Sırp sındığında savaşa girip miloşkopiloviç in hanceriyle şehid olmadan önce ellerini açıp Allah tan iki şey istedi,
Allah ım ümmeti Muhammedi aziz eyle beni de şehid eyle.. zaten abisi Süleyman nin şehadetinden sonra dünya kendisine dar gelmeye başlamıştı.. Ona nasip ettin bana nasip etmeyecek misin der gibi.. bir ebu akil gibi her köşe başında şehadet bekleyen bu insan şanlı soyu oğuz boyu yeryüzünde hakim olması, bu hakimiyette Hz.Muhammed a.s nın manası ve ruhu vardı, ruhu revani Muhammedi bayrak gibi şehbal açıyordu..
Edirne kapılarına vardığı zaman askerler açıkıyorda üzüm bağlarından üzüm yiyorlar.. koca hunkarın bundan haberi oluyor,, nasıl yersiniz, edirneyi feth etmedikki bizim olsun bu, nasıl yersiniz bunu.. ve emrediyor
üzüm yenen bağlaradan salkımlara, yenen üzümlerin parasının bir iki katı paralar salkımlara takılıyor..
hakkınızı helal edin askerlerimiz haksız yere üzümlerinizi yediler, ahirette bizden şikayetçi olmayın... yazıları yazılmış paralar asılmış..
edirne nin yerel halkı yöneticileriyle bir araya gelir edirnede dolaşır yazıları paraları görür, ve derlerki boşuna kan dökülmesin, bizim de beklediğimiz bunlardır yeryüzünde muvazeneyi nizamı temin edecekler bunlar gelsin temin etsinler..