Molla Abdullah'ın yanında bir müddet kaldıktan sonra Siirt'e gelir. Orada bulunan Molla Fethullah Efendinin medresesine gider. Molla Fethullah, Molla Said'e, "Geçen sene Süyûtî okuyordunuz, bu sene Molla Cami'yi mi okuyorsunuz?" Bediüzzaman:
"Evet Cami' yi bitirdim."
Molla Fethullah, hangi kitabı sordu ise, "Bitirdim" cevabını alınca tahayyürde kaldı. Bu kadar kitabı bitirdiğini, hem de az zamanda bitirdiğini aklına sığıştıramadı; taaccüp etti ve dedi:
"Geçen sene deli idin, bu sene de mi delisin?" 
Bediüzzaman, "İnsan başkasına karşı kesr-i nefs için hakîkati ketmedebilir, fakat babadan daha muhterem olan üstadına karşı hakîkat-i mahzdan başka birşey söyleyemez. Emrederseniz, söylediğim kitaplardan beni imtihan ediniz," der.
Molla Fethullah hangi kitaptan sordu ise, cevabını güzelce verir. Bunun üzerine, bu muhavereyi dinleyen ve bir sene evvel Said'in hocasının hocası bulunan Molla Ali-i Suran namındaki zat, kendilerinden ders almaya başladı.
Molla Fethullah, 'Pekala, zekada harikasınız; fakat hıfzınız nasıldır Makâmat-ı Harîriye'den birkaç satırını iki defa okumakla hıfz edebilir misiniz?" diyerek kitabı uzatır.
Molla Said, alarak, bir yaprağını bir defa okumakla hıfz etti ve okudu. Molla Fethullah,"Zeka ile hıfzın ifrat derecede bir kimsede tecemmuu nadirdir" diyerek hayrette kaldı.
Bediüzzaman, orada iken Cem'ü'l-Cevami' kitabını, günde bir-iki saat iştigal etmek üzere bir haftada hıfz etti. Bunun üzerine Molla Fethullah şu kelamı söyleyerek kitabın üzerine yazdı:

Bu hal Siirt'te şuyû bulmuş ve Molla Fethullah ulemaya, "Bizim medreseye gâyet genç bir talebe geldi, her ne sual ettimse bilatevakkuf cevap verdi. Bu yaşta zekasına ve ilmine ve fazlına hayran kaldım" diyerek, pekçok metheder.