Vecize Analizi 30: Nurlarla İştigal Etmediğim Zamanlar

kenz-i mahfi

Sorumlu
Barla Lahikasında Hulusi Yahyagil ağabeyin bir mektubunda şu cümle vardır. Metni kısa fakat ifade ettiği mana çok derindir. Hayatının adeta haritasını çizmiş diyebiliriz.
Cümle şudur:


[BILGI]"O Nurlarla iştigal etmediğim zamanlar, keşki enfâs-ı ma'dude-i hayattan olmaya idiler"diyorum (Barla Lahikası, Envar Neşriyat, sayfa 35)[/BILGI]
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

kenz-i mahfi

Sorumlu
burada bahsedilen "enfas-ı ma'dude" sayılı nefesler demektir. Nurlarla iştigal ise birinci manası olarak nurları okumak manasını taşımaktır. Bu mektubun başında "iğtinam (fırsatı ganimet bilmek) edebildiğim kısacık vakitlerde zihnimi safileştirip" ifadesiyle hayat-ı içtimaiye ile meşgul olan bir talebenin nurlardan istifade şekli anlatılmış oluyor. Nurlarla iştigal edilmeyen vakitlerin enfas-ı madudeden sayılmamasını istemek gerçekten büyük bir meseledir. Sanki ömrünün haritasını çizmek gibidir.
Bu sözü ona söylettiren acaba nedir?
Üstadın Barla Lahikasının başındaki mukaddemede bahsettiği gibi: "Bütün makasıd-ı hayatiye içinde en büyük, en mühim maksadları, o nurlu Sözler vasıtasıyla Kur'an'a hizmet biliyorlar. Dünya hayatının netice-i hakikiyesinin ve dünyaya gelmekteki vazife-i fıtriyelerinin en mühimmi, hakaik-i imaniyeye hizmet olduğunu telakkileridir" Herhalde bu sözü söylettiren en mühim amil, bu cümle olsa gerektir.
Devamındaki mektupta "Dünyevi işlerden tahlis-i nefis ile iğtinam edebildiğim vakitlerde, o mübarek nurlu pencerelere koşuyorum" ve bu mektuptan iki sonraki üstadın yeğeni Abdurrahman'ın mektubunda: "Dairede müddet-i mesaiden hariç zamanlarımı kendi evimde Cenab-ı Hakk'ın şükrü ile geçiriyorum" denilmiştir. Nurun en kıymettar talebelerinin nurlarla iştigali bu mahiyettedir.

nurlarla iştigalin faydası nedir?
Emirdağ Lahikası'nda işaret edildiği gibi beş türlü ibadettir. Bunlar:
1- En mühim bir mücahede olan ehl-i dalalete karşı manen mücahede etmektir.
2- Üstadına neşr-i hakikat cihetinde yardım suretiyle hizmet etmektir.
3- Müslümanlara iman cihetinde hizmet etmektir
4- Kalemle ilmi tahsil etmektir
5- Bazan bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen, tefekküri olan bir ibadeti yapmaktır.
Bunların yanında dünyevi 5 faidesi vardır. Bunlar:
1- Rızıkta bereket
2- Kalbde rahat ve sürur
3- Maişette suhulet
4- İşlerinde muvaffakiyet
5- Talebelik faziletini almakla bütün Risale-i Nur talebelerinin has dualarına hissedar olmaktır.

Nurlara sadakatle talebe olmanın iki mühim neticesivardır.
1- Ayat-ı Kur'aniyetin işaretiyle imanla kabre girmektir.
2- Bütün şakirdlerin manevi kazançlarına, Nur dairesindeki şirket-i maneviye sırriyle, umum onların hasenatlarına hissedar olmaktır."
İşte bahsedilen bu neticeler elbette en mühimmi o nurlarla iştigal yani okumak ve neşretmektir. Talebe-i ulumun hatta uykusu dahi ibadettir. Onun için bu talebesiz zamanda, talebe-i ulum sıfatına en layık olanlar, iman ilmini tahsil eden nur talebeleridir.
 
Z

Ziyaretçi

Misafir
Ey kardeşlerim ve ey halifeler, tarikatın ve hakikatin müntehasını anlamak isterseniz, risaleleri ciddiyetle okuyun. Bâlâdaki zâtların arkasında gidersiniz ve yüksek imanlarına yaklaşırsınız.

Ey ehl-i tarikat kardeşlerim, bilhassa sizlere çok rica ediyorum, risaleleri bir defa okuyunuz. Risaletü’n-Nur ve Mektubatü’n-Nur’un herbir satırında, bir kitabın tesirini bulamazsanız, bana ne derseniz deyiniz, kabul ediyorum.

