Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tarîk-i Nakşî'de iki kanad ile sülûk edilir
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="NuruAhsen" data-source="post: 32276" data-attributes="member: 857"><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Silsile-i Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmâm-ı Rabbânî (R.A) Mektubât'ında demiş ki: "Hakaik-i îmaniyeden bir mes'elenin inkişafını, binler ezvak ve mevacid ve keramata tercih ederim."</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Hem demiş ki: "Bütün tarîklerin nokta-i müntehası, hakaik-i îmaniyenin vuzuh ve inkişafıdır."</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Hem demiş ki: "Velayet üç kısımdır: </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Biri velayet-i suğra ki, meşhur velayettir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Biri velayet-i vustâ, biri velayet-i kübradır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Velayet-i kübra ise; veraset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikata yol açmaktır."</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Hem demiş ki: "Tarîk-i Nakşî'de iki kanad ile sülûk edilir." </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Yani: Hakaik-i îmaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve feraiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Bu iki cenahta kusur varsa, o yolda gidilmez. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Öyle ise tarîk-ı Nakşî'nin üç perdesi var:</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i îmaniyeye hizmettir ki, İmâm-ı Rabbânî de (R.A.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">İkincisi: Feraiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyeye tarîkat perdesi altında hizmettir.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Üçüncüsü: Tasavvuf yoluyla emraz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalb ayağıyla sülûk etmektir.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Birincisi farz, ikincisi vâcib, bu üçüncüsü ise sünnet hükmündedir.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Mâdem hakikat böyledir; ben tahmin ediyorum ki: Eğer Şeyh Abdülkadir-i Geylânî (R.A.) ve Şâh-ı Nakşibend (R.A.) ve İmâm-ı Rabbânî (R.A.) gibi zâtlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini, hakaik-i îmaniyenin ve akaid-i İslâmiyenin takviyesine</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">sarfedeceklerdi. Çünki saadet-i ebediyenin medarı onlardır. Onlarda kusur edilse, şekavet-i ebediyeye sebebiyet verir. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">İmansız Cennet'e gidemez, fakat tasavvufsuz Cennet'e giden pek çoktur. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Ekmeksiz insan yaşayamaz, fakat meyvesiz yaşayabilir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Tasavvuf meyvedir, hakaik-i İslâmiye gıdadır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i îmaniyeye ancak çıkılabilirdi.</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Şimdi ise Cenâb-ı Hakk'ın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaika çıkılacak bir yol bulunsa; o yola karşı lâkayd kalmak, elbette kâr-ı akıl değil...</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">İşte otuzüç aded Sözler, böyle Kur'anî bir yolu açtığını, dikkatle okuyanlar hükmediyorlar. Mâdem hakikat budur; esrar-ı Kur'aniyeye ait yazılan Sözler, şu zamanın yaralarına en münasib bir ilâç, bir merhem ve zulümatın tehacümatına maruz heyet-i İslâmiyeye en nâfi' bir nur ve dalalet vadilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu itikadındayım. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Bilirsiniz ki: Eğer dalalet cehaletten gelse izalesi kolaydır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Fakat dalalet, fenden ve ilimden gelse, izalesi müşkildir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Eski zamanda ikinci kısım, binde bir bulunuyordu. Bulunanlardan ancak binden biri irşad ile yola gelebilirdi. Çünki öyleler kendilerini beğeniyorlar; hem bilmiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar. Cenab-ı Hak şu zamanda, i'caz-ı Kur'anın manevî lemaâtından olan malûm Sözler'i, şu dalalet zındıkasına bir tiryak hâsiyetini vermiş tasavvurundayım</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred">Said Nursi (r.a)</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="NuruAhsen, post: 32276, member: 857"] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Silsile-i Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmâm-ı Rabbânî (R.A) Mektubât'ında demiş ki: "Hakaik-i îmaniyeden bir mes'elenin inkişafını, binler ezvak ve mevacid ve keramata tercih ederim."[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Hem demiş ki: "Bütün tarîklerin nokta-i müntehası, hakaik-i îmaniyenin vuzuh ve inkişafıdır."[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Hem demiş ki: "Velayet üç kısımdır: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Biri velayet-i suğra ki, meşhur velayettir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Biri velayet-i vustâ, biri velayet-i kübradır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Velayet-i kübra ise; veraset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikata yol açmaktır."[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Hem demiş ki: "Tarîk-i Nakşî'de iki kanad ile sülûk edilir." [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Yani: Hakaik-i îmaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve feraiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Bu iki cenahta kusur varsa, o yolda gidilmez. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Öyle ise tarîk-ı Nakşî'nin üç perdesi var:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i îmaniyeye hizmettir ki, İmâm-ı Rabbânî de (R.A.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]İkincisi: Feraiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyeye tarîkat perdesi altında hizmettir.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Üçüncüsü: Tasavvuf yoluyla emraz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalb ayağıyla sülûk etmektir.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Birincisi farz, ikincisi vâcib, bu üçüncüsü ise sünnet hükmündedir.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Mâdem hakikat böyledir; ben tahmin ediyorum ki: Eğer Şeyh Abdülkadir-i Geylânî (R.A.) ve Şâh-ı Nakşibend (R.A.) ve İmâm-ı Rabbânî (R.A.) gibi zâtlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini, hakaik-i îmaniyenin ve akaid-i İslâmiyenin takviyesine[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]sarfedeceklerdi. Çünki saadet-i ebediyenin medarı onlardır. Onlarda kusur edilse, şekavet-i ebediyeye sebebiyet verir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]İmansız Cennet'e gidemez, fakat tasavvufsuz Cennet'e giden pek çoktur. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Ekmeksiz insan yaşayamaz, fakat meyvesiz yaşayabilir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Tasavvuf meyvedir, hakaik-i İslâmiye gıdadır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i îmaniyeye ancak çıkılabilirdi.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Şimdi ise Cenâb-ı Hakk'ın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaika çıkılacak bir yol bulunsa; o yola karşı lâkayd kalmak, elbette kâr-ı akıl değil...[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]İşte otuzüç aded Sözler, böyle Kur'anî bir yolu açtığını, dikkatle okuyanlar hükmediyorlar. Mâdem hakikat budur; esrar-ı Kur'aniyeye ait yazılan Sözler, şu zamanın yaralarına en münasib bir ilâç, bir merhem ve zulümatın tehacümatına maruz heyet-i İslâmiyeye en nâfi' bir nur ve dalalet vadilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu itikadındayım. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Bilirsiniz ki: Eğer dalalet cehaletten gelse izalesi kolaydır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Fakat dalalet, fenden ve ilimden gelse, izalesi müşkildir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Eski zamanda ikinci kısım, binde bir bulunuyordu. Bulunanlardan ancak binden biri irşad ile yola gelebilirdi. Çünki öyleler kendilerini beğeniyorlar; hem bilmiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar. Cenab-ı Hak şu zamanda, i'caz-ı Kur'anın manevî lemaâtından olan malûm Sözler'i, şu dalalet zındıkasına bir tiryak hâsiyetini vermiş tasavvurundayım[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred]Said Nursi (r.a)[/COLOR][/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tarîk-i Nakşî'de iki kanad ile sülûk edilir
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst