ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Nuh Tufanı kıssası, Kur’ân’da geçen kıssalar arasında yer aldığı gibi, bir çok dinde de anlatılan bir kıssadır. Hz. Nuh (a.s.), Allah'ın âyetlerinden uzaklaşan ve Ona ortaklar koşan kavmine, sadece Allah'a kulluk etmeleri konusunda uyarmak amacıyla peygamber olarak gönderilmişti. Allah'ın dinine uymaları konusunda kavmine defalarca öğüt verdiği ve onları Allah'ın azabına karşı birçok kez uyardığı hâlde, onlar Hz. Nuh'u (a.s.) yalanladılar ve şirk koşmaya devam ettiler. Kavminin ileri gelenleri Hz. Nuh'u (a.s.), kişisel çıkarları için nüfuz temin etme gibi basit bir suçlamayla karalamaya çalıştılar ve ona "deli" damgası vurmak istediler. Sonra onu gözetlemeye başlayıp, baskı altında tutmaya karar verdiler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak Hz. Nuh'a (a.s.), inkâr edip zulmedenlere, suda boğulmak suretiyle azap verileceğini ve iman edenlerin de kurtulacağını haber verdi. Sözü edilen azap vakti geldiğinde, yerden sular fışkırdı, gökten yağmurlar indi ve her tarafı su kapladı. Cenâb-ı Hak, Hz. Nuh'a (a.s.) "Herşeyden ikişer çift ile, helâk olmaya hak kazanmış olanlar dışındaki aileni gemiye al" (Mü'minûn Sûresi, 27) emrini verdi ve Hz. Nuh'un gemisine binmiş olanlar dışında–yakındaki bir dağa sığınarak kurtulacağını sanan Hz. Nuh'un (a.s.) oğlu da dahil olmak üzere–bütün kavim suda boğuldu. Tufan sonucunda sular çekilip, âyetin ifadesiyle "iş bitiverince" gemi, “Cudi Dağı”na oturdu.
Yapılan arkeolojik, jeolojik ve tarihî çalışmaların da olayı tespit ettiği belirtiliyor. Eski çağlarda yaşamış birçok medeniyete ait tabletlerde ve elde edilen birçok tarihî belgede, tufan olayı, kişi ve yer isimleri farklılık gösterse de, çok büyük benzerliklerle anlatılmıştır.
Tufan olayı, Tevrat ve İncil'in dışında, Sümer, Asur-Babil kayıtlarında, Yunan kıssalarında, Hindistan'da Satapatha, Brahmana ve Mahabharata destanlarında, İngiltere'nin Galler yöresinde anlatılan bazı kıssalarda, İskandinav Edna kıssalarında, Litvanya kıssalarında ve hattâ Çin kaynaklı öykülerde birbirine çok benzer şekillerde anlatılır.