Tekrar çok tavsiye ediyorum, okuyun, okuyun. Okudukça, risaleler feyzâver nurları saçıyorlar. Okudukça iştiyak getiriyorlar, usanç vermiyorlar. Başka kitapları bir-iki defa okusan, insana usanç veriyor. Halbuki risaleler öyle değil, okudukça başka başka iman halleri telkin ediyorlar…


*****


Ey küre-i arzda bulunan gençler, hocalar ve halifeler! Bin senedir insanların aradığı Mehdî Hazretlerinin pişdârı ve müjdecisi, Üstadımın neşrettiği Risale-i Nur’dur.

Ey benim kardeşlerim, benim gibi âciz bir talebenin okumasından, anlamasından ne çıkar? Üstadıma ne sual açabilirim? Kaç kitap okudum da sual açayım ve mesele halledeyim? Ne gibi sual sorayım?

Dünyada çok kitaplar vardır ve o kitapları okumuşsunuzdur. Okuduğunuz kitapların hepsini de anladınız mı? Alâ külli hal, anlayamadığınız meseleler çoktur. Üstadıma sual açınız, meydana ilim çıksın ve iman hakikati çıksın da dünyada bulunan üç yüz elli milyon Müslümanlar da istifade etsinler. Ne kadar müşkilâtınız varsa halledilsin, bizim gibi âcizler de istifade etsin.

Ey hocalar ve ehl-i kalb, soracağınız suallerin cevaplarını Risale-i Nur’da bulabilirsiniz. Ehl-i keşf ve kalbden birisi, benim gibi âciz bir insandan Mehdîyi soruyor, “Ne vakit gelecek?” Daha Mehdîyi anlayamamış. Dâbbetü’l-arz kimler olduğunu bilmiyor. Bunlara dair, risalelerde birer bahis vardır. Her müşkil sualin cevabını o risalelerden arayınız, bulursunuz.

Ey hocalar ve halifeler! “Bizim ilmimiz bize yeter” deyip, yıldız böceği gibi şavkınıza, ilminize aldanmayın. İnsanın kendi bildiği kendine kâfi gelmez. Her insan, her meseleyi anlayamaz. Uyuyorsunuz! Uyuduğunuz miktar artık yeter; uyanmalı!

Peder ve validem ve cümle arkadaşlarım ve biraderim Ali çok selâm edip, iki ellerinden öper ve dua etmektedirler.

Kuleönü’nde Sofuoğlu Talebeniz

Mustafa Hulûsi (r.h.)


Barla Lahikası
 
Z

Ziyaretçi

Misafir
Dostun hassası ve şartı budur ki: Kat’iyen Sözlere ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid’alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.

Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir.

Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.

İşte şu üç tabaka, benim üç şahsiyetimle alâkadardır:

Dost, benim şahsî ve zâtî şahsiyetimle münasebettar olur.

Kardeş, abdiyetim ve ubûdiyet noktasındaki şahsiyetimle alâkadar olur.

Talebe ise, Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle münasebettardır.


Yirmi Altıncı mektup


*****


Ubudiyetin iktiza ettiği ve bu Nurlardan aldığım derslerin delâlet ettiği vecihle bütün kusurları, tekmil fenalıkları nefsimden ve iyilikleri, iyi şeyleri Allah’tan biliyorum. Nurlara ve Kur’ân’a hizmeti hasbî olarak arzu ediyorum ve neşrine muvaffak olamadığım için mü’minler hesabına çok müteessir oluyorum. Bu halime de şükürler olsun.

****

Duanızın cümlemiz muhtacı ve duanızda bulunmak hepimizin borcudur. Sabri Efendi kardeşimiz ne güzel takdir etmiş; mâşâallah, mâşâallah! Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. Evet, bazı ibareler belki edebiyat denilen şeye tam muvafık düşmüyormuş. Bunda da isabet var. Çünkü edebiyat satılmıyor, Kur’ân’dan nurlar gösteriliyor. Bu fakir kardeşiniz bu Sözler’i okuduğum zaman Üstadımı temsil eder bir hal alıyorum. Tâbiratınızla, şivenizle okumak bana o kadar zevkli, lezzetli geliyor ki, tarif edemem. Onun için bir harfe dokunmayı azîm bir günah işliyorum telâkki ediyorum. Bazan verdiğiniz salâhiyetin manevî kuvvetiyle namınıza olarak bir harfin yerini değiştiriyor veya kaldırabiliyorum. İşte bendeki telâkki ve tesir bu mahiyettedir.


Barla Lahikası
 
Üst