يَاۤ اَيُّهَا النَّاسُ اعْـبُدُوا
İBADET ne büyük bir ticaret ve saadet, fısk ve sefahet ne büyük bir hasâret ve helâket olduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle:
Bir vakit iki asker uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler. Ta yol ikileştir. Bir adam orada bulunur, onlara der:
“Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki, intizamsız, hükûmetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zahirî bir hiffet, yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddî hülâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı taşımaya mecburdur.”
O iki asker, o muarrif adamın sözünü dinledikten sonra, şu bahtiyar nefer sağa gider. Bir batman ağırlığı omuzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu, binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht nefer ise askerliği bırakır, nizama tâbi olmak istemez, sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur; fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem herşeyden, her hadiseden titrer bir surette gider. Ta mahall-i maksuda yetişir; orada âsi ve kaçak cezasını görür.
Askerlik nizamını seven, çanta ve silâhını muhafaza eden ve sağa giden nefer
[NOT]Dipnot-1 “Ey insanlar, ibadet ediniz.” Bakara Sûresi, 2:21.[/NOT]
adüvv: düşman | bahtiyar: talihli, mutlu |
batman: yaklaşık 8 kg. ağırlığında bir ağırlık ölçüsü | bedbaht: talihsiz, kötü talihli |
fısk: günah, günahkârlık | hadsiz: sınırsız |
hasâret: zarar | helâket: yok oluş |
hiffet: hafiflik | hülâsa: öz, konsantre |
ibadet: Allah’a kulluk (bk. a-b-d) | intizam-ı askerî: askerî disiplin (bk. n-ẓ-m) |
intizamsız: düzensiz (bk. n-ẓ-m) | mahall-i maksud: hedeflenen, varılacak yer (bk. ḳ-ṣ-d) |
menfaat: yarar | minnet: iyilik karşısında kendini borçlu hissetmek |
muarrif: tarif edici, tanıtıcı (bk. a-r-f) | mugaddî: gıdalı, besleyici |
muhafaza etmek: korumak (bk. ḥ-f-ẓ) | mîrî: devlete ait |
nefer: asker, er | nizam: düzen, kanun (bk. n-ẓ-m) |
okka/kıyye: 1.283 grama karşılık gelen ağırlık ölçüsü | saadet: mutluluk |
sefahet: yasak zevklere düşkünlük, beyinsizce davranış, budalalık | suret: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r) |
temsilî: kıyaslamalı benzetme şeklinde, analojik (bk. m-s̱-l) | tâbi olmak: uymak |
zahirî: görünüşte (bk. ẓ-h-r) | âsi: isyankâr |
<tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">
</tbody>
Son düzenleme: