Üstad Hedıye Kabul Etmezdı Çünkü..

imported_eFTaL

Active member
İKİNCİ MEKTUP

-1-

[O mezkûr ve malûm talebesinin hediyesine karşı cevaptan bir parçadır.]


SALİSEN: Bana bir hediye gönderdin; gayet ehemmiyetli bir kaidemi bozmak istersin. Ben demiyorum ki: "Kardeşim ve biraderzadem olan Abdülmecid ve Abdurrahman'dan kabul etmediğim gibi senden de kabul etmem." Çünkü sen onlardan daha ileri ve ruhuma daha yakın olduğundan, herkesin hediyesi reddedilse, seninki bir defaya mahsus olmak üzere reddedilmez. Fakat bu münasebetle o kaidemin sırrını söyleyeceğim. Şöyle ki:

Eski Said minnet almazdı. Minnetin altına girmektense ölümü tercih ederdi. Çok zahmet ve meşakkat çektiği halde kaidesini bozmadı. Eski Said'in, senin bu biçare kardeşine irsiyet kalan şu hasleti ise, tezehhüd ve sun'î bir istiğnâ değil, belki dört beş ciddî esbaba istinat eder.

Birincisi: Ehl-i dalâlet, ehl-i ilmi, ilmi vasıta-i cer etmekle itham ediyorlar, "İlmi ve dini kendilerine medar-ı maişet yapıyorlar" deyip insafsızcasına onlara hücum ediyorlar. Bunları fiilen tekzip lâzımdır.

İkincisi: Neşr-i hak için enbiyaya ittibâ etmekle mükellefiz. Kur'ân-ı Hakîmde, hakkı neşredenler -2- diyerek insanlardan istiğnâ göstermişler. Sûre-i Yâsin'de -l-cümlesi, meselemiz hakkında çok mânidardır.
--------------------------------------------------------------------------------


1- Onun adıyla. O her kusurdan münezzehtir. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin.
2- "Benim mükâfâtımı vermek ancak Allah'a aittir." Yunus Sûresi: 72; Hûd Sûresi: 29.
3- Doğru yolda olan ve sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere tâbi olun." Yâsin Sûresi: 21.


Üçüncüsü: Birinci Sözde beyan edildiği gibi, Allah namına vermek, Allah namına almak lâzımdır. Halbuki, ekseriya ya veren gafildir; kendi namına verir, zımnî bir minnet eder. Ya alan gafildir; Mün'im-i Hakikîye ait şükrü, senâyı zâhirî esbaba verir, hata eder.

Dördüncüsü: Tevekkül, kanaat ve iktisat öyle bir hazine ve bir servettir ki, hiçbir şeyle değişilmez. İnsanlardan ahz-ı mal edip o tükenmez hazine ve defineleri kapatmak istemem. Rezzâk-ı Zülcelâle yüz binler şükrediyorum ki, küçüklüğümden beri beni minnet ve zillet altına girmeye mecbur etmemiş. Onun keremine istinaden, bakiye-i ömrümü de o kaideyle geçirmesini rahmetinden niyaz ediyorum.

Beşincisi: Bir iki senedir çok emâreler ve tecrübelerle katî kanaatim oldu ki, halkların malını, hususan zenginlerin ve memurların hediyelerini almaya mezun değilim. Bazıları bana dokunuyor; belki dokunduruluyor, yedirilmiyor, Bazen bana zararlı bir surete çevriliyor. Demek gayrın malını almamaya mânen bir emirdir ve almaktan bir nehiydir.

Hem bende bir tevahhuş var. Herkesi her vakit kabul edemiyorum. Halkın hediyesini kabul etmek, onların hatırını sayıp istemediğim vakitte onları kabul etmek lâzım geliyor. O da hoşuma gitmiyor. Hem tasannu ve temellükten beni kurtaran bir parça kuru ekmek yemek ve yüz yamalı bir libas giymek, bana daha hoş geliyor. Gayrın en âlâ baklavasını yemek, en murassâ libasını giymek ve onların hatırını saymaya mecbur olmak, bana nâhoş geliyor.

Altıncısı: Ve istiğnâ sebebinin en mühimi, mezhebimizce en muteber olan İbn-i Hâcer diyor ki: "Salâhat niyetiyle sana verilen bir şey sâlih olmazsan kabul etmek haramdır."

İşte, şu zamanın insanları, hırs ve tama' yüzünden, küçük bir hediyesini pek pahalı satıyorlar. Benim gibi günahkâr bir biçareyi, sâlih veya velî tasavvur ederek, sonra bir ekmek veriyorlar. Eğer -hâşâ- ben kendimi sâlih bilsem, o alâmet-i gururdur, salâhatin ademine delildir. Eğer kendimi sâlih bilmezsem, o malı kabul etmek caiz değildir. Hem âhirete müteveccih a'mâle mukabil sadaka ve hediyeyi almak, âhiretin bâki meyvelerini dünyada fâni bir surette yemek demektir.

Said Nursî
 

Eyvàh!

Well-known member
Ben nefsimi herkesten ziyade nasihata muhtaç görüyorum.”

eger istese idi dunyada saltanat surebilirdi , ama o sade bir hayati tercih etmis , hediye kabul etmemesi de buna guzel bir ornek .

aslindna hediyelesmek sunnettir ama bazi durumlarda hediye almamak isabetli olur . neden hediye almadigi sorusuna su cevabi vermis ; “Hz. Peygamber zamanında hediye gerçekten hediye idi. Ama günümüzde rüşvet haline geldi.”

almama sebebi ise “Mühim bir tüccar dostum otuz kuruşluk bir çay getirdi, kabul etmedim.

"İstanbul'dan senin için getirdim, beni kırma" dedi. Kabul ettim, fakat iki kat fiatını verdim.

Dedi: "Ne için böyle yapıyorsun, hikmeti nedir?"

Dedim: Benden aldığın dersi, elmas derecesinden şişe derecesine indirmemektir. Senin menfaatin için, menfaatimi terk ediyorum. Çünkü dünyaya tenezzül etmez, tama' ve zillete düşmez, hakikat mukabilinde dünya malını almaz, tasannua mecbur olmaz bir üstaddan alınan ders-i hakikat elmas kıymetinde ise,

sadaka almaya mecbur olmuş,
ehl-i servete tasannua muztar kalmış,
tama' zilletiyle izzet-i ilmini feda etmiş,
sadaka verenlere hoş görünmek için riyakârlığa temayül etmiş,
âhiret meyvelerini dünyada yemeğe cevaz göstermiş bir üstaddan alınan aynı ders-i hakikat, elmas derecesinden şişe derecesine iner.
İşte sana manen otuz lira zarar vermekle, otuz kuruşluk menfaatimi aramak, bana ağır geliyor ve vicdansızlık telakki ediyorum. Sen madem fedakârsın; ben de o fedakârlığa mukabil, menfaatinizi menfaatime tercih ediyorum, gücenme!

O da bu sırrı anladıktan sonra kabul etti, gücenmedi.”
 

Zülfikar2

New member
Hiç şüphe kalmadıki Hz. Üstadımız Ahir Zaman Mehdisidir bunu Risale-i Nur okumayan kardeşlerimizin anlaması mümkün olmayacaktır Üstadımızı tanımak istiyorsunuz Risale-Nur okumanız yeterlidir .Düşünüyoruımda Bulunduğum şehirde yaşadığım ilçede milyonlarca binlerce genç var Allah ımız bizi Üstadımızı tanımayı nasip etti Allah dünyadaki hizmetini bağzı kulları ile götürecektir inşallah bu hizmete layikıyla devam ettirip bu dünyadan aziz olarak göçeceğiz Amin bol bol dua edelim arkadaşlar kardeşler dostlar yöneticiler yeni üyeler tüm kardeşler...
 

imported_eFTaL

Active member
karizma konusuyo abuuuu


нυѕяαи αвє нαккαттєи кσиυşтυямυşυи кαяızмαуı αвυυυ


єи уαкιşιкℓι ѕєи σℓмυşѕυи
;D ;D
 

hulusi

Well-known member
siz karizma görmemişsiniz benım üstadımı zübery abimi bi göründe bakın karızma nasıl olurmuş..Allahım benı afet yanlış cümle kurduysam:(((
 

Zülfikar2

New member
Kardeş merak etme biz bütün ağbilerimimzin karizmasını gördük hepsinede hayran kaldık Sungur Ağbimizin Haşmetli yürüyüşenede tanık olmuştuk İnşallah..
 

hulusi

Well-known member
eyvallah kardeşim ben okadar nasıpli olamadım,isterdim üstadımın nazarını almış gözlerden nazar almayı ...
 

imported_eFTaL

Active member
вαиα вαнαиє вυℓмαк ιçιи вιя иє∂єи ∂αнα çιктι σятαуα иє ∂ιуєуιм вιℓмιуσяυм кι ..
кιѕкαимαуιи уα α∂яєѕι ѕιzє∂є νєяєуιм иє ∂єяѕιиιz
? ;)
 

ß@R@N

Member
eFTaL ' Alıntı:
karizma konusuyo abuuuu


нυѕяαи αвє нαккαттєи кσиυşтυямυşυи кαяızмαуı αвυυυ


єи уαкιşιкℓι ѕєи σℓмυşѕυи
;D ;D

Konuyla ne alakası var ? Ayrıca Konuyu da dağıttırmıssınız?

Zülfikar ' Alıntı:
Kardeş merak etme biz bütün ağbilerimimzin karizmasını gördük hepsinede hayran kaldık Sungur Ağbimizin Haşmetli yürüyüşenede tanık olmuştuk İnşallah..

Birincisi Ağabeylerin karizması YOKDUR. Onlar Bedrin askerleri gibidirler...
İkincisi Sungur ağabey bu sözünüzü duysaydı üzülürdü !

Ağabeylerde ne haşmet nede karizma olmaz ki onlar kibre dairdir.Ben de ağabeyleri gördüm onlarda ne haşmet ne karizma göremedim . Ben onlara bakdığımda bir dilenci edası gördüm ... Dilencide haşmet ve karizma olmaz. Onlar Allahın nurunu dileniyorlardı...

eFTaL ' Alıntı:
вαиα вαнαиє вυℓмαк ιçιи вιя иє∂єи ∂αнα çιктι σятαуα иє ∂ιуєуιм вιℓмιуσяυм кι ..
кιѕкαимαуιи уα α∂яєѕι ѕιzє∂є νєяєуιм иє ∂єяѕιиιz
? ;)

Güzellik yazıda değil iş odur ki az sözle cok sey anlatabilmekdir.Guzellik manadadır. Ayrıca gercekden okumakda zorlanıyoruz yine isterseniz bu stili kullanınız...

Ayrıca kıskanmak ile ilgisi yok sadece eleştiri...

_________________________________________________
İhlâsı kıran ve riyaya sevkeden pek çok esbabdan iki-üçünü muhtasaran beyan edeceğiz:

Birincisi: Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlâsı kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır. Evet hakikat ve âhiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir muavenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-ı ihlâslarına ve sâdıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niye

sh: » (L:154)

tiyle, onların hâcât-ı maddiyelerinin tedârikiyle meşgul olup, vakitlerini zâyi etmemek için, sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip, hürmet etmişler. Fakat bu muavenet ve menfaat istenilmez, belki verilir. Hem kalben arzu edip muntazır kalmakla lisan-ı hal ile dahi istenilmez, belki ummadığı bir halde verilir. Yoksa ihlâsı zedelenir. Hem وَلاَ تَشْتَرُوا بِآيَاتِى ثَمَنًا قَلِيلاً Âyetinin nehyine yanaşır, ameli kısmen yanar. İşte bu maddî menfaati arzu edip muntazır kalmak, sonra nefs-i emmâre hodgâmlık cihetiyle, o menfaati başkasına kaptırmamak için, hakikî bir kardeşine ve o hususî hizmette arkadaşına karşı bir rekabet damarı uyandırır. İhlası zedelenir, hizmette kudsiyeti kaybeder. Ehl-i hakikat nazarında sakîl bir vaziyet alır. Ve maddî menfaati de kaybeder. Her ne ise..

(İhlas Risalesi-YirmiBirinci Lema)
 
Üst