Konuya cevap cer

Tevbe ilâhi bir yardım ve rabbani mağfirettir

Allahu Tealâ tevbe ile mümini hiç günah işlememiş gibi bir hale döndürür

Tevbeyi anlamadan, tevbeyi gerçekleştirip hayatımıza tatbik etmeden

gerçek olgunluğa giden yolda mesafe katetmemiz mümkün değildir


Tevbe ilim, hal ve fiilden ibarettir

Tevbe ilmi, günahın zararını ve günahın Allahu Tealâ'nın azametine karşı

edepsizlik olduğunu bilmektir

Evet, işlenen günah Allah'a karşı yapılan bir edepsizlik ve isyandır

Allah'ın rahmetinin celbi için bu isyan ve edepsizlik perdesinin kaldırılması gerekir


Ayrıca Allah'ın azametini bilen kalbe işlenen günahtan dolayı bir eziklik

ve mahcubiyet gelir ki bu, tövbenin birinci hakikatidir

Eğer kulun dudağından tevbenin kelimeleri çıkıyor da

kalbinde bir eziklik ve arlanma duymuyorsa,

bu tevbe hem taklit, belki hem de günah olur


Bir kimse Allah'a karşı eziklik ve mahcubiyet hissetmedikçe

ne günahtan dönebilir, ne de tevbesi ciddi bir fayda verir


Eziklik ve mahcubiyet duygusu kalpte parladı mı,

Allah'ın nuru kalpte tecelli eder


Sevdiğim bir yakınıma karşı bir kusur işlesem,

onu görünce utanç duyar ve keşke yapmasaydım diye özür dilerim


Utanç veya pişmanlık duygusu olmadan,

sadece görünüşte dilenen özüre kibir karışır ve alay etmek gibi olur


İşte tevbe eden de buna dikkat etmelidir

Aksi takdirde sahibini günahtan temizlemediği gibi,

belki günaha girmesine sebep olur


Mahcubiyet ve eziklik olunca Allah'ın nuru kalbe inmeye başlar

Allah'ın nuru inmeye başlayınca günahın, şehvetin, gazabın ateşi söner

Demek ki tevbe Allah'tan gelir

O halde Cenab-ı Rabbül Alemin'den sağlam bir tevbe için yardım

ve rahmet dilemek lazım gelir


Pişmanlık dua ve zikre yol açar

Bundan dolayı ayet-i kerimedeki hakikat karşımıza çıkar:


Müminler onlardır ki, bir kötülük yaptıklarında ya da

(cehennemi hak edecek işlerle) kendilerine zulmettiklerinde

Allah'ın azabını, hesabını hatırlayıp günahlardan hemen dönerek affedilmeyi dilerler


Allah'dan bağışlanmayı isteyen kişi "ya Rabbim" dediğinde,

Allahu Tealâ "buyur ey kulum" der ve böylece rahmet kapısı açılır


Günahlar iki kısımdır


Birinci kısım, kulun Allah ile arasında olan,

ikinci kısım, kulun kullar ile arasında olan günahlardır


Kul ile Allah arasında olan günahlar namaz, oruç, hac, zekât gibi

yapmakla telafi edilen amellerdir Bu amelleri ihmal etmekle günah kazanılır

Tevbe eden kimse bu amellerin noksanlarını kaza etmekle mükelleftir

Kazayı gerektirmeyen haller de vardır Mesela Kur'an'a abdestsiz dokunmanın

kazası olmaz Bir daha yapmamaya azmedilir ve yapılmazsa tevbe gerçekleşmiş olur


Kullarla ilgili günahlarda ise, yaptığı zulümden dolayı hak sahipleriyle helâlleşmesi

şartıyla tevbesi gerçekleşmiş olur

Mesela bir kimseden ödünç bir şey aldım Onu iade etmem lazımken

aldığımı inkâr ediyorum, sadece tevbe ediyorum Bu olmaz

Kula karşı olan haklar iade edilecek, bazı haklar için de helâlleşilecek

Hakaret, dövme, sövme helâlleşmeyi gerektirir Miras, mehir, alışveriş gibi

meselelerde de hak geçtiyse helâlleşmek lazım gelir


Mehmet Ildırar-Nefs Terbiyesi ve İlahi Huzur


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst