Konuya cevap cer

TARİHÇE-İ HAYAT DERSLERİ 11.10.TAHLİLLER(DEVAMI)

       Bediüzzaman
      
Bergson Ahlâkla Dinin İki Kaynağı        adlı son kitaplarından birisinde, bilhassa ahlâkın, bir insan cemiyetinde        alçalmış vak’a derekesinden ulvî mefkûre seviyesine, ancak dindar ve temiz        şahsiyetler sayesinde yükselebileceğini kaydeder.
 
 Bu görüş,        insanlık ve Müslümanlık tarihinde sayısız örneklerle her zaman tahakkuk        eylemiştir. Zaten psikoloji ilmine dayanan terbiye san’atı, an’anevî        yollarında bu umdeye tutunduğu ve yeni bir istikamet verilecek nesilleri        bu kabil örnek insanları taklide sevk ettiği nispette, bizden evvelki        devirlerde, bizden çok mes’ut insanlar yetiştirmiştir.
 
 Bediüzzaman,        hangi cemiyette ve hangi devirde yaşarsa yaşasın, işte bu işaret ettiğimiz        örnek insan vasıflarını muhafaza eden temiz ve müstesna şahsiyetlerden        birisidir. Türk milletini mahvetmek için casus ellerle perde arkasında        yetiştirilmiş ve Türk milletini yalanla, dolanla her saniye aldatmayı        kendine bir geçinme san’atı edinmiş bir sürü vatan haini ve millet düşmanı        mahlûklar, bu temiz şahsiyetin yıllardan beri hayatını cendereye        sokmuştur. Sorarız. (Fakat kime soracağız? Bu sorgudan da ne umacağız?)        Bütün tarihimizde, her fırsatta, en korkunç ve amansız düşmanlığını ispat        eden Fener Patrikleri muhteşem saraylarında saltanat sürerken, bu aziz        toprağın asırlardan beri tapusunu, en az bin senelik bir mülkiyet hakkıyla        etinde ve kalbinde taşıyan Bediüzzaman, bu fesat ocağının bir kapıcısı        kadar da mı yaşamak hakkından mahrum kalsın?
 
 Hangimiz, yaprakları        arasında fikrî ve ruhî seyahatlere kalktığımız kitaplarımızın, ansızın        mukaddes bilinen meskenimize tecavüz edilerek, odamızda baskına uğrayarak        ellerimizden kapılıp gasp edilmesine tahammül edebiliriz? Böyle bir        hareket, güya taklit edilen çağdaş medenî cemiyetlerden en geri kalan        İspanya’da da vuku bulamaz; hele vukuundan sonra, nâmütenahi, asla        tekerrür edemez.
 
 Biz, Bediüzzaman’ın ilim, ahlâk, fazilet ve edep        sıfatlarıyla bezenen temiz ve yüksek şahsiyetine gösterilen ve hele son        günlerde bütün bütün şiddetlenen kötü muamelelerden ve bu muameleleri ona        reva görenlerden nefret ediyoruz. Ahlâksızlık çirkefinin bir tufan halinde        her istikamete taşıp uzanarak her fazileti boğmaya koyulduğu Türklerin bu        kadar karanlık günlerinde onun feyzini bir sır gibi kalpten kalbe        mukavemeti imkânsız bir hamle halinde intikal eder görmekle tesellî        buluyoruz. Gecelerimiz çok karardı ve çok kararan gecelerin sabahları pek        yakın olur.

       [SUP]1[/SUP]إِنَّ        اللهَ        مَعَ        الصَّابِرِينَ
       Cevdet Sezer
       [h=3]Dipnotlar        - Arapça İbareler - Haşiyeler :[/h]       [SUP]1[/SUP] : “Muhakkak ki Allah, sabredenlerle        beraberdir.” Bakara Sûresi, 2:153.
      
       Lügatler :        
       an’anevî : geleneksel
asır :        yüzyıl
azim : kararlılık, gayret, sebat
bilhassa :        özellikle
casus : gizli sırları haber veren,        ajan
cemiyet : toplum, topluluk
cendere : sıkı ve dar        yer, boğaz
dalâlet : hak yoldan sapkınlık,        inançsızlık
dereke : aşağı derece, aşağı seviye
devir        : dönem, çağ
fesat : bozgunculuk
istihfaf : küçük        görme, hafife alma, aşağılama
istikamet verme : doğru yola        iletme, yönlendirme
kabil : gibi, tür, çeşit
mahlûk :        yaratıklar
mahrum : yoksun
mahvetme : yok        etme
mefkûre : gaye, ideal, düşünce
mes’ut : mutlu,        huzurlu
mesken : yer, konut
muhafaza :        koruma
mukaddes : kutsal, yüce
mülkiyet : sahip        olma
müstesna : seçkin, üstün
nispet : ölçü,        oran
ruhî : ruha âit, ruhsal
saltanat sürme : hüküm        sürme, hayat sürme
şeytankârâne : şeytanca, şeytan        gibi
tahakkuk : gerçekleşme
tahammül : dayanma,        katlanma
tecavüz : saldırı, izinsiz girme
terbiye :        eğitim
ulvî : yüce, yüksek
umde : esas, temel,        prensip
vak’a : olay, hadise
vasıf : özellik,        nitelik

      


    --


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst