Vecize Analizi 22: Dünyanın Manevi Güneşi Olan Hayat

kenz-i mahfi

Sorumlu
"Şu dünyanın mânevî güneşi olan hayat dahi, harab-ı dünya ile gurubundan sonra haşrin sabahında bâkî bir sûrette tulû' edecektir. Ve cin ve insin bir kısmı saâdet-i ebediyeye ve bir kısmı da şekavet-i ebediyyeye mazhar olacaktır. (Yirminci Mektub, 2. Kısım, 11. Kelime)
 
Son düzenleme:

Bahtiyar

Active member
Dünyanın maddi güneşi her gece batar ,sabahında dogar.Dünyanın manevi güneşi olan , canlılık ,faliyet,yaşamak olan hayatta ,kıyametin kopması ile dünyanın harap olması ile batacak.Issızlaşan dünyamız haşrin sabahında canlanacak ,hayat doğacak ,maddi güneşimiz gibi.
Ve cin ve insanların bir kısmı sonsuza dek mutlulukta ve bir kısmı sonsuza dek sıkıntılarda yerini alıcak...
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
“şu dünyanın manevi güneşi olan hayat…”

Risale-i Nur’da “manevi güneş” olarak üç şey zikredilmiştir.

Birincisi: Kur’an-ı Kerim

İkincisi: Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (ASM)

Üçüncüsü: Hayat

Hayatın öyle bir ehemmiyeti vardır ki, Allah (CC)’ın bütün isimlerinin tecellilerine mazhar yine hayattır. Yine ehemmiyetindendir ki kainatta adeta hayatsız bir yer yok gibidir. En hasis, en çürümüş şeylerde bile kesretle hayatın neşredilmesi, hayatın pek çok ehemmiyetli olmasındandır.

Onuncu Söz’de: “kâinatta en mühim netice hayattır ve en ziyâde intişâr eden ve kıymettarlığı için nüshaları teksir edilen ve zemin misafirhânesini gelip geçen kafilelerle şenlendiren zîhayatlardır..”

Ve Barla Lahikası’nda: “Biliniz ki mevcudat içinde en kıymettar, hayattır. Ve vazifeler içinde en kıymettarı, hayat-ı faniyenin hayat-ı bakiyeye inkılab etmesi için sa’y etmektir” denilmiştir.

“…harab-ı dünya ile…” evet dünyanın harab olmasının sebebi ise yine iki manevi güneş olan “Kur’an-ı Kerim ve Hazret-i Muhammed (ASM)’in nurunun zemin yüzünden gitmesi sebebiyledir ki kıyametin kopmasına sebeptir.

Buna dair Onuncu Söz’de: “Evet, evet, evet! Eğer kâinattan Risâlet-i Muhammediyenin (ASM) nuru çıksa, gitse, kâinat vefât edecek. Eğer Kur'ân gitse, kâinat divâne olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyâreye çarpacak, bir Kıyâmeti koparacak.”

Demek ki bu üç “manevi güneş” birbirleriyle alakadardır.

Hayatın bu kainatta nasıl bir güneş olduğunu anlamak için hayatı bir tahlil edelim. Hayat külliyatta nasıl tarif edilmiş ona bakalım.
Hakikat Çekirdekleri’nde: “Ziya ile mevcudat görünür, hayat ile mevcudatın varlığı bilinir. Herbirisi birer keşşaftır”
Lemeat’ta: “Ziya ile hayatın her biri, mevcudatın birer keşşafıdır. Bak: Nur-u hayat olmazsa, vücud, adem-aluddur; belki adem gibidir. Evet garib, yetimdir, hayatsız ger Kamer’se…”

Mesela koca Ağrı Dağı’nın hayatı yok fakat bir karıncanın hayatı var, karınca ondan hayat noktasında üstündür. Çünkü hayat sebebiyle bütün kainatla alakadardır. Karıncaya giren bir hayat, hayatsız Ağrı Dağı’ndan daha üstündür. Hayat noktasında karıncanın başı ile koca dünya eşittir. Hayat hangi bir cisme girerse onu kainatla alakadar ediyor. Bütün hayata mazhar olanlar kendilerine verilen bu hayat nimetinden dolayı Allah (CC)’a daima şükür içerisindeler. Hiçbir canlı bu nimete karşı şikayette bulunmuyor. Cenab-ı Hakk, dünya ve ahireti hep hayat için yaratmıştır. Dağı dağ için yaratmadığı gibi, yıldızları yıldızlar için yaratmadığı gibi, güneşi de güneş için yaratmamıştır. Bütün bunları hayata hizmet için yaratmıştır. Dünya ve dünyanın içinde her ne varsa hepsini hayata hizmet için yaratmıştır. Çünkü Cenab-ı Hakk, “hayat” ile tanınıyor, hayat ile sevdiriyor. Nasıl ki her şey hayat için yaratılmış, öyle de bütün hayatlar “insan” için yaratılmıştır. İnsan ile kıymet kazanıyor, insan ile değerleniyor. İnsan, adeta kainatta bir merkez gibidir. Eğer insan ve insandaki hayat yaratılmasaydı, bu kainatın vücudunun bir kıymeti kalmazdı. Çünkü “Levlake Levlake lema halaktul eflâk” hadis-i kudsisinde muhatap insandır. Cenab-ı Hakk, bu hitabı meleklerine değil, insana yapmıştır. “Ey Habibim! Eğer sen olmasaydın, ben bu kainatı yaratmazdım” diyor. Fesübhanallah…. İşte Allah (CC)’ın en sevdiği mahluku insan… başka hiçbir mahluka bu kadar ehemmiyet vermemiştir. Evet, Cenab-ı Hakk’ı en iyi bilen ve anlayan insandır, başta Peygamberimiz (ASM)… en çok korkan insan, en çok tanıyan insan…

Yirmiüçüncü Pencere’de: “Hayat tek başıyla bir Hayy-ı Kayyum’u bütün esma ve şuunatı ile bildirir.”

Yirmisekizinci Mektub’da: “Bütün mevcudat hayata bakar, hayata hizmet eder, hayatın levazımatını yetiştirir.”
“manevi güneş” tabirinden şöyle bir mana daha çıkıyor. Nasıl ki güneşin ışığı mevcudatın görünmesine sebeptir. Eğer ışık olmazsa hiçbir şeyi göremiyoruz. Karanlıkta kalıyor. Öyle de Vahdaniyet bürhanlarının ve delillerinin en parlağı hayatta tecelli ediyor, hayat ile biliniyor, hayat ile kıymet kazanıyor, hayat ile anlaşılıyor. Bu pencerenin başında “Vahdaniyet bürhanlarının en kuvvetlisi ve en parlağıdır” denilmek suretiyle hayatın ne kadar ehemmiyetli olduğu ifade edilmiştir. Kainatın yaratılmasına sebep hayattır. Hayat olmazsa vücud, adem gibidir. Nasıl ki bir ağaçtan maksat onun meyveleri ise şu kainattan maksat, onun meyveleri olan hayatlardır ve en mükemmel meyve ise insandır. Kıyamet, zaten hayatın başına gelecektir.

Yine hayatın ehemmiyetindendir ki İsm-i Hayy, İsm-i Azam olmuştur. Melek ve cin hayatından, insan, hayvan ve bitki hayatına kadar sayısız hayat çeşitlerinin her biri, Allah’ın Hayy olduğuna delalet ederler.
 

HAYAL ET

Well-known member
Esselamunaleykum

Arkadaşlar acaba hayatı ay dünyanın manevi güneşinide Kuran-ı kerim diyebilirmiyiz.
Kur’an Allah’ın sonsuz ilmine yaslanıp gücünü oradan alıyorken benim aklıma böyle bişey düştü.

Kur’an hayatın üstüne yapışmış olan ülfet perdesini yırtıp altındaki kudretin mucize ve harikalarını açığa çıkarıyor ve insanların nazarını bu yöne davet ediyor.
Tıpkı güneşin ay'a yansıttığı ışıkla üzerindeki çukurların çıkıntıların belirginleşmesi gibi..
 
Üst