan Üstadımız! Size, âlem-i İslâm ve insaniyet müteşekkirdir. Bizler, ufak bir zerresini ifade için, hürmetlerimizi, teşekkürlerimizi bildiriyor, mübarek dualarınızı talep ediyoruz. Allah sizden ve sizi sevenlerden razı olsun.

Camiü’l-Ezher (Üniversitesi) Türk talebeleri namına

Hacı Ali Kılıncalp


Lügatler :
addetme : sayma, kabul etme
ahali-i Müslime : Müslüman ahalî, halk

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
âlem-i İslâm : İslâm âlemi

beraat : temize çıkma, suçsuz bulunma, serbest bırakılma
bilâd-ı Arab : Arap beldeleri, ülkeleri
bilâd-ı İslâmiye : İslâm beldeleri

Camiü’l-Ezher : Ezher Üniversitesi
ecnebî : yabancı
garb : batı

Gençlik Rehberi : gençlere hak ve doğru yolu göstermek ve onları inançsızlık tehlikelerinden korumak için Risale-i Nur’dan derlenen bir eser
hakiki : gerçek
hâkim : yargıç
hareket-i İslâmiye : İslâm hareketi
hasene : iyilik
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hakikatlerini yayma görevi
hükûmet-i demokrasi : demokrasi hükûmeti

insaniyet : insanlık
intişar etmek : yayılmak
iştiyak : çok arzu ve istek
kemâl-i ferah : mükemmel bir rahatlama, rahatlık
kudsî : kutsal
madde-i esasiye : temel madde, ana unsur
mikyas : ölçü, örnek
muhkem : sağlam

muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer
mukavemet : dayanma, karşı koyma
mücahede : cihad etme, mücadele

mücahid : cihat eden, din uğrunda çaba harcayan
müddeiumumi : savcı

müteşekkir : teşekkür eden, şükreden
nizam : düzen, kanun
risale : kitap, mektup; Risale-i Nur’dan her bir bölüm
şeref : yükseklik, yücelik, büyüklük
tahsin : güzel bulma
takdir etme : beğeniyi dile getirme
takdir : övgü

tesadüf edilme : rastlanma
tesirat : tesirler, etkiler
tesis etmek : kurmak, oluşturmak

teşkil : oluşturma
vakfetme : bağışlama, adama



 
Üst