Konuya cevap cer

MÜRŞİDİN VEKÂLETİ VE VEKÎLLERİ


Mürşid-i kâmillerin vekîllerini tâyin etmeleri uzun bir süreçten geçmektedir. Mürşid-i kâmil şeyh efendi, belli bir yere gelmiş olan mürîdânını Peygamber Efendimiz’e arz eder. Peygamberimiz de Allah Zülcelâl Hazretleri’ne arz eder. Peygamberimizin teklîfi ve Rabbin tavsîbinden ve tasdîkinden çıktıktan sonra meşîhat meselesi, vekâlet meselesi vâki olur.


Tarihe baktığımız zaman en yakında, Mevlânâ Ziyâüddin Hâlid-i Bağdâdî (ks.) Hazretleri çok fazla hulefâ yetiştirmiştir. Dünyânın muhtelif yerlerine de onları hizmete göndermiştir.


Bu görevlendirmelerde ilim çok önemli değildir. İhlâs önemlidir, samimiyyet önemlidir, teslîmiyet önemlidir. Ne kadar hizmet edeceği, ömrü önemlidir. Fevkalâde liyâkatli olur, fakat ömrü az olursa ömrü uzun olup liyâkatli olan tercih edilir.


Bu vazîfeler tevdî edildikten sonra vekiiller, Cenâb-ı Hakk’ın emânet etmiş olduğu yola ihânet şeklinde görülebilir endîşesi ile diken üzerinde gibidirler. Bütün bu hizmetler, görevler îfâ edilirken mürşid-i kâmillerin teşvikleri, himmetleri, devamlı olarak vekîllerle birliktedir.


*****************************************


MÜRÎD


Es'âd Erbilî Hazretleri’nin hulefâsından Karamanlı Hacı Osman Efendi’nin Es'âd Efendi ile olan hâtırasını İlhan Efendi şöyle nakletmiştir:


”Birgün Hacı Osman Efendi Kelâmî dergâhında Es’âd Efendi’ye şöyle demiştir; “Efendim Cenâb-ı Hakk’a ne kadar şükretsek, teşekkür etsek azdır. Bizi sizin gibi bir mürşid-i kâmile mürîd eylemiş.” Es’âd Efendi, dersiâm ve aynı zamanda hulefâdan olan Osman Efendi’ye “Ne diyorsunuz” deyince, Osman Efendi tekrarlamış; “Cenâb-ı Hakka ne kadar şükretsek azdır efendim. Bizi sizin gibi bir mürşid-i kâmile mürîd eylemiş.” deyince Es’âd Efendi; “Osman Efendi mürîd kim siz kimsiniz, mürîdlik nerde siz nerdesiniz” demiş. Osman Efendi; ”Öyle ise biz mürîd değilsek neyiz?” diye sorunca Es’âd Efendi: “Siz teberrük dervişsiniz, bu dâireye alınmış kişilerdensiniz. Mürîd diye kime derler bilir misiniz? Mürîd diye yatağı it yatağı, dirliği it dirliği, hanımı dul, çocukları yetîm olanlara derler.” demişler.


Nefs-i mutmainne, mertebe itibariyle bir köprüdür. Bu mertebeye çıkınca nefs-i mülhime deryânın öbür ucunda kalır.




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst