Konuya cevap cer

"Arkadaş! Küfür yolunda yürümek, buzlar üzerinde yürümekten daha  zahmetli ve daha tehlikelidir. İman yolu ise, suda, havada, ziyada  yürümek ve yüzmek gibi pek kolay ve zahmetsizdir. Meselâ: Bir insan,  gövdesinin cihât-ı sittesini güneşlendirmek istediği zaman, ya bir  Mevlevî gibi dönerek gövdesinin her tarafını güneşe karşı getirir veya  güneşi o mesafe-i baîdeden celple gövdesinin etrafında döndürecektir.  Birinci şık, tevhidin kolaylığına misaldir. İkincisi de, küfrün  zahmetlerine misaldir.


Sual: Şirk bu kadar zahmetli olduğu halde niçin kâfirler kabul ediyorlar?


Cevap: Kasten ve bizzat kimse küfrü kabul etmez. Yalnız şirk hevâ-i  nefislerine yapışır. Onlar da içine düşer; mülevves, pis olurlar. Ondan  çıkması müşkülleşir. İman ise, kasten ve bizzat takip ve kabul edilmekle  kalbin içine bırakılır."  (1) 


İman yolunda yürüyen ve bu yürüme de de sebat edenlerin bu hali fıtraten mükerrem olduklarına kuvvetli bir işaret olmaktadır. Mükerremliği daha da ileri götürmek isteyenler veya mükerrem, kamil bir insan olmak isteyenler, hakikatı aramakla  meşgul olurlar. Bu onların her şeyi boş vermedikleri intibahını insanda  uyandırmaktadır. Ancak bazen mükerrem olmak isteyenler veya mükerrem  olanlar iyiyi veya daha iyiyi bulmak üzere hakikatı ararken önlerine  farklı şeyler de çıkabilir. Eğer bu kişiler ehli feraset ve hikmetli  zatlar iseler o zaman daha da temkinli olurlar. Yoksa hakkı bulayım  derken hakikatsız şeyler de ellerine geçeip onu hakikat telakki  edebilirler.


Mesela, Elmas için denize dallan gavvaslar, dalgıçlar farkında olmadan,  elmas zannettikleri şeyleri de koyunlarında saklayabilirler. Demek  oluyor ki mükerremlik sa'yetmeyi, araştırmayı, hakikatı bulmayı insana  öğretmekte. İçindeki araştırma duygusunu bu şekilde tatmin  edebilmektedir.


Sorularla Risaleinur


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst