Ynt: Uluslarası -Risale-i Nur’a Göre Kötülük Kavramı ve Haşir- Toplantısı
Prof. Dr. Haşim Al Tawil, Henry Ford Koleji, ABD
Bediüzzaman Said Nursi’nin Yazılarında İkonik Cennet Tasviri: Haşir Günü, Arş ve Hamele-i Arş’ın Temsilleri
Güzel sanatlar ve sanat tarihi uzmanı olan Tawil aynı zamanda çalıştığı kolejdeki Sanat Tarih Kürsüsü’nün başkanı olarak görev yapıyor. Tebliğinde İslam’daki ahiret anlaşıyını derinden etkileyen cennet, arş, hamele-i arş kavramlarının İbn-i Arabi gibi alimlerce resmedilmiş temsillerini paylaştı. Bediüzzaman’ın eserlerinde de önemli bir yer tutan ve Müslümanlar dahil iman sahiplerince bir bilinmez olarak nitelenen cennet, arş, hamele-i arş sadece Hz. Muhammed (sav) tarafından Mi’rac gecesinde görülmüş. Kur’an’daki ayetler ve hadislerdeki tasvirler temel alınarak hazırlanan bazı çizimleri detaylariyla anlatan Tawil, Hristiyan dunyasindan da benzer çizimler göstererek büyük benzerliklere dikkat çekti. Bediüzzaman’ın eserlerindeki perspektif genişliğinden çok etkilendiğini belirten Tawil, Nursi’nin haşir ve ebediyet alemini anlatan yazılarından onun diğer dinler ve gelenekler hakkinda derin bir bilgisi olduğunun anlaşıldığını söyledi.
Prof. Dr. Eric L. Ormsby, McGill Üniversitesi, ABD
İki Teselli Risalesi: Al-Shahid al-Thani ve Said Nursi’ye Göre Kötülük Kavramı
Kötülük kavramıyla ilgili akla gelen problemlerin başında masumların acı çekmesi ve küçük çocukların ölmesi gibi hususlar geliyor. Bu ve benzeri hadiseler insani sadece üzen veya duygularını etkileyen olaylar değil. Akıl ve idrakimiz tatmin olucakları cevaplar bulmak istiyor diyerek tebliğine başlayan Ormbsy, iki Müslüman alimin kötülük kavramı konusundaki görüşlerinin bir mukayesesini yaptı: 16. yüzyılda yaşamış Şii kadı ve alim Al-Shahid al-Thani ve 20. yuzyilda yasayan Bediuzzaman. İlki kendi acılarını azaltmak için bu problemler hakkında eserler yazmış diyen Ormbsy, Bediüzzaman’ın yas tutan ebeveynlerin acılarını dindirmek ve onlara hakiki anlamda teselli vermek niyetiyle eserlerini kaleme aldığını belirtti. Bu iki alimin öğretilerindeki farklardan çok şey öğrenileceğini söyleyen Ormbsy, bu iki ayrı zaman ve cografyada yaşamış, farklı kültür ve mezheplere bağlı iki alimin farklı olan mesajlarının özündeki aynılığa dikkat çekti. Hayatlarında şiddetli zorluklarla karşılaşan ve imana dair zor ve çelişkili sorularla cedelleşen bu iki alimin karşılaştığı her güçlük ancak imanlarını kuvvetlendirmiş ve onların daha güzel derin mertebelere ulaşmalarına vesile olmuş. Bugün onların verdikleri güzel meyveleri okuyarak ilham aliyoruz.
Prof. Dr. Caner Dağli, Roanoke Koleji, ABD
Said Nursi ve C.S. Lewis’in Acı, Çile Çekmek Kavramı ve İnsanın Amacı Üzerine Düşünceleri
Dağlı tebliğinde Said Nursi ile bir Hristiyan teolog ve yazar olan C.S. Lewis’in acı, çile çekmek kavramı ve insanın yaratılışındaki amaç alanlarındaki düşüncelerini mukayese etti. Her iki alimin de mecaz, hikayeli anlatım ve sembolizm kullanarak anlaşılması zor konulara akla yakınlaştıran bir tarz kullandıklarını kaydeden Dağlı, Bediüzzaman’ın aynı zamanda akıl ve mantık örgüsünü takip eden bir sistemi olduğunu belirtti. Hristiyan teolojisinde genel anlamda ahiret inancı anlaşılamaz olarak kabul ediliyor. Bu kabullenme de din alimlerinin akli yöntemler kullanmasını engelliyor. Benzer şekilde çoğu İslam alimi de haşrin ancak nakli delillere dayanılarak iman edilebilecek bir husus olduğunu iddia ettikleri halde, Said Nursi Kur’ani bir metodla bu hakikatı akla hitaben anlatır.
Rev. Dr. W. Mark K. Richardson, Georgetown Üniversitesi, ABD
Kişisel Kimlik ve Gelecek Dünya Hayatı: Ahlakî Hayatın Günümüzdeki İçeriği
İnançlar insanların hayatlarındaki kişisel kimliklerini belirleyen etkenlerin başında gelir. Ahirete iman ise insanın ahlakî davranışlarını şekillendirir. Çünkü öldükten sonra dirilişe inanan bir insan, yaptıklarından sorumlu olacağını bilir ve bu titizlikle hareket eder. Bediüzzaman Said Nursi’nin ahirete iman anlatımını Hristiyanlıktaki haşir inancıyla mukayese eden Richardson, ilk çağ Hristiyan teolojisinde ağırlıkla işlenen ‘kişisel kimlik’ kavramı üzerinde yoğunlaştı.
Modernmizmin ve materyalizmin etkileriyle ahirete inanç konusunda birçok şüphenin öğretildiği çağımızda, bu inanç eksikliğinin eseri sosyal hayattaki ahlak düzeyinden de tesbit edilebilir. Nursi ahlaklı bir toplum kimliği kazanmak için en ihtiyaç duyulan konulardan olan haşir hakikatını kuvvetli bir şekilde anlatmıştır.
Prof. Dr. Whitney Bodman, Austin Seminary, ABD
Şeytanın Mahiyeti
Şeytanın mahiyeti ve yaratılışındaki hikmet konusundaki suallerden etkilendiğini belirten Bodman, sunumuna Mevlana Celaleddin Rumi ve Bediüzzaman Said Nursi’nin bu hususdaki görüşlerinin bir mukayesesi ile başladı. Tebliğinin sonunda İslamî öğretileri bir Hristiyan düşünür Farley ile karşılaştırarak iki dinin buluştupu ve ayrıştığı noktalara dikkati çekti. Bediüzzaman’ın anlatımında Kelamullah’dan insan tecrübesine yöneliş varken, elimizde bulunan İncil ne Kur’an’ın yazılışındaki farklar sebebiyle Farley insan tecrübesinden hareketle Tanrı’ya ulaşır. Mevlana’nın Mesnevi’sinde ise her iki tarzın da örnekleri vardır.
Bediüzzaman Said Nursi şeytanın yaratılışını kötü değil, hikmetli ve bu yüzden de güzel olarak niteler. Gizli bir hazine olan Allah’ın isimlerini keşfetmek için dünyaya göndeilen insanın imtihanındaki parçalardan birisi de şeytandır ve insanın kemalatına vesile olabilir.