Konuya cevap cer

[BILGI]On Dördüncü Reşha[/BILGI]


Üçüncü nokta: Cismanî ihtiyaçlar vakitlerin ihtilâflarıyla  tebeddül eder, noksan ve fazlalaşır. Meselâ,havaya olan ihtiyaç her  anda var. Suya olan ihtiyaç, midenin harareti zamanlarında olur. Gıdaya  olan hâcet, her günde olur. Ziyaya olan ihtiyaç, alelekser haftada bir  defa lâzımdır. Ve hâkezâ...


Kezalik mânevî ihtiyaçlar da  vakitleri muhtelif ve mütefavittir. Her anda Allah kelimesine ihtiyaç  vardır. Her vakit Besmeleye, her saatte Lâ ilâhe illallâh’a ihtiyaç  vardır. Ve hâkezâ...


Binaenaleyh, âyetlerin, kelimelerin tekrarı,  ihtiyaçların tekrarından ileri geliyor. Ve keza, o gibi hükümlere olan  ihtiyacın şiddetine işarettir.




[BILGI]Şule[/BILGI]



Birşeyden uzak olan bir kimse, yakın olan adam kadar o şeyi göremez. Ne  kadar zeki olursa olsun, o şeyin ahvâli hakkında ihtilâfları olduğu  zaman, yakın olanın sözü muteberdir. Binaenaleyh, Avrupa feylesofları,  maddiyatta şiddet-i tevaggulden dolayı iman, İslâm ve Kur’ân’ın  hakaikinden pek uzak mesafelerde kalmışlardır. Onların en büyüğü,  yakından hakaik-i İslâmiyeye vukufu olan âmi bir adam gibi de değildir.  Ben böyle gördüm; nefsülemir de benim gördüğümü tasdik eder.  Binaenaleyh, şimşek, buhar gibi fennî meseleleri keşfeden feylesoflar,  Hakk’ın esrarını, Kur’ân nurlarını da keşfedebilirler diyemezsin. Zira  onun aklı gözündedir. Göz ise kalb ve ruhun gördüklerini göremez. Çünkü  kalblerinde can kalmamıştır. Gaflet, o kalbleri tabiat bataklığında  çürütmüştür.




******




Evet, kesif birşeyin ayinesi ne kadar lâtif olursa, o nisbette suretini  vâzıh gösterir. Ve nurânî ve lâtif birşeyin de ayinesi ne kadar kesif  olursa, o nisbette esmânın cilvelerini cilâlı gösterir. Meselâ, hava  ayinesinde, yalnız şemsin zayıf bir ziyası görünür. Su ayinesinde şems  ziyasıyla görünürse de elvân-ı seb’ası görünmüyor. Fakat toprak ayinesi,  çiçeklerinin renkleriyle, şemsin ziyasındaki yedi rengi de gösterir. 1 اَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ  olan Hadîs-i Şerif, bu sırra işareten şehadet eder. Öyleyse, arkadaş,  topraktan ve toprağa inkılâp etmekten, kabirden ve kabre girip yatmaktan  tevahhuş etme!


1  :  “Kulun Rabbine en yakın olduğu an, onun secde  halidir.” el-Münavî, Feyzü’l-Kadîr, 2:68, hadis no:1348; el-Beyhakî,  es-Sünenü’l-Kübrâ, 2:110.




******




İ’lem eyyühe’l-aziz! Aklım yürüyüş yaparken, bazan kalbim ile  arkadaş olur. Kalb zevkiyle bulduğu şeyi akla veriyor. Akıl berveçh-i  mutad, burhan şeklinde bir temsil ile ibraz ediyor. Meselâ:


Fâtır-ı  Hakîmin kâinattan sonsuz bir uzaklığı olduğu gibi, sonsuz bir kurbiyeti  de vardır. Evet, ilim ve kudretiyle bâtınların en bâtınında bulunduğu  gibi, fevklerin de en fevkinde bulunuyor. Hiçbir şeyde dahil olmadığı  gibi, hiçbir şeyden de hariç değildir.


Evet, âsâr-ı rahmetine  mazhar olan sath-ı arzda mâmulât-ı kudrete bak ki, bir parça bu sırra  vakıf olasın. Meselâ, biri arzda, diğeri semâda veya biri şarkta, diğeri  garpta iki şeyi bir anda yaratan Sâniin, o yaratılan şeylerin  arasındaki uzaklık kadar uzaklığı lâzımdır. Ve keza herşeyin kayyûmu  olduğu cihetle de, herşeyin nefsinden daha ziyade bir kurbiyeti de  vardır. Bu sır, daire-i vücub, tecerrüd ve ıtlak hasâisindendir. Ve  fâil-i aslînin mâhiyetiyle, zıllî olan münfail arasındaki mübâyenet-i  lâzimesidir. Meselâ, şems, timsallerine kayyûm olduğu için, fevkalhad  onlara bir kurbiyeti vardır. Ayinedeki zıl ve gölge ile semâda bulunan  asıl arasındaki mesafe kadar da bu’diyeti vardır.



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst