Konuya cevap cer

Cevap: Güncel Dersimiz: İbadetin Mânâsı Şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde Abd...


"Yani, Rububiyetin saltanatı, nasıl ki ubûdiyeti ve itaati ister."  


“Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı âlâ (EN BÜYÜK GAYE), tezahür-ü Rububiyete (ALLAH'IN TERBİYE, TEDBİR VE İDARE EDİCİLİĞİNE) karşı,  ubûdiyet-i külliye-i insaniyedir (İNSANIN GENİŞ VE KAPSAMLI KULLUĞUDUR). Ve insanın gaye-i aksâsı (EN SON GAYESİ, HEDEFİ), o ubûdiyete (KULLUĞA)  ulûm ve kemâlâtla (İLİMLER VE FAZİLETLERLE) yetişmektir.” Yirminci Söz



İşte, insan, şu kâinata geldikten sonra iki cihetle ubûdiyeti (KULLUĞU) var. Bir  ciheti, gaibâne (YÜZYÜZE OLMADAN, GİZLİCE) bir surette bir ubûdiyeti, bir tefekkürü var. Diğeri,  hâzırâne (HAZIRCASINA), muhâtaba (BİRBİRİNE SÖZ SÖYLEME, HİTABETME) suretinde bir ubûdiyeti, bir münâcâtı (ALLAHA YALVARMASI, YAKARMASI) vardır.


Birinci vecih şudur ki: Kâinatta görünen saltanat-ı Rububiyeti (ALLAH'IN TERBİYE, TEDBİR VE İDARE EDİCİLİĞİNİN SALTANATINA), itaatkârâne (İTAAT EDEREK) tasdik edip (DOĞRULUĞUNU KABUL EDİP) kemâlâtına (MÜKEMMELLİKLERİNE) ve mehâsinine (GÜZELLİKLERİNE) hayretkârâne (HAYRET EDERCESİNE) nezaretidir (SEYİRCİ OLMASIDIR). Yirmi Üçüncü Söz


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst