'Üstün İnsan' - 'İnsan Üstü'

Eyvàh!

Well-known member
---A-L-L-A-H---


insan
melek
hayvan
bitki
vs.
...
..
.








Es-selamu aleykum kardeşlerim. Aklımızda böyle birşey resmedelim ve hadi üzerinde biraz düşünelim/tefekkür edelim...

Nebatı, hayvanatı, insanı; kısacası tüm varlıkları, eşyayı ve kainatı, YARATAN, YAŞATAN, HAYAT VEREN ve ÖLDÜREN, ve tüm bunlar üzerindeki tek HAKİM ve MALİK olan ALLAH'ı varlığın merkezine koyarak neler düşünebilir, hangi sonuçlara ulaşabiliriz?

Herşeyden evvel, "TEVHİD"in kısa tarifini bilmemiz gerekiyor. Tevhid; Allah'ın, zatında, sıfatlarında, hakimiyetinde hiçbir ortağı bulunmamasıdır. Yani insan açısından ele alırsak; Allah'a, ubudiyette(ibadetlerde), uluhiyette(ululamada, yüceltmede) ve rububiyette(kainatın ve yaratılmışların her türlü hakimiyet, iyelik ve yönetiminde) hiçbir ortak yakıştırmamaktır...

Yaratılmışların en üstünü ve en şereflisi İNSAN... İşte bizi ilgilendiren nokta burası. İnsan, yaratılış itibari ile, -Rabbimizin de buyurduğu üzere- en üstün ve en şerefli varlık. (17/70) Öyle ki; kimilerinin, elimizde vahiy olduğu halde, hala daha insandan üstün gördükleri, o çok itaatkar ve itaatten taviz vermeyen; daha doğrusu, başlı başına itaat için yaratılmış melekleri dahi, insanı yarattığında, "Secde Et!" emri ile bu gerçeği gözler önüne sermiştir. (2/34 , 7/11) Ancak; insan, yaratılışından sonra, fıtratına aykırı işler yaparak, -yine Rabbimizin buyurduğu üzere- esfelî safilîn, yani hayvanlardan daha aşağı seviyeye de düşebilmektedir. (95/5)

Rabbimiz insana belli bir yer vermiş ve belli sınırlar çerçevesinde bir üstünlük bağışlamıştır. Evet, buraya dikkat etmenizi istiyorum; "Belli sınırlar dahilinde bir üstünlük..." Şimdi, yukarıdaki şekle bir bakalım. "ALLAH" lafzının altındaki çizgileri bu sınır kabul edelim. Şuraya da dikkat edelim; "insan" kelimesinin altında herhangi bir çizgi bulunmamaktadır. Demek ki; insan, değerinin altına düşebilir; ancak üstüne çıkamaz. Bir üst sınır vardır...

İşte, biz hayatımızda; gerek kendi yaşamımızı ve nefsimizi göz önünde bulundurarak, gerekse bağlı olduğumuz/izinden gittiğimiz insanları göz önünde bulundurarak şu sonuca varabiliriz:

Ademoğlu; "ÜSTÜN İNSAN" olma yolunda çaba sarfetmelidir. "İNSAN ÜSTÜ" olma yolunda değil...

Yine aynı şekilde; bazı insanlar "ÜSTÜN İNSAN" olabilirler; ancaaaakk! "İNSAN ÜSTÜ" olamazlar...

En "ÜSTÜN İNSAN" Hz. Peygamber(sas)'i tasavvurumuzda dahi bu sınırı, "ne şekilde ve hangi niyetle olursa olsun" aşmamalıyız! Ve bu sınırı, bugüne kadar, (farkında olarak ya da olmayarak; bir cezbe ile(meczub olarak) ya da salim bir kafa ile) aşmış zevatı da yine "İNSAN ÜSTÜ" görmeden, hata yapabileceklerini/hatadan münezzeh olmadıklarını gözardı etmeden; hatta daha acısı, neyi savunduğumuzu dahi bilmeden, bu düşüncelerin "holiganlığını ve çığırtkanlığını" yapmamalıyız! Herkes, evvela kendinden/kendi nefsinden/kendi yaptıklarından sorumlu; bu unutulmamalı! Ne acı bir gerçektir ki, -şeytan dahi- ahirette karşımıza dikilerek, "Yaptıklarından ben sorumlu değilim" diyebilecektir. Orada, yani ahirette, yani hesap gününde; ne o HAZERATTAN, ne bu zevattan, ne de şu düşünce-i zerzevattan sorumlu olmayacağız! O gün, sorumlu olacağımız ve sorguya çekileceğimiz şey KUR'AN olacaktır!

"Birşeylere" vesile olabilmektir amaç ve duamız... Gayret bizden, tevfik Allah'tandır!

alinti
 
Üst