Üstad'dan Bayram Uyarısı : Bayramlarda Gayr-i Meşru Daireye Sapmamak İçin..

Huseyni

Müdavim
Onuncu Nükte

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ


Nev-i beşerin ağlanacak gülmelerine,
endişe-i istikbal ve âkıbetbînlik adesesiyle,
gayet şâşaalı bir gece bayramında,
hapishane penceresinden bakarken,
nazar-ı hayalime inkişaf eden bir vaziyeti beyan ediyorum.
Sinemada, eski zamanda mezaristanda yatanların vaziyet-i hayatiyeleri göründüğü gibi,
yakın bir istikbalde mezaristan ehli olanların müteharrik cenazelerini görmüş gibi oldum.
O gülenlere ağladım.
Birden bir tevahhuş, bir acımak hissi geldi.
Aklıma döndüm, hakikatten sordum:
“Bu hayal nedir?”
Hakikat dedi ki:

Elli sene sonra, bu kemâl-i neş’e ile gülen ve
eğlenen zavallılardan elliden beşi, beli bükülmüş, yetmiş yaşlı ihtiyarlar gibi;
kırk beşi, mezaristanda çürümüş bulunacaklar.
O güzel simalar,
o neş’eli gülmeler,
zıtlarına inkılâp etmiş olacaklar.
كُلُّآتٍقَرِيبٌ (Küllü âtin karîb) kaidesiyle,
madem yakında gelecek şeylerin gelmiş gibi görülmesi bir derece hakikattir;
elbette gördüğün hayal değildir.

Madem dünyanın gafletkârâne gülmeleri,
böyle ağlanacak acı hallerin perdesidir ve
muvakkat ve zevâle mâruzdur.

Elbette biçare insanların ebedperest kalbini ve
aşk-ı bekàya meftun olan ruhunu güldürecek,
sevindirecek,
meşru dairesinde ve müteşekkirâne,
huzurkârâne,
gafletsiz,
mâsumâne eğlencelerdir ve
sevap cihetiyle bâki kalan sevinçlerdir.


Bunun içindir ki,
bayramlarda gaflet istilâ edip gayr-ı meşru daireye sapmamak için,
rivayetlerde, zikrullaha ve şükre çok azîm tergibat vardır.
Tâ ki, bayramlarda o sevinç ve sürur nimetlerini şükre çevirip,
o nimeti idame ve ziyadeleştirsin.
Çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir,
gaflet ise kaçırır.

Yirmi Sekizinci Lem'a s.438


 
Üst