Konuya cevap cer


بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

 اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حِسَابِ اَبْجَدْ اَعْدَادِ حُرُوفِ مَا قَرَاْتَهُ مِن اَجْزَاءِ رِسَالَةِ النُّورِ

 

          Sevgili Kardeşim!

          Seni teşvik için değil, çünki teşvike muhtaç değilsin. Hem medar-ı fahr olmak için değil, çünki fahr ise ucb ve riyâya medardır. Belki sana medar-ı mşükür olmak için diyorum ki.

           Sen ve Hakkı Eefendi benim için yüz ciddî talebe hükmüne geçtiniz. Hattâ diyebilirim ki: Kader-i İlâhî beni bu yerlere göndermesi, sizleri şu vazife-i kudsiyede uyandırmak içinmiş. Şimdi şu zamanda îman-ı tahkikînin dersini vermek pek büyük ve fazilettir ve kudsî bir vazifedir. ^İman-ı tahkikîyi taşıyan bir mü'min, çok mü'minlere bir nokta-i istinad olur ki; şuursuz olarak avâm-ı mü'minîn o îman-ı tahkikî sahibinin kuvvet-i imanına istinad ederek kuvve-i mâneviyeleri kırılmaz, dalâletlere karşı dayanırlar.

          İşte şöyle bir derste bulunduğunuz için Cenâb-i Hakka şükür etmelisiniz. Ben de Cenâb-ı Hakka yüz binler şükür ediyorum ki, o kuvvetli omuzlarınız yüküm altına girdiği için zaif omuzum ağırlıktan kurtulup ruhum rahat etti. İstirahat bulan ruhum size takdirkârane ve minnetdârâne bakıyor. Ve mes'uliyetten kurtulan

______________

(Not): Merhum Abdurrahman'ın 23 No.lu mektubudur.

 

 

 

 

 

(Sh: B-253)

kalbim de muvaffakıyetinize duâ ediyor. Ve icrâ-yı vazife için çok düşünmekten kurtulan aklım da sizi tebrik ediyor. Ben şu vazife-i kudsiyede bilmeyerek istihdam olunurdum. Siz bilerek hizmet ediyorsunuz, bahtiyarsınız. İnşâallah niyet-i hâliseniz, benim müşevveş niyetimi dahi tashih edecektir. Şimdi başka bir kaç noktayı size beyan ediyorum.

          Evvelen: Yazdığım bazı şeylere dair fikrinizi soruyordum. Maksadım, "gördüğüm hakikat acaba hakikat mıdır?" diye sormuyorum. Belki, "Hakikata açılan yol, acaba umuma yol olabilir mi?" diye soruyorum. Çünki umumun telâkkisini sizin kadar bilmiyorum.

          Saniyen: Misafir Müftüye ve Şeyh Mustafa'ya size gönderilen mektubun birer suretini verdiğin için iyi ettiniz. Hattâ bana da bir suret gönderiniz. Hem biraderzâdem olan o müftünün oğluna deyiniz ki, benim tarafımdan âhiret kardaşım ve Kur'ân hizmetinde arkadaşım ve meşreben celâlli olan pederine yazsın: Selâm, duamla beraber ondan istiyorum ki, beraber götürdüğü envâr-ı Kur'âniyenin suhûlet-i intişarları için irşâd ve nasihatında فَقُولاَ لَهُ قَوْلاً لَيِّنًا  âyetindeki lûtf-i irşâdı kendine rehber etsin.

          Râbian: Sorduğun suallere dair yanımda kitab bulunmadığı için Hanefî ulemâsının kavillerini ve ehâdîsin rivayetlerini şimdilik bilmiyorum. Fakat bence böyle efdaliyet mes'elesinde, kabûl-i âmmeyi ihsâs eden âdet-i cemaat medar-ı tercihdir. Âdet-i İslâmiye nasıl gelmiş, o daha efdaldir.

          Birinci suâliniz: Eğer Kur'ân okunurken, namazın, tesbîhatın tetimmesi ise, kıbleye karşı duranlar vaziyetlerini bozmamak evlâdır.Yalnız müezzinin önündeki adam arkasını çevirsin, yahut çekilsin. Eğer Kur'ân müstakil olarak okunursa, okuyana karşı teveccüh etmek evlâdır. Hem cihât-ı sitte ile mukayyed olmayan, ruh kulağıyla dinleyen adam kıbleye karşı teveccüh etse ve cismanî kulağıyla dinleyen adam, okuyana karşı teveccüh etse evlâdır.

 

(Sh: B-254)

          İkinci suâliniz: Cemaatin iştiyakına ve okuyanın niyyetine göre efdaliyet tahavvül eder. (Hâşiye)

          Üçüncü suâliniz: Üç ihlâs bir fâtiha muhtasar bir hatim hükmünde olduğundan ona vakit tahdid edilmez. Her vakitte gayet müstahsendir.

          Dördüncü suâliniz:

اَللّهُمَّ اَنْتَ السَّلاَمُ وَ مِنْكَ السَّلاَمُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلاَلِ وَ اْلاِكْرَامِ

kelâmını değil yalnız müezzin, her bir musallî her bir namazın selâmından sonra söylemesi Şâfiîce sünnettir. Hanefîce dahi müezzin için her namazda sünnet olması gerektir.

          Umum ihvanlara selâm ve bayramlarınızı tebrik ediyorum.

                                                               Âhiret Kardeşiniz

                                                                S a i d  N u r s î


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst