Konuya cevap cer

                      OTUZ BİRİNCİ SÖZ                      MİRAC-I NEBEVİYEYE(A.S.M.)DAİRDİR

 5.1.DÖRDÜNCÜ ESAS-MİRACIN SEMERÂTI VE  FÂİDESİ

                   Miracın semerâtı ve faidesi nedir?


Elcevap: Şu şecere-i tûbâ-i mâneviye olan Miracın beş        yüzden fazla meyvelerinden, nümune olarak yalnız beş tanesini        zikredeceğiz.


BİRİNCİ        MEYVE        

       Erkân-ı imaniyenin hakaikini gözle görüp, melâikeyi, Cenneti,        âhireti, hattâ Zât-ı Zülcelâli gözle müşahede etmek, kâinata ve beşere        öyle bir hazine ve bir nur-u ezelî ve ebedî bir hediye getirmiştir ki, şu        kâinatı perişan ve fâni karma karışık bir vaziyet-i mevhumeden çıkarıp, o        nur ve o meyve ile o kâinatı kudsî mektubât-ı Samedâniye, güzel âyine-i        cemâl-i Zât-ı Ehadiye vaziyeti olan hakikatini göstermiş, kâinatı ve bütün        zîşuuru sevindirip mesrur etmiş.


Hem o nur ve o meyve ile beşeri        müşevveş, perişan, âciz, fakir, hâcâtı hadsiz, a’dâsı nihayetsiz ve fâni,        bekàsız bir vaziyet-i dalâletkârâneden, o insanı o nur, o meyve-i kudsiye        ile, ahsen-i takvimde bir mu’cize-i kudret-i Samedâniyesi ve mektubât-ı        Samedâniyenin bir nüsha-i câmiası ve Sultan-ı Ezel ve Ebedin bir muhatabı,        bir abd-i hassı ve kemâlâtının istihsancısı, halîli ve cemâlinin        hayretkârı, habibi ve Cennet-i bâkiyesine namzet bir misafir-i azizi        suret-i hakikîsinde göstermiş, insan olan bütün insanlara nihayetsiz bir        sürur, hadsiz bir şevk vermiştir.

      

            Lügatler        : 


       a’dâ : düşmanlar

abd-i        has : özel ve seçilmiş kul

âciz : güçsüz,        zayıf

âhiret : öteki dünya

ahsen-i takvim : en güzel        biçim, tam kıvam

cemâl : güzellik

elhamdü lillâh :        “her türlü övgü ve şükür yalnızca Allah’a aittir”

erkân-ı        imaniye : imanın rükünleri, şartları

fâni : geçici,        ölümlü

hâcât : ihtiyaçlar

hadsiz :        sınırsız

hakaik : gerçek mahiyetler, esaslar

hakikat :        gerçek mahiyet, esas

halîl : dost

havaî : havaya        ait

istib’ad : akıldan uzak görme

istihsancı :        beğenen, güzel bulan

kâinat : evren, yaratılmış        herşey

kemâlat : mükemmellikler, üstün        özellikler

kudsî : kutsal, kusursuz ve yüce

melâike :        melekler

mesrur : sevindirme

meyve-i Cennet : Cennet        meyvesi

meyve-i kudsiye : kutsal, kusursuz ve yüce        meyve

mücessem : cisme bürünmüş, maddî yapısı        olan

müşahede etmek : görmek

müşevveş : düzensiz,        karma karışık

nihayetsiz : sonsuz

nur-u ezelî ve ebedî        : başlangıcı ve sonu olmayan nur

nümune : örnek

nüsha-i        câmia : çok geniş ve kapsamlı nüsha, kopya

semerât :        meyveler

suret : şekil, görüntü

şecere-i tûbâ-i        mâneviye : mânevî tûbâ ağacı

vaziyet : durum,        hal

zîşuur : şuur sahibi,  bilinçli


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst