Konuya cevap cer

Ynt: Uluslarası -Risale-i Nur’a Göre Kötülük Kavramı ve Haşir- Toplantısı


Prof. Dr. Aref Ali Nayed, Cambridge Universitesi, Dubai – (Lübnan asıllı olan Nayed programa Birleşik Arab Emirliklerinden katılıyor.)


Berzah’da Nursi   


Kelime manası olarak iki şeyin arasında demek olan berzah kelimesi Üstad Bediüzzaman tarafından önemli bir şekilde tanımlanmış ve ahiret inancını anlatan yazılarında önemli bir yer işgal etmiştir. Nursi’nin anlayışında İslama göre ölüler yok olmuyor ve kıyamet öncesinde, yeniden diriliş gerçekleşinceye kadar berzah denilen bir ara aleme, yani farklı bir boyuta intikal ediliyorlar. Bediuzzaman’ın ahiret ve yeniden diriliş öğretilerini tam anlamak için berzah kavramının çok iyi anlaşılması gerekir. Berzah adeta ahireti anlamak için anahtar hükmündedir. 


Bediüzzaman Nursi İstanbul’daki Eyüp mezarlığı şimdiye kadar kaç kere üst üste dolmuştur gibi bir gözlem yapıyor. Rabita-i mevti sürekli nazara vererek ehemmiyetinden bahseden Nursi, ölmeden önce ölüm ve sonrasındaki hayat ile tanışmanın önemini anlatır. Bediüzzaman Nursi, hayatı boyunca berzah alemindekilerle irtibatta olup onlarla alakasından bahsetmiştir. Mesela ölmüş kişileri duasında zikreder, Kur’an okuyarak onlara hediye gönderir ve rabıta halinde bulunur. Kendisine getirilen her salavattan Hz. Peygamber’in haberdar olacağını söyler ve mezar ziyaretlerinden de bahsederek berzahtakilerin de dünyadakiler ile alakasına dikkati çeker. 


İslamin son dönemlerinde bir gevşeklik ve laçkalık etkisi ile yüzleşilen bir otamda Nursi’nin hasir ve berzah görüşü orjinal ve otantik, yani İslamin özüne uygun olarak üretilmistir. 






Prof. Dr. Lucinda Allen Mosher, Michigan Universitesi, ABD (ABD’nin çesitli okullarında ders veriyor)


Lā Siyyamā: Nursi’nin Mesnevi-i Nuriye’deki Haşir Tezi


Doktora tezini Mesnevi-i Nuriye konusunda yazmış ve alanında uzman olan Mosher, Mesnevi-i Nuriye’nin Lā Siyyamā kısmında Said Nursi’nin bu dünya hayatının ötesindeki hayata dikkati çektiğini ve orada olacaklardan bahsettiğini kaydetti. Dünyanın dolar boşalır bir han ve misafirhane suretinde yaratıldığına dikkat çeken Nursi, kainattaki yaratılmış eserlerden örnekler vererek bu dünyanın kalıcı olarak yaratılmadığının aşikar olduğunu ifade eder. Tohumlardan örnek vererek Hafiz ismini açıklayan Nursi, her şeyin muhafaza edildiğini ve öyle ise bu dünyada yapılanların sonuçlarının görüleceği bir günün gelmesinin muhakkak olduğunu söyleyerek bu konuda birçok deliller zikreder. Yaratılmışların kendilerinden ötede bir manaya işaret ettiklerini anlatan Nursi, hayatın gerçek manasının ahireti anlayarak yaşamak olduğunu belirtir. 


Lā Siyyamā’nın adeta Haşir Risalesi’nin yeniden gözden geçirilerek daha derin ve detaylı şekilde yazılmış bir versiyonu olduğunu düşünen Mosher, Risaleleri ders verdigi üniversitelerdeki öğrencilerine de okuttuğunu anlatarak, onların olumlu yorumlarından da bahsetti. Öğrencilerinin en sık sordukları sorulardan birisinin “Bediüzzaman bunları kime hitaben yazmış?” olduğunu söyledi. Nefse hitaben yazmış cevabını alan öğrenciler ise hem şaşırıyor, hem de derinden etkilenerek kendi nefislerine hitaben okumaya gayret gösteriyorlar. 


Cevşen-ül Kebîr’den bahseden Mosher, Nursi’nin münacatlarla süslenmiş zengin bir manevi hayatı olduğuna dikkat çekerken, onun sürekli ebedî alemi düşünerek yaşadığını kaydetti. Tebliginde Thomas Aquinas ile Bediuzzaman’in kısa bir mukayesesine de yer veren Mosher, iki alimin de öğretilerinde soru sorma ve cevapla anlatma yöntemi kullandıklarını belirtti.






Father Thomas Michel, S.J., Vatikan, Roma


Said Nursi’nin Düşüncesinde Ölülerin Dirilmesi ve Son Yargılama 


Bediüzzaman’ın ahiret konusunda on iki merhalede haşrin gerekliliğini anlattığını kaydeden Michel’in tebliği Haşir Risalesi’nde geçen on iki suret ve hakikatin yoğun bir analizini içeriyordu. Kıyamet gününü ‘Hesap Günü’ olarak niteleyen Nursi’nin özellikle adalet kavramı üzerinde yoğunlaştığını anlatan Michel, Bediuzzaman’ın gerçek adaletin tecelli etmesi için ilahî bir hesabın olmasının gerekliliğinden bahseder. 


Haşir Risalesi’ndeki baharı yeniden dirilişin delili olarak gösteren örneğe dikkat çeken Michel, Bediüzzaman’ın bahsettiği baharı ‘Anadolu baharı’ olarak nitelendirdi. Dünyada bazı coğrafyalar kış ve bahar mevsimlerini yaşamazken, Nursi Anadolu topraklarındaki çetin soğukların ardından ölmüş mahlukatın baharda birden dirilmesini defalarca müşahede etmiş ve bunu yeniden dirilişi akla yakınlaştıran bir hakikat olarak ifade etmiştir. 


Nursi’nin sadece Haşir Risalesi’nde değil, Risale-i Nur’un çok bölümlerinde ahirete imandan bahsettiğini belirten Michel, muhtelif alıntılar yaparak Bediuzzaman’ın ahiret anlatımındaki farklı yönlere dikkat çekti. Bir insanın hayatı boyunca binlerce haşre şahit olduğunu akla yakınlaştırarak ve ikna edici örneklerle anlatan Nursi, Michel’in tebliğinde büyük yer tutan on iki suret ve hakikatın sadece ikisinde dini deliller gösterirken, diğerleri ile akıl ve mantığı bu muazzam muamma konusunda tatmin edici açıklmalar sunar.






Rev. Dr. Steven J. Sidorak, Jr., Connecticut Hristiyan Konferansi, ABD


11 Eylül Sonrasındaki Dünyada Din, Politika ve Kötülük: Ne Soylenebilirdi ve Said Nursi Olsa Ne Söylerdi?


Bediüzzaman’ın siyaset yorumlarından ve kendisinin siyasete uzaklığından bahseden Sidorak 11 Eylül sonrasındaki durumların geniş bir analizini yaptı. Özellikle din ve politika ilişkilerine yoğunlaşan, kötülük kavramı dahilinde ise terörü ele alan Sidorak, İslam coğrafyasının altında bulunduğu tehlikelere değindi. ‘Bediüzzaman Said Nursi hayatta olsa 11 Eylül sonrasında acaba politikadan uzak kalır mıydı, bugünlerde yaşasaydı cevabı ne olurdu?’ dıyerek açık bir soru yönelten Sidorak, böylesi tehlike arzeden dönemlerde dindarlar arası dayanışmanın önemini vurguladı. Dindarların birlikte çalışmasıyla dünyadaki kötülükler ıslah edilebilir. Nursi öğretilerinde bu tarz dayanışmanın ehemmiyetini işler.






Prof. Dr. Gerhard H. Bowering, Yale Universitesi, ABD


Said Nursi’nin Metodu ve Ögretim Tarzı


Risale-i Nur isminin merakını celbettiğini söyleyerek tebliğine başlayan Bowering, Nursi’nin Nur ayeti tefsririnden ne kadar etkilendiğini anlatarak devam etti. Risale metodunu çok etkili bulan Bowering, Nursi’nin içinde buluduğu durum ve şartlara en uygun bir sistem geliştirdiğini söyledi. Bu sistem aynı zamanda etkili bir eğitim sistemi olarak kullanılmış ve kendisinden sonra devam eden bir mekanizma haline gelmiştir. Bediüzzaman’ın biyografisini okurken hayatının gayesi olan iki önemli amacı olduğundan bahsetti. Bunlardan ilki eğitim sisteminde yapılması gerektiğine inandığı köklü reformlar, ki buna kısaca doğuda bir üniversitenin kurularak hayata geçmesi denilebilir. Diğeri ise Risale-i Nur ve nur talebeleri. Nursi’nin ilk amacının devrin sorunları sebebiyle gerçekleştirememesi Risale-i Nur olarak meyve vermiş ve hayal ettiği üniversitenin açılması gerçekleşmeyince tüm gayretini alternatif bir eğitim tarzına tahsis etmiştir. Bu ise bugün milyonların okuyarak aydınlandığı Risale-i Nur külliyatıdır. 


Öğretilerinde kendine hitaben yazması Nursi’nin okurları üzerindeki en önemli etkilerden birisi. Bu tarz Risalelerin okuyan ve dinleyenlerde kalıcı olmasını sağlıyor. Risaleler sufi ve tarikat kitabı değildir, ama manevi yönden kuvvetli ve oldukça zengindir. Bediüzzaman ahiret konusunda dışardan kaynak kullanmadan yazmış. Said Nursi için ahiret olacak değil olmuş, dışında değil kendi içinde bütünleştiği bir kavramdır. Ahireti her an her dakika yaşıyor ve o yüzden gerçekci ve ikna edici bir üslubla da anlatabiliyor. Şüphesi yok, bilakis kesin bir itikadı var. Misak örneğini kullabarak insanların ‘Elestü Birabbikum’ sualine cevap verdikleri andan itibaren Rablerini tanıdığını ve ahireti bildiklerini söylüyor. Zaten Nursi’nin Kur’an’a doğal ve saglam bir bağlılığı var; ilk ve tek kaynağı olarak istifade ediyor. 


Bowering ilahî Nur’la dünyalarını aydınlatan Nur Talebelerini tebrik ederek sunumunu tamamladı. 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst